Blog

yargitayDava; isim benzerliği nedeniyle sonradan açılan davalı derneğin kapatılması isteğine ilişkindir. Uyuşmazlık; sonradan kurulan derneğin faaliyet alanı ve isim benzerliği nedeniyle kapatılması gerekip gerekmeyeceği noktasında toplanmaktadır.Hukuk sistemimizde dernek kurma hakkı bakımından özgürlük sisteminin benimsendiği anlaşılmıştır.Bu nedenle öngörülen istisnai haller dışında yeni kapatma nedenleri oluşturulamayacağı gibi, isim benzerliğinin kapatma nedenleri arasında  düzenlenmemesi nedeniyle Anayasanın dernek kurma özgürlüğü ilkesine aykırı olarak; kapatma nedeni olarak kabul edilmesi mümkün değildir.Somut uyuşmazlıkta davacı vekili, müvekkilinin isminin M.T. ilçe ve Beldeleri Pazarcıları Koruma ve Dayanışma Derneği olduğunu, daha sonra kurulan ve aynı ilçede faaliyet gösteren davalı T.Beldesi Pazarcıları Koruma ve Dayanışma Derneği’nin isim benzerliği ve isminde ayırıcı unsur bulunmadığını gerekçe göstererek kapatılmasını istemiş ise de; taraf dernek tüzükleri incelendiğinde , derneklerin isimlerinin aynı olmadığı, her iki derneğin de dernek tüzükleri ile kuruluş bildirimlerini İl Dernekler Müdürlüğüne verdikleri, Valilikçe yapılan araştırma sonunda mevzuata aykırılık görülmediğinden derneklerin kurulmalarına izin verildiği anlaşılmaktadır.O halde, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Buna ilişkin Yargıtay’ın kararı şu şekildedir: 

Taraflar arasındaki “derneğin kapatılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 20.10.2010 gün ve 2010/251 E. 2010/463 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, YARGITAY 7. Hukuk Dairesinin 07.04.2011 gün ve 2010/7870 E.-2011/2264 K. sayılı ilamı ile;

(…Dava, davalı derneğin kapatılması istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir.

Davacı vekili, müvekkilinin isminin Mersin Toroslar İlçe ve Beldeleri Pazarcıları Koruma ve Dayanışma Derneği olduğunu, daha sonra kurulan ve aynı ilçede faaliyet gösteren davalı Toroslar Beldesi Pazarcıları Koruma ve Dayanışma Derneği’nin kapatılmasını talep ve dava etmiştir.

Davalı, dernek isimlerinin aynı olmadığını, kuruluş bildirgesi ve tüzüğünü İl Dernekler Müdürlüğüne verdiklerini, yetkililer tarafından yapılan denetimlerde kanun ve tüzük hükümlerine aykırılık tespit edilemediği için faaliyetlerine başladıklarını, haksız davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, toplanan delillere göre davacı dernek faaliyette iken benzer isimde bir başka derneğin kurulması üye kayıt ve faaliyet alanıyla ilgili konularda karışıklıklara ve haksız rekabete neden olacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir

Dava içeriğine göre; davacı derneğin davalıdan önce kurulduğu ve tüzel kişilik kazandığı, isimlerinde farklı unsurların yer aldığı sabittir. O halde somut olayda TMK’nın 89 uncu maddesi ve Dernekler Kanunu’nun 29 uncu maddesine aykırılık bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca davalı derneğin kapatılma isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle yazılı biçimde karar verilmesi isabetsizdir…)

gerekçesiyle oyçokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava; davalı derneğin kapatılması isteğine ilişkindir.

Davacı vekili, müvekkilinin isminin Mersin Toroslar İlçe ve Beldeleri Pazarcıları Koruma ve Dayanışma Derneği olduğunu, daha sonra aynı amaçla ve aynı ilçede faaliyet göstermek üzere kurulan davalı Toroslar Beldesi Pazarcıları Koruma ve Dayanışma Derneği’nin isim ve faaliyet alanı benzerliği nedeniyle kapatılmasına karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili; dernek isimlerinin aynı olmadığını, kuruluş bildirgesi ve tüzüğünü İl Dernekler Müdürlüğüne verdiklerini, yetkililer tarafından yapılan denetimlerde kanun ve tüzük hükümlerine aykırılık tespit edilmediği için faaliyetlerine başladıklarını beyanla, davanın reddini savunmuştur

