Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; başkasına ait olan bir eşyayı ,muhafaza etmek veya kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, failin kendisinin veya başkasının yararına olarak zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunması veya bu devir olgusunu inkar etmesi gerekir. Bu suçun nedeni her ne olursa olsun (meslek,sanat,ticaret gibi) başkasının mallarını idare etmek yetkisi verilmiş ve eşya teslim edilmiş olur ise suçun nitelikli hali oluşmaktadır.Somut olayda sanığın ifadesinde ismi geçen kişilerin duruşmaya çağrılıp ifadelerine başvurularak sanığın şirkete ait söz konusu paraların kendilerine teslim edip etmediği hususunun sorularak açıkça ortaya konulmasından sonra toplanan bütün deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekir.Yargıtay’ın buna ilişkin kararı şu şekildedir:
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, failin kendisinin veya başkasının yararına olarak zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunması veya bu devir olgusunu inkar etmesi gerekmektedir.
Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde nitelikli hali oluşmaktadır.
Katılanın yetkilisi olduğu Gür Plastik Ambalaj Anonim Şirketi’nde pazarlama elemanı olarak çalışan ve ürün satışı yapılan müşterilerden para tahsil etmeye yetkisi bulunan sanığın, anılan şirket adına Şişli Belediyesi’nden tahsil ettiği 2400 TL parayla şirket kasasındaki 3730 TL paraları uhdesinde bulundurmak suretiyle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda;
Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; katılanın aşamalarda verdiği ifadeleriyle şikayet dilekçesinde özetle; sanığın, anılan şirkette pazarlama elemanı olarak çalıştığı dönem içerisinde, Şişli Belediyesi’nden şirket adına tahsil ettiği 7400 TL paranın 5000 TL sini ödediği; ancak kalan 2400 TL parayı uhdesinde tuttuğunu ve ayrıca şirket kasasındaki 3730 TL parayı teslim etmediğini beyan ederek şikayetçi olduğunu belirttiği, sanığın aşamalarda verdiği ifadelerinde ise; Şişli Belediyesinden tahsil ettiği 7400 TL paranın 5000 TL sini şirkete teslim ettiğini, kalan 2400 TL kısmını ise şirket sahibi olan Mahmut Gür isimli kişiye elden verdiğini, ayrıca şirket kasasında bulunan 3730 TL parayı da şirket yetkilisi olan Yalçın Bektaş isimli kişiye teslim ettiğini savunması karşısında; maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulması açısında; sanığın ifadesinde ismi geçen kişilerin duruşmaya çağrılıp ifadelerine başvurularak sanığın şirkete ait söz konusu paraların kendilerine teslim edip etmediği hususunun sorularak açıkça ortaya konulmasından sonra toplanan bütün deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik inceleme sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebepten dolayı 5320 s. Kanun’un 8/1 inci maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA, 30.03.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
T.C. YARGITAY
23.CEZA DAİRESİ
ESAS:2015/563 KARAR:2015/115 TARİH:30.03.2015
Bir önceki yazımız olan TAPUSUZ TAŞINMAZIN TESCİLİ İSTEMİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.