Blog

resmibelge   Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 02.05.2016 tarihli 2015/1495 Esas ve 2016/9745 Karar sayılı ilamında özetle; Çalışma süreleri ve fazla mesai ile ilgili sınırlamalar yasada belirli olup 270 saatlik sınır -yıl bazında- getirilmiştir. Günlük azamî 11 saatlik sınırı aşmadığı ve diğer yasal esaslara uyulduğu müddetçe 270 saatin yılın herhangi bir evresinde tamamlanması mümkündür. Bir yılın 12 ay, yıllık fazla mesai sınırının da 270 saat olduğundan hareketle ayda 270/12 = 22,5 saat yahut bir adım daha ileri gidip haftada 22.5 / 4 = 5.625 saat şeklinde bir sınırlamanın yasal dayanağı bulunmamaktadır. Yönetmelik 5. madde de farklı bir nitelemeye elverişli değildir. Aylık ücrete fazla mesai ücretlerinin dahil olduğunun kararlaştırıldığı hallerde işçi yıl içinde ne zaman 270 saatlik fazla mesai süresini doldurursa, ardından yaptığı her fazla saatlerle çalışma için ücrete hak kazanacaktır. Bunun aksine yıl içinde henüz 30 saat dahi fazla çalışması bulunmayan işçi, bir aylık sürede örneğin 23 saat fazla çalışma yaptığı için fazla çalışma ücretine hak kazanamaz. 270 saat yıllık ölçüttür. Sözleşmelerle bunun yıl içinde dağıtımı başka şekilde kararlaştırılabileceği gibi işyerinin, işin gerekleri, somut olay özellikleri nedeniyle de fazla çalışma sürelerinin toplamı aydan aya da farklılık arz edebilir. Olayda, günlük 11 saati aşmayan çalışmalar için 270 saatlik sürenin dolmasından sonra yapılan fazla çalışmaların hesaplanması için bilirkişiden yeniden rapor aldırılarak bir karar verilmesi gerekir.

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, YARGITAY’ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,

2-Davacı, bazı işçilik alacaklarının ödenmediğini belirterek, fazla mesai ve hafta tatili alacaklarının davalıdan tahsilini TALEP ETMİŞTİR.

Davalı cevap dilekçesiyle davanın REDDİNİ SAVUNMUŞTUR.

Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın reddine KARAR VERİLMİŞTİR.

Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında UYUŞMAZLIK BULUNMAKTADIR.

Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını İSPATLA YÜKÜMLÜDÜR. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada DA GEÇERLİDİR. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin DELİL NİTELİĞİNDEDİR. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.

Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları DELİL NİTELİĞİNDEDİR. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanlarıyla sonuca GİDİLMESİ GEREKİR. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup OLMADIĞI ARAŞTIRILMALIDIR.

İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi MÜMKÜN DEĞİLDİR. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belgeyle KANITLAMASI GEREKİR. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği SONUCUNU DOĞURMAKTADIR.

İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak DEĞER VERİLMELİDİR. Dairemiz, 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu KABUL ETMEKTEDİR.

Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı KABUL EDİLMELİDİR.

Yine işçilerin gece çalışmaları günde yedibuçuk saati geçemez (İş Kanunu, md. 69/3). Bu durum günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden, haftalık kırkbeş saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ÜCRETİ ÖDENMELİDİR. Dairemizin kararları da BU YÖNDEDİR.

Fazla çalışma yönünden diğer bir yasal sınırlama da, İş Kanununun 41’inci maddesindeki, fazla çalışma süresinin toplamının bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı ŞEKLİNDEKİ HÜKÜMDÜR. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi GEREKTİĞİ AÇIKTIR. Yasadaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir

Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68 inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate ALINMASI GEREKİR.

Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde YARGITAY’ca  takdiri indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama HALİNİ ALMIŞTIR.

İşçinin günlük iş süresi içinde kesintisiz olarak hiç ara vermeden çalışması beklenemez. Gün içinde işçinin yemek, çay, sigara gibi ihtiyaçlar sebebiyle ya da dinlenmek için belli bir zamana İHTİYACI VARDIR.