YEREL MAHKEMECE; aynı amaç ve isimde ikinci bir derneğin kurulmasının üye kaydı ve faaliyet alanında karışıklığa sebep olacağı gibi haksız rekabete de yol açacağı gerekçesiyle davanın kabulüyle davalı derneğin kapatılmasına dair verilen karar; davalı vekilinin temyizi üzerine; Özel Daire tarafından yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş, yerel mahkemece; “… davacı dernek faaliyette iken aynı amaç ve isimde ikinci bir derneğin kurulması gerek uygulamada, gerek üye kaydı ve faaliyet alanıyla ilgili karışıklıklara sebebiyet vereceği gibi, aralarında haksız rekabet doğurabilecek uygulamalara yol açacağından 5253 sayılı Dernekler Kanunu ve TMK’nın 56-100 maddeleri hükümlerine göre aynı isimle sonradan kurulan dernekle ilgili açılan kapatmaya yönelik davanın kabulüne karar verildiği” gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir

Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; sonradan kurulan derneğin faaliyet alanı ve isim benzerliği nedeniyle kapatılması gerekip gerekmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Yasal mevzuatımızda derneklere ilişkin hükümler 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda (TMK) ve 5253 sayılı Dernekler Kanununda yer almaktadır.

Anayasanın “Dernek kurma hürriyeti” başlıklı 33 üncü maddesinde;

“Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma ve bunlara üye olma ya da üyelikten çıkma hürriyetine sahiptir.

Hiç kimse bir derneğe üye olmaya ve dernekte üye kalmaya zorlanamaz.

Dernek kurma hürriyeti ancak, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakla başkalarının hürriyetlerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabilir.

Dernek kurma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.

Dernekler, kanunun öngördüğü hallerde hakim kararıyla kapatılabilir veya faaliyetten alıkonulabilir. Ancak, milli güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa, kanunla bir merci, derneği faaliyetten men ile yetkilendirilebilir. Bu merciin kararı, yirmidört saat içinde görevli hakimin onayına sunulur. Hakim, kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, bu idari karar kendiliğinden yürürlükten kalkar.

Birinci fıkra hükmü, Silahlı Kuvvetler ve kolluk kuvvetleri mensuplarına ve görevlerinin gerektirdiği ölçüde Devlet memurlarına kanunla sınırlamalar getirilmesine engel değildir

Bu madde hükümleri vakıflarla ilgili olarak da uygulanır.”hükmü düzenlenmiştir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 56. ve devamı maddelerine göre, dernekler, en az yedi gerçek kişinin kazanç paylaşma dışında belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları, tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarıdır. Herkes, önceden izin almaksızın dernek kurma hakkına sahiptir. Her derneğin bir tüzüğü bulunur.

Dernekler, kuruluş bildirimini, dernek tüzüğünü ve gerekli belgeleri yerleşim yerinin bulunduğu yerin en büyük mülki amirine verdikleri anda tüzel kişilik kazanırlar. Kuruluş bildirimi ve belgelerin doğruluğuyla dernek tüzüğü, en büyük mülki amir tarafından altmış gün içinde dosya üzerinden incelenir.

Kuruluş bildiriminde, tüzükte ve kurucuların hukuki durumlarında kanuna aykırılık veya noksanlık tespit edildiği takdirde bunların giderilmesi veya tamamlanması derhal kuruculardan istenir. Bu istemin tebliğinden başlayarak otuz gün içinde belirtilen noksanlık tamamlanmaz ve kanuna aykırılık giderilmezse; en büyük mülki amir, yetkili asliye hukuk mahkemesinde derneğin feshi konusunda dava açması için durumu Cumhuriyet Savcılığına bildirir. Cumhuriyet savcısı mahkemeden derneğin faaliyetinin durdurulmasına karar verilmesini de isteyebilir. Kuruluş bildiriminde, tüzükte ve belgelerde kanuna aykırılık veya noksanlık bulunmaz ya da bu aykırılık veya noksanlık belirli sürede giderilmiş bulunursa; keyfiyet derhal derneğe yazıyla bildirilir ve dernek, dernekler kütüğüne kaydedilir.

