Archives: 2015

222A0537Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.03.2015 tarihli kararında; sebepsiz zenginleşme davasında kararın esastan mı yoksa dava şartı yokluğundan usulden mi reddine hükmedildiği sonucuna varılarak davalı avukat için hükmedilecek vekalet ücretin maktu mu yoksa nispi mi olacağı konusunda yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmasına karar vermiştir. YHGK 2014/19-1158 E., 2015/1026 K.)

Devamını Oku..

cezaevleriyle_ilgili_devrim_gibi_karar_tutuklular_artik_avukatlariyla_h60899_1b23dTazminat davasının dayanağı olan ceza davasında, gözaltı ile birlikte fiilen 714 gün tutuklu kalan davacı hakkında yapılan yargılama sonunda kasten yaralama suçundan 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve davacının şartla tahliye tarihinden itibaren tazminata hak kazanacağı dikkate alınarak, 5275 sayılı CGTİHK’na göre şartlı tahliye edilmesi gereken 03.07.2011 tarihi ile salıverildiği tarih olan 28.11.2012 tarihleri arasında fazladan tutuklu kaldığı 514 gün için net asgari ücret üzerinden hesaplama yapıldığında bulunan 11.952TL maddi tazminata hükmolunması gerekirken, toplam tutukluluk süresinden mahkum olunan cezanın tamamının düşülmesi suretiyle hesaplanan 414 gün için 9.753,06TL maddi tazminata hükmedilmesi, manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nesafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, dosya içeriğine göre şartla tahliye tarihi esas alınarak 514 gün fazla süre ile tutuklu kalan davacı lehine hükmolunan manevi tazminat miktarının bu ölçütlere uymayacak şekilde az olduğunun gözetilmemesi kanuna aykıdır.Buna ilişkin Yargıtay’ın kararı şu şekildedir:

Devamını Oku..

emekliye_ek_ikramiye_geliyor_mahkeme_kararini_verdi_h61364_783c1Dava konusu olayda, destekten yoksun kaldığını iddia eden davacılar, müteveffanın anne ve babası olup mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı davacıların bakiye yaşam süresi boyunca sabit %15 oranında desteklik payı olarak davacılara ayrılmıştır.Vefat eden Duray 20 yaşında bekar olarak vefat etmiş olup olağan hayat tecrübelerine göre evleneceği ve çocuk sahibi olacağı kabul edilerek evleneceğinin kabul edilebileceği zamana kadar bekar olduğu dönem için davacı ile birlikte yaşadıkları da dikkate alınarak daha fazla, evlendiği dönem ve çocuk ya da çocuklarının olduğu varsayıldığı dönemlerde ise giderek daha az pay ayrılması şeklinde hesaplama yapılması doğru olmayıp bu yöndeki bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiş ve kararın bozulmasını gerektirmiştir.Yargıtay’ın buna ilişkin kararı şu şekildedir:

Devamını Oku..

unalhukuk bankaBanka, davacı müşteriden tahsil edilen erken kapama komisyonunun bankacılık teamülleri, ticari hayatın işleyişi ve piyasa uygulamalarına uygun olduğu, genel kredi sözleşme ve eklerinde davacının söz konusu kredileri erken kapatmak istemesi halinde bankanın talep edeceği tutarı ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği gerekçesiyle ; davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamıştır.Yargıtay’ın buna ilişkin kararı şu şekildedir:

Taraflar arasında görülen davada İstanbul(Kapatılan) 48. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 15.05.2014 tarih ve 2013/121-2014/130 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşüldü düşünüldü:

Devamını Oku..

iflas-ertelemeİflas erteleme davası söz konusu olduğunda; erteleme isteyen davacı şirketin mali durumu ve iyileştirme projelerinin uygulanabilir olup olmadığının mahkemece denetlenmesi gerekmektedir.İflas/iflas erteleme sürecinde kayyımın görevlerinden biride iyileştirme projesi ve işleyişi hakkında mahkemeye bilgi vermektir.Kayyım raporlarında şirketin denetlendiği her döneme ilişkin aktif ve pasif durumunun ayrıntılı olarak açıklanması ve şirketin mali durumunda düzelme olup olmadığı ile projenin uygulanma durumu hakkında bilgi verip, borca batıklık durumundan kurtulma konusundaki gelişmelerin ayrıntılı olarak açıklanması gerekir.Mahkemece, kayyım raporlarının ayrıntılı ve denetime elverişli olarak açıklanması gerekir.Mahkemece, kayyım raporlarının usule uygun olarak hazırlanıp hazırlanmadığı denetlenmeli, bu hususları içermeyen eksik ve yetersiz denetim ile hazırlanan raporlara itibar edilmemelidir. Buna ilişkin Yargıtay’ın kararı şu şekildedir:

Devamını Oku..

handcuff.jpg-300x199Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; başkasına ait olan bir eşyayı ,muhafaza etmek veya kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, failin kendisinin veya başkasının yararına olarak zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunması veya bu devir olgusunu inkar etmesi gerekir. Bu suçun nedeni her ne olursa olsun (meslek,sanat,ticaret gibi) başkasının mallarını idare etmek yetkisi verilmiş ve eşya teslim edilmiş olur ise suçun nitelikli hali oluşmaktadır.Somut olayda sanığın ifadesinde ismi geçen kişilerin duruşmaya çağrılıp ifadelerine başvurularak sanığın şirkete ait söz konusu paraların kendilerine teslim edip etmediği hususunun sorularak açıkça ortaya konulmasından sonra toplanan bütün deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekir.Yargıtay’ın buna ilişkin kararı şu şekildedir:

Devamını Oku..

ipotekDava konusu olay, tapusuz olan taşınmazın Medeni Kanun’un 713.maddesi uyarınca tescili istemine ilişkindir.Dava konusu olan taşınmazın bulunduğu yerde karar tarihinden sonra, orman sınırlarını düzeltme çalışması yapılmıştır.Yapılmış olan bu orman sınırları düzeltme çalışmalarına ilişkin tüm tutanaklar ve haritalar getirtilmeli, dava konusu taşınmazın batısında bulunan P.7 içindeki arazinin tescili için Hasan veya zilyetliği devretmiş ise, devralan kişiler tarafından tescil davasının açılıp açılmadığı araştırılmalıdır. Tescil davası açılmış ise iki dosyanın birleştirilmesi için gerekli işlemler yapılmalıdır. Batısı için açılmış bir dava yok ise ya da halen derdest ise , 6831 sayılı kanunun 17/2.maddesi kapsamında kalıp kalmadığının da değerlendirilmesi gerekir. 6831 sayılı Kanunun 17/2.maddesi kapsamında kalıp kalmadığının da değerlendirilmesi gerekir. 6831 sayılı kanunun 17/2.maddesi uyarınca, devlet ormanlarının açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme,sökme,budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunamaz.Buralara doğrudan doğruya Orman Yönetimince el konulur.Buna ilişkin Yargıtay’ın kararı şu şekildedir:

Devamını Oku..

trafik_sigortasinda_yeni_duzenleme_h60193_e48aaUyuşmazlık ayıplı aracın iadesi ve tazminat istemine ilişkindir.Yerel mahkemece alınmış olan bilirkişi raporunda, araçtaki ayıbın niteliği, hileli bir ayıp olmadığı konusunda bir tespitin yapılıp yapılmadığı ve bu nedenle yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasına gerek olup olmadığı ile dava zamanaşımının dolup dolmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.Davaya konu aracın motoru yanmak suretiyle arızalandığı iddia olunmuştur.Bu konuda bilirkişi raporundan başka bir ek rapor alınmış başkaca bir araştırmaya gidilmemiştir.Ayrıca bilirkişi olarak hukukçu bilirkişi değil, teknik bilirkişi seçilmesi gerektiğinden bahisle ve anılan sebeplerle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa mahkemece dava konusu ayıp hakkında bilirkişi raporu vermeye ehil bir heyet belirlenerek bu heyetten ayıbın varlığı ve niteliği hakkında rapor alınması suretiyle davacı alıcının iğfal edilip edilmediğinin tespiti ile varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.Buna ilişkin Yargıtay’ın kararı şu şekildedir:

Devamını Oku..

