Blog

kamulaştırma   Danıştay 6. Daire’nin 23.03.2015 tarihli 2013/7368 Esas ve 2015/1683 Karar sayılı ilamında özetle; davaya konu taşınmazı kapsayan alanda yapılan imar planı değişikliklerine ve çalışmalara yönelik mahkemelerce verilmiş nihai bir iptal kararı bulunmamakta ise de; idarelerin hukuka uygun eylemleri nedeniyle oluşacak zararlardan sorumlu olduğu ve kişilerin bu eylemlerden doğan zararlarının karşılanması gerektiği hakkındadır.
İstemin Özeti: Ankara 16. İdare Mahkemesince verilen 13.03.2013 tarihli, E:2012/648, K:2013/387 sayılı kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek BOZULMASI İSTENİLMEKTEDİR.

Savunmanın Özeti: SAVUNMA VERİLMEMİŞTİR.

Danıştay Tetkik Hakimi:

Düşüncesi: Temyiz isteminin kabulüyle mahkeme kararının bozulması GEREKTİĞİ DÜŞÜNÜLMEKTEDİR.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Dava, Ankara İli, Çankaya İlçesi, Öveçler Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan 22 no’lu dükkanın, davalı idarece yapılan köprülü kavşak ve yol yapım çalışmaları sonucu yol kotunun düşürülmesi nedeniyle kullanılamaz hale geldiği ileri sürülerek 25.913,79.-TL kira kaybının ait olduğu aylardan itibaren, 124.137,93.-TL değer kaybının ise 01.11.2008 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; köprülü kavşak ve alt-üst geçit düzenlemelerinin imar planlarının uygulanması niteliğinde bulunduğu, davaya konu taşınmazın cepheli olduğu yolda yapılan Konya Yolu Fen Lisesi Kavşağı–Dikmen Caddesi Bağlantı Yoluyla Öveçler 4. Cadde kesişiminde köprülü kavşak ve alt-üst geçit düzenlemesine ilişkin imar planı değişikliklerinin Ankara 12. İdare Mahkemesinin 30.09.2009 tarihli, E:2008/117, K:2009/1180 sayılı kararıyla iptal edildiği, ancak anılan kararın Danıştay Altıncı Dairesinin 22.11.2010 tarihli, E:2010/3478, K:2010/10425 sayılı kararıyla bozulduğu göz önüne alındığında, söz konusu imar planı değişikliklerinin halihazırda geçerli olduğu ve bu aşamada hukuka aykırı olduğunun söylenemeyeceği, bu itibarla anılan planlar uygulanarak belirlenen yol seviyesi ile kot belirleme işlemleri nedeniyle davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahsedilemeyeceğinden maddi tazminat isteğinin hukuki dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekilleri tarafından TEMYİZ EDİLMİŞTİR.

Anayasanın 125 inci maddesinde; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2 nci maddesinin 1 inci fıkrasının (b) bendinde ise; idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri ARASINDA SAYILMIŞTIR.

Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan TAZMİNAT DAVALARIDIR. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, yani zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları TESPİT EDECEKTİR.

İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği TAZMİN EDİLMEKTEDİR.

Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça BELİRTİLMESİ GEREKMEKTEDİR.

Dosyanın incelenmesinden; davacıya ait Ankara İli, Çankaya İlçesi, Öveçler Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan 22 no’lu dükkanın cephe aldığı Öveçler 4. Cadde’de davalı idarece yapılan yol yapım çalışmaları esnasında yol kotunun düşürülmesi sonucu binanın yol seviyesinden 1,5–2 metre yukarıda kaldığı, davaya konu işyerinin daha önce düz ayak olduğu, dükkana yoldan girilebildiği, yol yapım çalışması nedeniyle dükkana giriş çıkışın imkansızlaştığı, dükkanın kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle 2008 yılı Kasım ayında kiracının dükkanı tahliye ettiği ileri sürülerek uğranılan zararın tazmini isteğiyle Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada 15.07.2010 tarihli, E:2009/382, K:2010/278 sayılı kararla davanın görev yönünden reddedildiği, anılan kararın YARGITAY 4. Hukuk Dairesinin 09.12.2010 tarihli, E:2010/11115, K:2010/126662 sayılı kararıyla onanması üzerine, 25.913,79.-TL kira kaybının ait olduğu aylardan itibaren, 124.137,93.-TL değer kaybının ise kiracının dükkanı tahliye ettiği 01.11.2008 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın AÇILDIĞI ANLAŞILMAKTADIR.

Olayda, Konya Yolu Fen Lisesi Kavşağı–Dikmen Caddesi Bağlantı Yoluyla Öveçler 4. Cadde kesişiminde köprülü kavşak ve alt-üst geçit düzenlemesine ilişkin imar planı değişiklikleri üzerine alanda köprülü kavşak ve yol yapım çalışmalarının yapıldığı, söz konusu yol yapım çalışmaları esnasında yol kotunun düşürülmesi nedeniyle davacının dükkanının yol seviyesinden 1,5–2 metre yukarıda kaldığı ve bu nedenle maddi zararın oluştuğu İLERİ SÜRÜLMEKTEDİR.

Her ne kadar, davaya konu taşınmazı da kapsayan alanda yapılan imar planı değişikliklerine ve çalışmalara yönelik mahkemelerce verilmiş nihai bir iptal kararı bulunmamakta ise de; idarelerin hukuka uygun eylemleri nedeniyle oluşacak zararlardan da sorumlu olduğunun ve kişilerin bu eylemlerden doğan zararlarının karşılanması gerektiğinin KABULÜ ZORUNLUDUR.

Bu durumda, söz konusu köprülü kavşak ve alt-üst geçit düzenlemesinin davacının taşınmazının kullanımında herhangi bir zorluğa, değer düşüklüğüne ve zarara neden olup olmadığının tespit edilmesi ve varsa bu değer düşüklüğü ve zararın miktarının belirlenmesine yönelik mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, idarenin hizmet kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka UYARLIK BULUNMAMAKTADIR.

Açıklanan nedenlerle, Ankara 16. İdare Mahkemesince verilen 13.03.2013 tarihli, E:2012/648, K:2013/387 sayılı kararın BOZULMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 23.03.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

 

 

 

Bir önceki yazımız olan İŞÇİLİK ALACAKLARI başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.