Ara dinlenme 4857 sayılı İş Kanununun 68 inci MADDESİNDE DÜZENLENMİŞTİR. Anılan hükümde ara dinlenme süresi, günlük çalışma süresine göre kademeli bir ŞEKİLDE BELİRLENMİŞTİR. Buna göre dört saat veya daha kısa süreli günlük çalışmalarda ara dinlenmesi en az onbeş dakika, dört saatten fazla ve yedibuçuk saatten az çalışmalar için en az yarım saat ve günlük yedibuçuk saati aşan çalışmalar bakımından ise en az bir saat ara DİNLENMESİ VERİLMELİDİR. Uygulamada yedibuçuk saatlik çalışma süresinin çok fazla aşıldığı günlük çalışma sürelerine DE RASTLANILMAKTADIR. İş Kanununun 63 üncü maddesi hükmüne göre, günlük çalışma süresi onbir saati aşamayacağından, 68 inci maddenin belirlediği yedibuçuk saati aşan çalışmalar yönünden en az bir saatlik ara dinlenmesi süresinin, günlük en çok onbir saate kadar olan çalışmalarla ilgili olduğu KABUL EDİLMELİDİR. Başka bir anlatımla günde onbir saate kadar olan (onbir saat dahil) çalışmalar için ara dinlenmesi en az bir saat, onbir saatten fazla çalışmalarda ise en az birbuçuk saat OLARAK VERİLMELİDİR.

Somut olayda, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda tanık beyanlarına göre 08:30-19:30 saatleri arasında 11 saat çalışıp 1,5 saat ara dinlenmesi düşümüyle haftada 47,5 saat çalıştığı, ayda 2 cumartesi çalışması nedeni ile 2,5 saat daha çalışıp haftalık 50 saat çalıştığı ve 5 saat fazla mesai yaptığı TESPİT EDİLMİŞTİR. 5 saatlik fazla mesai ücretinin de ücrete dahil olarak ödendiği gerekçesiyle fazla mesai talebinin reddine KARAR VERİLMİŞTİR.

Öncelikle fazla mesai alacağının haftalık olarak hesaplanması esas olup davacının haftanın 5 günü çalıştığı haftalar 5 gün üzerinden, haftanın 6 günü çalıştığı haftalar 6 gün üzerinden haftalık çalışma süresi bulunup 45 saati aşan kısmının fazla mesai olacağı değerlendirilmeksizin ayda 2 hafta cumartesi günü çalışmaları nedeniyle yapılan çalışma sürelerinin ortalaması alınarak haftalık çalışma süresinin BELİRLENMESİ HATALIDIR. Ayrıca yukarıdaki ilkeler ışığında günde 11 saate kadar  (onbir saat dahil) çalışmalar için 1 saat ara dinlenmesi gerekirken 1,5 saat ara dinlenmesi kullanıldığı yönünde delil olmamasına rağmen 1,5 saat ara dinlenmesi DÜŞÜLMESİ HATALIDIR.

Ayrıca fazla çalışmaların aylık ücret içinde ödendiğinin öngörülmesi ve buna uygun ödeme yapılması halinde, yıllık 270 saatlik fazla çalışma süresinin ispatlanan fazla çalışmalardan İNDİRİLMESİ GEREKİR.

Davacının 270 saatle sınırlı olarak fazla çalışmalarının karşılığının ücret içinde olduğu mahkemenin DE KABULÜNDEDİR. Çalışma süreleri ve fazla mesaiyle ilgili sınırlamalar yasada belirli olup 270 saatlik sınır -yıl bazında- getirilmiştir. Günlük azamî 11 saatlik sınırı aşmadığı ve diğer yasal esaslara uyulduğu müddetçe 270 saatin yılın herhangi bir evresinde TAMAMLANMASI MÜMKÜNDÜR. Bir yılın 12 ay, yıllık fazla mesai sınırının da 270 saat olduğundan hareketle ayda 270/12 = 22,5 saat yahut bir adım daha ileri gidip haftada 22.5 / 4 = 5.625 saat şeklinde bir sınırlamanın yasal DAYANAĞI BULUNMAMAKTADIR. Yönetmelik 5 inci madde de farklı bir nitelemeye ELVERİŞLİ DEĞİLDİR.

Aylık ücrete fazla mesai ücretlerinin dahil olduğunun kararlaştırıldığı hallerde işçi yıl içinde ne zaman 270 saatlik fazla mesai süresini doldurursa, ardından yaptığı her fazla saatlerle çalışma için ücrete HAK KAZANACAKTIR. Bunun aksine yıl içinde henüz 30 saat dahi fazla çalışması bulunmayan işçi, bir aylık sürede örneğin 23 saat fazla çalışma yaptığı için fazla çalışma ücretine hak kazanamaz. 270 saat YILLIK ÖLÇÜTTÜR.

Sözleşmelerle bunun yıl içinde dağıtımı başka şekilde kararlaştırılabileceği gibi işyerinin, işin gerekleri, somut olay özellikleri nedeniyle de fazla çalışma sürelerinin toplamı aydan aya da farklılık arz edebilir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, somut olayda, günlük 11 saati aşmayan çalışmalar için 270 saatlik sürenin dolmasından sonra yapılan fazla çalışmaların hesaplanması için bilirkişiden yeniden rapor aldırılarak bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hatalı olup BOZMAYI GEREKTİRMİŞTİR.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 02/05/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

 

Bir önceki yazımız olan İFLASIN AÇILMASI başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.