Archives: 2015

tutuklulukedit.jpgYağma suçunda malın alınması veya verilmesini temin için zilyedin üzerinde cebir ve/veya tahdit kullanılmakta olup,kullanılan bu cebir ve tehdidin, kişiyi malı teslim etmeye veya alınmasına ses çıkartmamaya yöneltmeye elverişli olması gerekmekte, bu suçta mağdura yönelen iradenin zorlanması eylemi tehdit olarak değerlendirilmeli, hafif bir tehlikeyle tehdit yani şahsen ve malen büyük bir tehlike oluşturmayan tehdidin yağma suçunun oluşması için yeterli olmadığı, tehdit edilen kötülük ile malın teslimi arasında oran yoksa yağmadan bahsedilemeyeceği,bu durumun tespitinin fiili bir mesele olduğu, tehdidin yağma suçunun oluşması için yeterli olmadığı, tehdit edilen kötülük ile malın teslimi arasında oran yoksa yağmadan bahsedilemeyeceği, bu durumun tespitinin fiili bir mesele olduğu, tehdidin yöneldiği şahıs ile yer ve zaman gözetilerek somut olayda nicelik incelemesi yapılması gerektiği gözetilmelidir. Buna ilişkin dosya ve karar şu şekildedir:

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Devamını Oku..

YARGITAYDava,ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.Mahkemece Kadıköy 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyasının incelenmesinde, davacılar Zehra s., Murat G. tarafından, davalısı Bayram K. ve Mustafa Y. aleyhine tapu iptali ve tescil davası açıldığı anlaşılmaktadır. Pay ve paydaş durumu değişebileceğinden bu davada verilecek karar ortaklığın giderilmesi davasının sonucunu etkileyecektir. Bu nedenle mahkemece HMK’nın 165/1 maddesi hükmü doğrultusunda söz konusu davanın bekletici mesele yapılıp yapılmaması gerektiğine  ilişkin karar verilmesi gerektiği nedeniyle temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

Davalılar, dava konusu taşınmazı satış vaadi sözleşmesiyle satın aldıklarını, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kabulüyle ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.Davalılar vekilinin temyiz talebi mahkemece kararı temyiz eden vekilin davalılar tarafından azledildiği, davalılara temyiz posta ücretinin ödenmesi bakımından çıkarılan muhtıranın da tebliğ edilemediği ve dosyada sağlıklı bir adreslerinin bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.

Devamını Oku..

iflas-ertelemeBir kimse terekenin veya terekeye giren bir malın mirasçısı olarak sahibi bulunduğunu ileri sürüp o terekenin veya o terekeye giren bir malın, terekeyi veya malı elinde bulunduran kimseden kendisine teslimini istediği ve davalı tarafından davacının miras hakkına itiraz edildiği hallerde Türk Medeni Kanununun 637.maddesi hükmüne uygun bir miras sebebiyle istihkak davası söz konusu olur.Mirasçılar arasında elbirliği hali devam ettiği sürece birbirlerine karşı adi istihkak davası açılmasına gerek bulunmamaktadır. Çünkü mirasçılar bu durumda paylaşım davası açarak paylarına düşecek değerlerin kendilerine verilmesini talep edebilirler. Somut uyuşmazlıkta davacı ve davalılar murisin alt soyudur.Davalılar , davada davacı tarafın mirasçılık sıfatına karşı koymamıştır. Tarafların mirasçılık sıfatları üzerinde bir uyuşmazlığın bulunmadığı hallerde, miras sebebiyle istihkak davasından söz edilemez. Uyuşmazlık Türk Medeni Kanununun 640 ve devam maddelerinde belirtilen mirasın paylaşılmasına ilişkindir.Paylaşma davalarında Sulh Mahkemesi görevlidir.(TMK M.640/2) Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.(HMK m.1) Yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir ve hakim tarafından da resen dikkate alınması gerekmektedir. Kaldı ki dosyada göreve ilişkin itiraz da ileri sürülmüştür. Yargıtay 14.Hukuk Dairesi’nin kararı ise şu şekildedir:

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.03.2011 gününde verilen dilekçeyle miras nedeniyle istihkak istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.04.2013 günlü hükmün YARGITAYca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Devamını Oku..

tutuklulukedit.jpgKatılan ile mağdurun aşamalarda birbirleri ve kendi içlerinde çelişen tutarsız anlatımları da dikkate alındığında, hayvan alım-satım meselesi nedeniyle bir araya geldiklerinde anlaşmazlık yaşayan tarafların kavgaya tutuştukları, cebir ve/veya tehdit altında para alımının söz konusu olmadığı, bu nedenle sanıkların eylemi bir bütün halinde yaralama suçunu oluşturduğu halde, açılan davada dönüşen suç türüne göre hüküm kurulması ile yetinilmesi gerekirken, sanıklar hakkında yaralama suçundan mahkumiyet hükmü verilip iki suçu kapsayacak ve kesin hüküm oluşturacak şekilde ayrıca yağma suçundan da beraat kararı verilmesi suretiyle hükümde karışıklığa neden olunması nedeniyle bozma isteminde bulunulmuştur.