indirDava konusu olayda borçlunun,icra mahkemesine başvurusunda, meskeniyet nedeniyle haczin kaldırılmasını istediği anlaşılmıştır. Başvuru bu haliyle İİK’nın 82/12. maddesine dayalı haczedilmezlik şikayetidir. Yerel mahkemece; Şekerbank T.A.Ş. lehine verilen ipoteğin mahiyeti tapudan sorulup belirlenmeli, zorunlu ipotek olup olmadığı tespit edilmeli ve  haciz tarihinde ipotek konusu borcun ödenmiş olup olmadığı gerekli şekilde araştırılmalı, ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyecek nitelikte olduğunun anlaşılması durumunda ; bilirkişilerden ek rapor alınarak borçlunun bulunduğu yerden daha mütevazi koşullara sahip yerlerde haline münasip evi alabileceği miktar, mahcuzun(haczedilenin) değerinden az ise mahcuzun satılarak, borçlunun haline münasip ev alması için gerekli bedelin borçluya, artan kısmın ise  alacaklıya ödenmesine , satışın borçlunun haline münasip ev alabileceği miktardan az olmamak üzere yapılmasına karar verilmesi gerekir .Buna ilişkin karar şu şekildedir:

Devamını Oku..

aym_gerekceyi_yazmadan_karari_aciklamayacak_h54738_d1948Anayasa mahkemesi başvurusu; yakın akrabalar arası yapılan telefon görüşmelerinin kayıt altına alınması nedeniyle “özel hayata saygı hakkının” ihlal edildiği ve ayrıca bu kayıtların dava dosyasından çıkartılmasına yönelik talebin reddedilmesi nedeniyle de ayrıca “adil yargılanma hakkının” ihlal edildiği iddiaları hakkındadır.Buna ilişkin karar şu şekildedir:

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU:1. Başvuru, yakın akrabalar arası yapılan telefon görüşmelerinin kayda alınması nedeniyle özel hayata saygı hakkının, bu kayıtların dava dosyasından çıkartılmasına yönelik talebin reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiaları hakkındadır.

Devamını Oku..

yargitayDava; isim benzerliği nedeniyle sonradan açılan davalı derneğin kapatılması isteğine ilişkindir. Uyuşmazlık; sonradan kurulan derneğin faaliyet alanı ve isim benzerliği nedeniyle kapatılması gerekip gerekmeyeceği noktasında toplanmaktadır.Hukuk sistemimizde dernek kurma hakkı bakımından özgürlük sisteminin benimsendiği anlaşılmıştır.Bu nedenle öngörülen istisnai haller dışında yeni kapatma nedenleri oluşturulamayacağı gibi, isim benzerliğinin kapatma nedenleri arasında  düzenlenmemesi nedeniyle Anayasanın dernek kurma özgürlüğü ilkesine aykırı olarak; kapatma nedeni olarak kabul edilmesi mümkün değildir.Somut uyuşmazlıkta davacı vekili, müvekkilinin isminin M.T. ilçe ve Beldeleri Pazarcıları Koruma ve Dayanışma Derneği olduğunu, daha sonra kurulan ve aynı ilçede faaliyet gösteren davalı T.Beldesi Pazarcıları Koruma ve Dayanışma Derneği’nin isim benzerliği ve isminde ayırıcı unsur bulunmadığını gerekçe göstererek kapatılmasını istemiş ise de; taraf dernek tüzükleri incelendiğinde , derneklerin isimlerinin aynı olmadığı, her iki derneğin de dernek tüzükleri ile kuruluş bildirimlerini İl Dernekler Müdürlüğüne verdikleri, Valilikçe yapılan araştırma sonunda mevzuata aykırılık görülmediğinden derneklerin kurulmalarına izin verildiği anlaşılmaktadır.O halde, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Buna ilişkin Yargıtay’ın kararı şu şekildedir: 

Devamını Oku..

iflas-ertelemeTemyiz konusu husus çelişkili tanık beyanlarının sadece bir kısmına gerekçesiz bir şekilde üstünlük tanınarak hüküm kurulmasıdır.Yargıtay’ın gerekçelerde tutarlılık denetimini yapabilmesi için kararın dayandığı tüm verilerin, bu veriler konusunda mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia , savunma ile mağdur ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin, hangi anlatımının ne gerekçeyle diğerine üstün tutulduğunun açık olarak hükmün gerekçesine yansıtılması ve mahkemece ulaşılan vicdani kanı sonucunda sanığın hangi fiillerinin suç sayıldığı açıklandıktan sonra kabul edilen bu fiillerinin hukuki nitelendirilmesinin yapılması gerekirken, açıklanan bu hususlara uyulmayarak gerekçesiz hüküm kurulması, tanık Emine’nin soruşturma aşamasında, sanığın katılanı bıçakla tehdit ettiğine ilişkin beyanda bulunmaması, tanık Anıl’ın ise aşamalardaki beyanında, bıçakla tehdidi doğrulaması karşısında olay yerinde bulunup dinlenmeyen tanık Demet’in tanık olarak dinlenerek kanıtların birlikte değerlendirilmesi, tanık anlatımları arasında çelişki çıktığı ve giderilemediği takdirde hangi anlatıma neden üstünlük tanındığı açıklanıp tartışılarak sonucuna göre sanığın hukuksal durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeyerek, eksik kovuşturma ve yetersiz gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi kanuna aykırıdır. Buna ilişkin Yargıtay’ın kararı şu şekildedir: 