Derneklerin sona erme nedenleri Türk Medeni Kanunu’nun 87. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir

4721 s. Kanun’un derneklere ilişkin “Kendiliğinden sona erme” başlıklı maddesi;4721 s. Kanun’un derneklere ilişkin “Kendiliğinden sona erme” başlıklı maddesi;

“Madde 87-Dernekler, aşağıdaki hallerde kendiliğinden sona erer:

1. Amacın gerçekleşmesi, gerçekleşmesinin olanaksız hale gelmesi veya sürenin sona ermesi,

2. İlk genel kurul toplantısının kanunda öngörülen sürede yapılmamış ve zorunlu organların oluşturulmamış olması,

3. Borç ödemede acze düşmüş olması,

4. Tüzük gereğince yönetim kurulunun oluşturulmasının olanaksız hale gelmesi,

5. Olağan genel kurul toplantısının iki defa üst üste yapılamaması.

Her ilgili, sulh hakiminden, derneğin kendiliğinden sonra erdiğinin tespitini isteyebilir.”

düzenlemesine yer vermekte olup, Kanun’un “Genel kurul kararı ile” sona erme başlıklı 88 inci madde uyarınca; genel kurul, her zaman derneğin feshine karar verebilir.” ve son olarak “Mahkeme kararı ile” sona erme halinde; “Derneğin amacı, kanuna veya ahlaka aykırı hale gelirse; Cumhuriyet savcısının veya bir ilgilinin istemi üzerine mahkeme, derneğin feshine karar verir. Mahkeme, dava sırasında faaliyetten alıkoyma dahil gerekli bütün önlemleri alır.”

Anılan maddeler uyarınca dernekler 87 nci maddede belirtilen koşulların gerçekleşmesiyle kendiliğinden sona ereceği gibi; 88 inci maddeye göre, genel kurul, her zaman derneğin feshine karar verebilir.

Kanun’un 89 uncu maddesi ise mahkeme kararıyla sona erme hallerini düzenlemiş olup, madde uyarınca; derneğin amacı, kanuna veya ahlaka aykırı hale gelirse; Cumhuriyet savcısının veya bir ilgilinin istemi üzerine mahkeme, derneğin feshine karar verebilir. Mahkeme, dava sırasında faaliyetten alıkoyma dahil gerekli bütün önlemleri alabilir.

5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun 28 inci maddesine göre dernek adlarında; Türk, Türkiye, Milli, Cumhuriyet, Atatürk, Mustafa Kemal kelimeleriyle bunların baş ve sonlarına getirilen eklerle oluşturulan kelimeler İçişleri Bakanlığının izniyle kullanılabilir.

Aynı Kanun’un 29 uncu maddesinde derneklerin, mevcut veya mahkeme kararıyla kapatılmış veya feshedilmiş bir siyasi partinin, bir sendikanın veya üst kuruluşun, bir derneğin veya üst kuruluşun adını, amblemini, rumuzunu, rozetini ve benzeri işaretleri ya da başka bir ülkeye ve daha önce kurulmuş Türk devletlerine ait bayrak, amblem ve flamaları kullanmalarının yasak olduğu belirtilmiştir.

Yukarıda belirtilen mevzuat incelenmesinde; hukuk sistemimizde dernek kurma hakkı bakımından özgürlük sisteminin benimsendiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle öngörülen istisnai haller dışında yeni kapatma nedenleri oluşturulamayacağı gibi, isim benzerliğinin kapatma nedenleri arasında düzenlenmemesi nedeniyle Anayasanın dernek kurma özgürlüğü ilkesine aykırı olarak; kapatma nedeni olarak kabul edilmesi mümkün değildir.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından, dernekler arasındaki isim benzerliğinin; karışıklığa neden olduğu ve haksız rekabete yol açacağı gerekçesiyle direnme kararının onanması gerektiği görüşü dile getirilmiş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmiştir.

Somut uyuşmazlıkta davacı vekili, müvekkilinin isminin Mersin Toroslar İlçe ve Beldeleri Pazarcıları Koruma ve Dayanışma Derneği olduğunu, daha sonra kurulan ve aynı ilçede faaliyet gösteren davalı Toroslar Beldesi Pazarcıları Koruma ve Dayanışma Derneği’nin isim benzerliği ve isminde ayırıcı unsur bulunmadığını gerekçe göstererek kapatılmasını istemiş ise de; taraf dernek tüzükleri incelendiğinde, derneklerin isimlerinin aynı olmadığı, her iki derneğin de dernek tüzükleriyle kuruluş bildirimlerini İl Dernekler Müdürlüğüne verdikleri, Valilikçe yapılan araştırma sonunda mevzuata aykırılık görülmediğinden derneklerin kurulmalarına izin verildiği anlaşılmaktadır.

O halde, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 s. Kanun’un 30. maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429 uncu maddesi gereğince bozulmasına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 04.03.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

ESAS:2013/7-1732   KARAR:2015/897  TARİH:04.03.2015

Bir önceki yazımız olan TANIK ANLATIMLARI ARASINDA ÇELİŞKİ OLMASI başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.