Archives: Haziran 2016

maden   Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 24.05.2016 tarihli 2016/11721 Esas ve 2016/14582 Karar sayılı ilamında özetle; İİK.’nun 129/1. maddesi uyarınca, birinci ve ikinci ihalede satışın yapılabilmesi için artırma bedelinin, malın tahmin edilen bedelinin yüzde ellisini bulması ve “satış isteyenin alacağına rüçhanı olan” alacakların toplamından fazla olması, bundan başka paraya çevirme ve paraların paylaştırılması masraflarını geçmesi zorunludur. Buradaki rüçhanlı alacaktan anlaşılması gereken satış isteyen alacaklının alacağına göre rüçhanı olan rehin alacaklarıdır. İİK’nun 129. maddesindeki rüçhanlı alacaktan anlaşılması gereken satış yapılan dosya alacağına rüçhanlı alacaklardır. Bu nedenle ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibini yapan ve satış isteyen alacaklının alacağının altında satış yapılması mümkündür. Somut olayda takip alacaklısınn alacağına rüçhanlı alacak olmadığına göre İİK’nun 129 /1 maddesine aykırılık yoktur. O halde, mahkemece ihalenin feshi isteminin reddine karar verilmesi gerekir.

Devamını Oku..

   222A0518-300x138Yargıtay  9. Hukuk Dairesi’nin 30.05.2016 tarihli 2015/2871 Esas ve 2016/12606 Karar sayılı ilamında özetle; davacı vekili dava dilekçesinde fazla çalışma alacağı ile ilgili olarak “fazla çalışma karşılığı davacıya fazla çalışma ücreti normal maaşı üzerinden yasal artış olmaksızın ödenmiştir ” açıklamasını yapmıştır. Bu açıklamaya göre fazla çalışma ücretinin zamsız kısımları ödendiğinden sadece yüzde elli zam miktarına göre belirlenen miktara hükmedilmesi gerekir.

Devamını Oku..

 isten_cikarilan_hemsirenin_aym_zaferi_h58841_d9154  Yargıtay  9. Hukuk Dairesi’nin 31.05.2016 tarihli 2015/2997 Esas ve 2016/12882 Karar sayılı ilamında özetle; taraflar arasında yıllık izin ücreti alacağının hesabı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Mahkemece davacının 19.02.2011-18.10.2012 tarihleri arasındaki toplam 1 yıl 7 ay 29 gün hizmet süresine göre alması gereken yıllık ücret izin alacağının,dosya içerisinde bulunan yıllık izin talep formları değerlendirilmek suretiyle davacının dava dilekçesi ile 7 günlük izin alacağını talep etmesi de dikkate alınarak hesap edilmesi gerekirken; eksik inceleme ile yıllık izin ücreti alacağının kabulüne karar verilmesi hatalıdır.

Devamını Oku..

kamulaştırma   Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 09.05.2016 tarihli 2015/9200 Esas ve 2016/3765 Karar sayılı ilamında özetle; dava, bir kısım kira alacağının tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında 22.12.2006 tarihli, iki yıl müddetli, ilk iki yıl kirasının peşin, bundan sonrası için ödeme gününün belirlenmediği kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede makul süre kirası düzenlenmemiş, aylık kiranın üçüncü yıldan itibaren 20.000 USD olacağı ve TCMB döviz satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lira’sı karşılığı ödeneceği kararlaştırılmıştır. Bu durumda hükmedilen alacak sözleşmede düzenlediği gibi talep tarihindeki TCMB döviz satış kuru üzerinden hesaplanacak Türk Lira’sı karşılığı olarak belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde alacağın USD olarak tahsiline karar verilmesi doğru değildir. Ayrıca 3095 sayılı yasanın 4/a maddesinde ” Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır ” düzenlemesi bulunmakta olup faize hükmederken bu madde hükmü dikkate alınıp gerekli araştırma yapılmadan yabancı para borcuna değişen oranlarda ticari faiz uygulanması doğru değildir.      

Devamını Oku..

  resmibelge Danıştay  5. Daire’nin 09.06.2015 tarihli 2015/157 Esas ve 2015/6270 Karar sayılı ilamında özetle; Gelir Uzmanı olarak görev yapan davacının, iller arası atanma isteminin Vergi Dairesi Başkanlığınca reddedilmesinde yetki yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı hakkındadır.