Devamını Oku..

indirDava konusu olayda Aydın İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğüne Jeofizik Mühendisi olarak yerleştirilen davacı atamasının yapılmamasına ilişkin 16.07.2010 tarihli, 2010/628 sayılı işlem ile bu işlemin dayanağı olan, Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı tarafından yayımlanan Kamu Personeli Seçme Sınavı 2010/1 Tercih Kılavuzunda yer alan Aydın İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü Jeofizik Mühendisliği kadrosu (3013665 Kodlu) için belirlenen 7113 (KPDS’de en az “D” seviyesinde İngilizce bilmek) nitelik kodunun, Anayasanın 10. ve 70. Maddelerine aykırı olduğu ileri sürülerek iptali ile davacının bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.Buna ilişkin Danıştay Kararı şu şekildedir : 

Devamını Oku..

imagesDava mirasçılardan birinin mirası reddi halinde terekenin intikali durumuna ilişkindir.TMK’nın 611.maddesindeki “Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi hak sahiplerine geçer” hükmü uyarınca; mirası reddedenlerin miras paylarının diğer mirasçılara intikal şeklinin kararda gösterilmesi gerekir. Bu hüküm karşısında, miras payı tamamen mirası reddeden mirasçılardan mirası reddetmeyen davacıya geçmiş olacaktır.Buna ilişkin Yargıtay’ın kararı şu şekildedir:

Dava, mirasçılık belgesi verilmesine ilişkindir.Davacı Gülbahar A., murisi(babası) Mustafa A’un 21.12.2013 tarihinde öldüğünü, diğer mirasçıların tamamının mirası reddettiklerini ,bu nedenle muris Mustafa A’nın tek mirasçısı olarak davacının mirasçı olduğunu gösterecek şekilde mirasçılık belgesi verilmesini istemiştir.

Devamını Oku..

2604e9daabc604b5f8ed03065883ec54Dava konusu olayda sanık katılandan rüşvet istemiş, katılan teklifi kabul etmemekle beraber sanığı suçüstü hali ile yakalatabilmek için kabul etmiş gibi davranmıştır.Bu olaya ilişkin olarak Özel Dairece hükmün ” temel cezanın alt hadden belirlenmesine rağmen çelişkiye düşülecek şekilde yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle teşebbüs nedeniyle en az oranda (1/4) indirim yapılması” isabetsizliğinden bozulmasının akabinde 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı kanunun 87.maddesiyle 5237 sayılı TCK’nın 252.maddesine eklenen “Kamu görevlisinin rüşvet talebinde bulunması ve fakat bunun kişi tarafından kabul edilmemesi ya da kişinin kamu görevlisine menfaat temini konusunda teklif veya vaatte bulunması ve fakat bunun kamu görevlisi tarafından kabul edilmemesi hallerinde fail hakkında, birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre verilecek ceza yarı oranında indirilir.” şeklindeki 4.fıkra ile rüşvet anlaşmasının özgür iradeye dayanmaması durumunda TCK’nın 35.maddesinde düzenlenen genel teşebbüs hükmünün uygulanma imkanı ortadan kaldırılarak rüşvet suçuna özgü özel bir teşebbüs hali öngörülmüştür.Buna karşılık yerel mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılamada 27.11.2012  tarihinde karar verildiği halde 5237 sayılı TCK’nın  7/2.maddesi uyarınca sanık lehine olan bu değişikle ilgili herhangi bir karşılaştırma ve değerlendirme yapılmadan direnme kararı verilmesi Yargıtay’ca usul ve kanunaaykırı bulunmuştur.Buna ilişkin karar şu şekildedir:

Devamını Oku..