Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 05.10.2015 tarihli 2015/898 Esas ve 2015717271 Karar sayılı ilamında özetle; her dava açıldığı tarihteki şartlara tabidir. Davadan sonra oluşan olaylar boşanma kararında esas alınamaz, ancak yeni bir davanın konusu olur. Davalı-karşı davacı kadının sadakatsizliği her iki dava tarihinden sonra olup bu davalarda nazara alınamaz. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, her iki tarafın geçimsizliğe neden olan olaylarda eşit oranda kusurlu olduğu belirlenerek karşılıklı olarak açılan davaların kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de toplanan delillerden davalı-karşı davacı kadının, eşine hakaretler ettiği ve eşinin ailesiyle görüşmediği, davacı-karşı davalı erkeğin ise, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, sürekli alkol aldığı, eve geç ya da hiç gelmediği, birlik görevlerini yerine getirmediği ve eşini aşağıladığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu kusur durumuna göre, boşanmaya neden olan olaylarda davalı-karşı davacı kadının az, davacı-karşı davalı erkeğin ise, daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davası yönünden Türk Medeni Kanununun 166/2 maddesi koşulları oluşmuştur.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı erkek tarafından, velayet yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi ve yoksulluk nafakası miktarı yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 05.10.2015 günü duruşmalı temyiz eden davacı-karşı davalı Cem S. ile vekili Av. ve karşı taraf temyiz eden davalı-karşı davacı Elif S. vekili Av. geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
1-Her dava açıldığı tarihteki ŞARTLARA TABİDİR. Davadan sonra oluşan olaylar boşanma kararında esas alınamaz, ancak yeni bir davanın konusu olur. Davalı-karşı davacı kadının sadakatsizliği her iki dava tarihinden sonra olup bu davalarda nazara alınamaz.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, her iki tarafın geçimsizliğe neden olan olaylarda eşit oranda kusurlu olduğu belirlenerek karşılıklı olarak açılan davaların kabulüyle tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de toplanan delillerden davalı-karşı davacı kadının, eşine hakaretler ettiği ve eşinin ailesiyle görüşmediği, davacı-karşı davalı erkeğin ise, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, sürekli alkol aldığı, eve geç ya da hiç gelmediği, birlik görevlerini yerine getirmediği ve eşini AŞAĞILADIĞI ANLAŞILMAKTADIR. Gerçekleşen bu kusur durumuna göre, boşanmaya neden olan olaylarda davalı-karşı davacı kadının az, davacı-karşı davalı erkeğin ise, daha fazla kusurlu olduğunun KABULÜ GEREKİR. Davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davası yönünden Türk Medeni Kanununun 166/2 maddesi KOŞULLARI OLUŞMUŞTUR.
Erkeğin boşanma davasının kabulü sonucu itibariyle isabetli olmakla birlikte, gerekçesi YERİNDE OLMAMIŞTIR. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/son maddesi uyarınca hüküm sonucu itibariyle doğru olup da, gerekçesi buna uygun değil ise, hükmün gerekçesinin değiştirilip onanmasına karar verilebileceğinden; erkeğin davasında boşanma hükmünün kusur belirlemesine ilişkin gerekçesinin değiştirilerek onanmasına, davacı-karşı davalı erkeğin tüm, davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar VERMEK GEREKMİŞTİR.
2-Türk Medeni Kanununun 174/1 inci maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186 ncı maddesi, eşlerin evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıklarıyla KATILACAKLARINI ÖNGÖRMÜŞTÜR. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu OLMADIĞI ANLAŞILMAKTADIR. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi DESTEĞİNİ YİTİRMİŞTİR. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarıyla kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK m. 4, TBK m. 50 ve 52) dikkate alınarak davalı-karşı davacı kadın yararına uygun miktarda maddi TAZMİNAT VERİLMELİDİR. Bu yönün dikkate alınmaması DOĞRU GÖRÜLMEMİŞTİR.
3-Türk Medeni Kanununun 174/2 nci maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davalı-karşı davacı kadın ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ETTİĞİ ANLAŞILMAKTADIR. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığıyla hakkaniyet kuralları (TMK md. 4, TBK md. 50, 51, 52, 58) dikkate alınarak davalı-karşı davacı yararına uygun miktarda manevi tazminata HÜKMEDİLMESİ GEREKİR. Bu yönün dikkate alınmaması DOĞRU GÖRÜLMEMİŞTİR.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple erkeğin davasında boşanma hükmünün gerekçesinin değiştirilmek suretiyle ONANMASINA, duruşma için takdir olunan 1.100.00 TL vekalet ücretinin Cem’den alınıp Elif’e verilmesine, aşağıda yazılı harcın Cem’e yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 123.60 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcın yatıran Elif’e geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ. 05.10.2015
Bir önceki yazımız olan KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN TESPİTİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.