 

İsteğin Özeti: Tekirdağ İdare Mahkemesince verilen 28.10.2014 günlü, E:2014/745; K:2014/1118 sayılı kararın; dilekçede yazılı nedenlerle, temyizen incelenerek BOZULMASI İSTENİLMEKTEDİR.

Cevabın Özeti: İstemin reddi GEREKTİĞİ YOLUNDADIR.

Danıştay Tetkik Hakimi:

Düşüncesi: İdare Mahkemesi kararının onanması GEREKTİĞİ DÜŞÜNÜLMEKTEDİR.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:

Dava, Çorlu Vergi Dairesi Müdürlüğünde Gelir Uzmanı olarak görev yapan davacının, Kırklareli İli, Lüleburgaz İlçesi Vergi Dairesi Müdürlüğüne naklen atanması yolundaki başvurusunun reddine ilişkin Tekirdağ Vergi Dairesi Başkanlığının 14.02.2014 tarih ve 323 sayılı işleminin iptali İSTEMİYLE AÇILMIŞTIR.

Devamını Oku..

kamulaştırma   Danıştay 6. Daire’nin 23.03.2015 tarihli 2013/7368 Esas ve 2015/1683 Karar sayılı ilamında özetle; davaya konu taşınmazı kapsayan alanda yapılan imar planı değişikliklerine ve çalışmalara yönelik mahkemelerce verilmiş nihai bir iptal kararı bulunmamakta ise de; idarelerin hukuka uygun eylemleri nedeniyle oluşacak zararlardan sorumlu olduğu ve kişilerin bu eylemlerden doğan zararlarının karşılanması gerektiği hakkındadır.
İstemin Özeti: Ankara 16. İdare Mahkemesince verilen 13.03.2013 tarihli, E:2012/648, K:2013/387 sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek BOZULMASI İSTENİLMEKTEDİR.

Savunmanın Özeti: SAVUNMA VERİLMEMİŞTİR.

Danıştay Tetkik Hakimi:

Düşüncesi: Temyiz isteminin kabulüyle mahkeme kararının bozulması GEREKTİĞİ DÜŞÜNÜLMEKTEDİR.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Devamını Oku..

  para Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 07.03.2016 tarihli 2014/33001 Esas ve 2016/4881 Karar tarihli kararında özetle;  Dairemizin yerleşik uygulamasında; usul ekonomisi ilkesi gereği iş sözleşmesinden kaynaklanması nedeni ile dava dilekçesinde talep edilmeyen işçilik ile ilgili bir alacak kaleminin ıslah dilekçesi ile talep edilebileceği kabul edilmektedir.

Davacı, kıdem tazminatıyla fazla mesai ücreti, ücret alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, hafta tatil ücreti, yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine  karar VERİLMESİNİ İSTEMİŞTİR.

YEREL MAHKEMECE, davanın kısmen kabulüne KARAR VERİLMİŞTİR.

Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi  tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Devamını Oku..

  aldatma1 Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 05.10.2015 tarihli 2015/898 Esas ve 2015717271 Karar sayılı ilamında özetle; her dava açıldığı tarihteki şartlara tabidir. Davadan sonra oluşan olaylar boşanma kararında esas alınamaz, ancak yeni bir davanın konusu olur. Davalı-karşı davacı kadının sadakatsizliği her iki dava tarihinden sonra olup bu davalarda nazara alınamaz.  Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, her iki tarafın geçimsizliğe neden olan olaylarda eşit oranda kusurlu olduğu belirlenerek karşılıklı olarak açılan davaların kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de toplanan delillerden davalı-karşı davacı kadının, eşine hakaretler ettiği ve eşinin ailesiyle görüşmediği, davacı-karşı davalı erkeğin ise, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, sürekli alkol aldığı, eve geç ya da hiç gelmediği, birlik görevlerini yerine getirmediği ve eşini aşağıladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu kusur durumuna göre,  boşanmaya neden olan olaylarda davalı-karşı davacı kadının az, davacı-karşı davalı erkeğin ise, daha fazla  kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davası yönünden Türk Medeni Kanununun 166/2 maddesi koşulları oluşmuştur.    