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

I-Sanık Yusuf savunmanın sanık hakkında mağdur Ahmet’e yönelik hakaret, yaralama suçlarından verilen düşme kararlarıyla mağdur Ahmet’e yönelik yağma suçundan verilen beraat hükmüne ilişkin temyiz isteminin incelenmesinde;

Sanık Yusuf savunmanının temyiz istemininin, beraat kararının gerekçesine yönelik olmadığı, düşme hükmünü temyiz etmede ise sanığın hukuki yararı bulunmadığından, savunmanının bu konudaki isteminin, 5320 sayılı Yasanın 8/1 inci maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK’nın 317 nci maddesi gereğince reddine,

Devamını Oku..

indirDavacının, sendikal faaliyet gereği ,11/12/2003 tarihinde göreve gelmeme eyleminin özürsüz olarak bir veya iki gün görece gelmemek fiili kapsamında değerlendirilemeyeceği ve sendikal faaliyet kapsamında bir gün göreve gelmemek fiilinin mazeret olarak kabulü gerektiğinden, disiplin suçu teşkil etmeyen eylem nedeniyle 657 sayılı kanunun 125/C-b bendi uyarınca aylıktan kesme cezasının hukuka aykırılığı iddiası Samsun İdare Mahkemesinin 03/12/2008 günlü, E:2008/916, K:2008/1731 sayılı ısrar kararının, davacı tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Danıştay Tetkik Hakimi’nin düşüncesi ise “Temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.” yönünde olmuştur.

Danıştay’ın kararı ise şu şekildedir: Dava; öğretmen olarak görev yapan davacının, bir gün göreve gelmediğinden bahisle 657 sayılı Kanunun 125/C-b maddesi uyarınca 1/30 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 09/04/2004 günlü, 2661 sayılı işlemin iptali, işlemden kaynaklanan zararların doğumundan itibaren işletilecek yasal faizi ile tazmini istemi ile açılmıştır.

Devamını Oku..

spsyal güvenlikYargıtay 21. Hukuk Dairesinin 14.05.2015 tarihli 2015/4939 esas ve 2015/10703 sayılı kararına göre;

Davacının 10.04.1966 doğumlu olduğu ve 07.02.1990 tarihinden itibaren Almanya’da ikamet ettiği, sigortaya ilk girişinin fiili çalışma nedeniyle 10.07.1998 olduğu, 04.12.2012 tarihinde (5525) gün karşılığı ödeme yaptığı ancak ödenen sürenin hangi tarihleri kapsadığının mahkemece tam olarak araştırılmadığı ve Kurumdan sorulmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, borçlanma süresinin hangi tarihleri kapsadığı Kurumun kabulüne göre değil borçlanma belgeleri çerçevesinde davacının gerçek iradesine göre belirlenmelidir. Yapılacak iş, davacının yurt dışı borçlanma dosyasının tamamını getirterek, borçlanma belgeleri çerçevesinde Kurumun kabulünden bağımsız olarak, davacının borçlanma başvuruları, tebliğ edilen süre, ödeme miktarı ile ödeme tarihlerini gözeterek davacının 10.07.1998 tarihinden önceki döneme ait borçlandığı süreyi kesin olarak belirledikten sonra, bu sürenin 10.07.1998 başlangıç tarihini geriye götüreceğini kabul ederek sigortalılık başlangıç tarihini belirleyerek sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.

Devamını Oku..

 

222A0518Dava, arsa sahibi ile yüklenici arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince yükleniciden bağımsız bölüm temlik alan davacının tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Arsa sahibi ile aralarında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunan yüklenicinin şahsi hakkını üçüncü kişiye temlik etmesi halinde üçüncü kişinin ifa talep edip edemeyeceğinin saptanmasında öncelikle yüklenicinin edimini (eseri meydana getirme ve teslim borcunu) yerine getirip getirmediğinin, ardından sözleşme hükümlerindeki diğer borçlarını ifa edip etmediğinin açıklığa kavuşturulması zorunludur. Davaya konu olayın, temlik işleminin hukuki niteliği, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde yüklenicinin borçlarının neler olduğu ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi hükümleri çerçevesinde incelenip değerlendirilmesi gerekmektedir. Arsa sahibi ile yüklenici arasında 06.04.2010 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapılmış, davacı adi yazılı sözleşme ile dava konusu daireyi yükleniciden temlik almıştır. Mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen 14.01.2014 tarihli inşaat bilirkişi raporunda inşaatın tamamlandığı ancak davacıya tapudan devir işleminin gerçekleştirilmediği belirtilmiştir. Ayrıca yargılama sırasında davalı yüklenici şirketin arsa sahiplerinden taşınmazın tüm hisselerini satın alarak tamamına malik olduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafından peşin olarak ödenen 60.000,00 TL dışındaki toplam 47.500,00 TL bedel depo edilmek suretiyle davacının yükümlülüklerini yerine getirdiği anlaşıldığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken arsa sahipleri ile yüklenici arasında düzenlenen arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin geçerli olmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