Devamını Oku..

 kamulaştırma  Yargıtay  5. Hukuk Dairesi’nin30.05.2016 tarihli 2016/6568 Esas ve 2016/10678 Karar sayılı ilamında özetle; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili istemine ilişkin davada kamulaştırılan taşınmazın arsa niteliğindeki  zeminine   değer biçilirken dava konusu taşınmazın bulunduğu yerden ve benzer yüz ölçümlü taşınmazların emsal olarak alınması ve emsal ile dava konusu taşınmazın üstün ve eksik yönlerinin oranı da belirtilmek suretiyle kıyaslanması gerekir. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda  kıyasi emsal olarak, Öztürk Mahallesinde bulunan 19982 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 22.01.2007 ve 21.03.2007 tarihlerinde yapılmış iki ayrı hisse satışı emsal alındığı halde, aynı taşınmazın ilk pay satışının dava konusu taşınmazdan 2 kat, ikinci pay satışının ise 3,93 kat daha değerli olduğu kabul edilmek suretiyle metrekare birim fiyatı belirlendiğinden alınan rapor inandırıcı bulunmamıştır.

Devamını Oku..

resmibelge   Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 02.05.2016 tarihli 2015/1495 Esas ve 2016/9745 Karar sayılı ilamında özetle; Çalışma süreleri ve fazla mesai ile ilgili sınırlamalar yasada belirli olup 270 saatlik sınır -yıl bazında- getirilmiştir. Günlük azamî 11 saatlik sınırı aşmadığı ve diğer yasal esaslara uyulduğu müddetçe 270 saatin yılın herhangi bir evresinde tamamlanması mümkündür. Bir yılın 12 ay, yıllık fazla mesai sınırının da 270 saat olduğundan hareketle ayda 270/12 = 22,5 saat yahut bir adım daha ileri gidip haftada 22.5 / 4 = 5.625 saat şeklinde bir sınırlamanın yasal dayanağı bulunmamaktadır. Yönetmelik 5. madde de farklı bir nitelemeye elverişli değildir. Aylık ücrete fazla mesai ücretlerinin dahil olduğunun kararlaştırıldığı hallerde işçi yıl içinde ne zaman 270 saatlik fazla mesai süresini doldurursa, ardından yaptığı her fazla saatlerle çalışma için ücrete hak kazanacaktır. Bunun aksine yıl içinde henüz 30 saat dahi fazla çalışması bulunmayan işçi, bir aylık sürede örneğin 23 saat fazla çalışma yaptığı için fazla çalışma ücretine hak kazanamaz. 270 saat yıllık ölçüttür. Sözleşmelerle bunun yıl içinde dağıtımı başka şekilde kararlaştırılabileceği gibi işyerinin, işin gerekleri, somut olay özellikleri nedeniyle de fazla çalışma sürelerinin toplamı aydan aya da farklılık arz edebilir. Olayda, günlük 11 saati aşmayan çalışmalar için 270 saatlik sürenin dolmasından sonra yapılan fazla çalışmaların hesaplanması için bilirkişiden yeniden rapor aldırılarak bir karar verilmesi gerekir.

Devamını Oku..

222A0518   Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 04.05.2016 tarihli 2016/10820 Esas ve 2016/10050 Karar sayılı kararında özetle; Somut olayda dava tarihi 03.08.2015 olup, dosyada bulunan ilama göre müflis davalı K… Yapı Endüstri ve Ticaret A.Ş’nin 04.06.2015 tarihi itibarıyla iflasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Buna göre dava tarihi itibarıyla davalı K…. Yapı Endüstri ve Ticaret A.Ş müflis haldedir. Bu husus müflis şirket yetkilisi tarafından mahkemeye 17.11.2015 tarihli dilekçe ile bildirilmesine rağmen dava dilekçesi ve gerekçeli karar dahil olmak üzere dosya kapsamında yapılması gereken tüm tebligatlar davalı müflis şirkete yapılmıştır. Oysa iflas eden şirketin, bütün hak ve borçları yasa gereği olarak iflas masasına intikal ettiğinden ve müflisin bu hak ve borçları üzerinde tasarruf ehliyeti kalkacağından husumetin iflas masasına yönetilmesi gerekecektir. Diğer yandan  iflas açıldıktan sonra masaya giren tüm mal, hak ve alacaklara ilişkin dava açılması ve açılmış davanın takibi iflas idaresine aittir (İİK m. 194). Davayı müflis şirket yönünden iflas idaresinin temyiz ettiği de dikkate alındığında davalı K.. Yapı Endüstri ve Ticaret A.Ş’ ye yapılan tebligat usülsüz olup, davada taraf teşkili sağlanmadan karar verilmiştir. Yapılacak iş; dava dilekçesi müflis  davalı K… Yapı Endüstri ve Ticaret A.Ş yönünden iflas idaresine tebliğ edilip taraf teşkili sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilip hüküm kurulmalıdır. Diğer yandan davalı şirketin dava tarihinden önce iflas etmiş olması mahkemenin görevini de etkileyecektir. Buna göre K… Yapı Endüstri ve Ticaret A.Ş  dava tarihinden önce iflas ettiğinden dava konusu alacağın iflas masasına kaydedilip kaydedilmediği araştırılıp, kaydedilmemesi durumunda bu şirkete yönelik dava tefrik edilerek müflis şirket yönünden iflas kararı veren Ticaret Mahkemesinin bulunduğu yerdeki herhangi bir Ticaret Mahkemesinde kayıt kabul davası açılmak üzere görevsizlik kararı verilmeli; diğer davalı yönünden ise işin esasına girilerek bir karar verilmelidir.

Devamını Oku..

kamulaştırma   Yargıtay 16. Hukuk Dairesi’nin 12.10.2015 tarihli 20157217 Esas ve 2015/11595 Karar sayılı kararında özetle; müşterek malik durumundaki davalıların kabul beyanlarının ancak kendi payları yönünden geçerli olacağı, buna karşılık somut olayda davayı kabul etmeyen davalı payı yönünden yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye elverişli olmadığından, doğru neticeye ulaşabilmek için mahallinde yaşlı ve yansız, yöreyi iyi bilen mahalli bilirkişiler, taraf tanıkları ve tespit bilirkişilerin katılımı ile keşif yapılması, keşif sırasında bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğunun, kime ait olduğunun, kimden nasıl intikal ettiğinin, kim tarafından ne zamandan beri ne suretle kullanıldığının sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılması, beyanlar arasında çelişki bulunduğu takdirde yüzleştirme yapılarak çelişkinin giderilmesi, tespite aykırı sonuca varılması halinde tespit bilirkişilerinin tanık sıfatıyla ve gerekirse yüzleştirme yapılarak dinlenerek aykırılığın giderilmesine çalışılması, yapılacak değerlendirmede de nizalı taşınmaz üzerinde davacı lehine 3402 sayılı Yasanın 14. maddesinde öngörülen hususların gerçekleşip gerçekleşmediği belirlenmesi gerektiği gözetilmelidir.     

Devamını Oku..

 resmibelgeYargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 13.01.2015 tarihli 2014/19364 Esas ve 2015/168 Karar sayılı kararında özetle; kambiyo senetlerinde imzaların istiklali ilkesi geçerli olduğundan, kendi imzasını inkar etmeyen davacı keşidecinin, lehdarın imzasının sahte olduğuna dayanarak sorumluluktan kurtulamayacağı yönünde hüküm tesis edilmiştir.
Davacı vekili, müvekkili şirket yetkilisinin 04.05.2013 tarihli, 50.000-TL bedelli çeki P… Petro Kimya Pet. Ltd. Şti.’ne verilmek üzere düzenleyip şirkette bıraktığını, bir süre sonra Cemal isimli kişinin müvekkili şirket yetkilisini arayarak çekin kendisinde olduğunu ve ödeme yapıp yapmayacaklarını sorduğunu, bunun üzerine çekin P… Petro Kimya Pet. Ltd. Şti.’ne hiç ulaşmadığının tespit edildiğini, çekin arkasına P… Petro Kimya Pet. Ltd. Şti. kaşesi basılmak suretiyle sahte imza atıldığını, sahte ciro nedeniyle ciro silsilesinin bozulduğunu, çeki elinde bulunduranın meşru hamil olmayacağını, çek müvekkilinin rızası hilafına üçüncü kişilerin eline geçtiğinden savcılığa şikayette bulunduklarını, çek arkasında imzası bulunan davalı B… Turizm Ltd. Şti. ve Kılıç Kardeşler Ltd. Şti. ile müvekkili arasında ticari bir ilişki bulunmadığını belirterek, müvekkilinin çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve DAVA ETMİŞTİR.

Devamını Oku..