 

Devamını Oku..

indir 3Dava katılan ile aynı apartmanda ve onun dairesinin bir alt katında ikamet eden sanığın, apartmanın bahçesinde sokak kedilerine yiyecek verdiği, bu yiyeceklerin koku yapması ve birçok sokak kedisinin bahçeye gelmesine neden olması dolayısıyla katılanın rahatsız olduğunun kabul edilmesi ile suçun oluşabilmesi için özel bir maksatla hareket edilmesinin ve failde mağdurun huzur ve sükununu bozma özel kastı olmasının şart olması karşısında , eylemin sırf katılanın huzur ve sükununu bozmak maksadıyla işlenip işlenmediği ve atılı suçun ısrar unsurunun tartışılmadan, yetersiz gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle bozma istemlidir.

Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan sanık Süleyman K. hakkında yapılan yargılama sonunda, sanığın mahkumiyetine dair Denizli (Kapatılan) 5. Sulh Ceza Mahkemesi’nce verilen 13.12.2011 tarih ve 2010/717 Esas 2011/926 Karar sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyizi üzerine,

Dairenin 15.12.2014 tarih ve 2013/40819 Esas 2014/35998 Karar sayılı kararıyla;”Yerel mahkemece” verilen karar temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşülmüştür:

Niteliğine göre karara karşı yalnızca itiraz yolu açık ve dolayısıyla yapılan başvurunun bu doğrultuda değerlendirilmesinin gerekli bulunduğu,

Devamını Oku..

indirDava hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın kesinleşmesinden sonra denetim süresi içerisinde yeni bir suçun kasten işlenmesi nedeniyle, açıklanması geri bırakılan hüküm açıklanırken daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olan sanığa verilen 25 gün hapis cezasının TCK 50/3 maddesi uyarınca aynı maddenin 1.fıkrasında belirtilen seçenek yaptırımlarından birine çevrilmesinde zorunluluk bulunduğu, yerel mahkemece bunun gözetilmemiş olması sebebiyle hükmün bozulması istemlidir.

Dosya Yargıtay’ca incelenerek gereği düşünülmüştür:

Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın kesinleşmesinden sonra denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi nedeniyle açıklanması geri bırakılan hüküm açıklanırken daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olan sanığa verilen 25 gün hapis cezasının TCK’nın 50/3 üncü maddesi uyarınca aynı maddenin 1 inci fıkrasında belirtilen seçenek yaptırımlarından birine çevrilmesinde zorunluluk bulunduğunun gözetilmemesi,

Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün bu sebepten dolayı açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanma koşullarının bulunmadığı yönünden üye Nevzat Özsoy’un karşı oyu ile BOZULMASINA, 09.04.2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verilmiştir.

Devamını Oku..

ta1.jpgDavacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Sultan Köysüren Genç tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

 

 

Devamını Oku..

indirDavacı Süheyla T. vekili Avukat Ülkü K. tarafından, davalı PTT Genel Müdürlüğü aleyhine 03.06.2013 gününde verilen dilekçeyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 18.03.2014 günlü kararın YARGITAY’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmektedir.Temyiz isteminin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan raporla dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü

Dava, haksız haciz nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalının Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/150 D.iş nolu ihtiyati haciz kararına dayanarak Fethiye 1. İcra Müdürlüğü’nün 2005/2994 sayılı dosyasıyla kendisi hakkında icra takibi başlattığını, bu takip kapsamında evindeki eşyalarıyla emekli maaşı ve ikramiyesinin haczedildiğini, daha sonra itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı tarafından açılan itirazın iptali davası sonucunda 46.573,64 TL üzerinden başlatılan takibin 6.100,99 TL üzerinden devamına karar verildiğini, kendisinden yapılan kesintilerin ise 34.203,14 TL’ye ulaştığını, bu paradan borcu karşılayan kısmın kesilip bakiyenin kendisine iade edildiğini ancak maddi zararının bundan fazla olduğunu ayrıca yapılan işlemler nedeniyle kişilik haklarının da zarar gördüğünü belirterek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

Devamını Oku..

AnaSayfaSlide-3Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine  karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.

Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünülmüş ve aşağıdaki karar verilmiştir.

Dava, davacının 10.8.1998-23.6.2010 tarihleri arasında davalı işverene ait iş yerinde geçen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve incelemeyle varılmıştır.

Devamını Oku..

cezaevleriyle_ilgili_devrim_gibi_karar_tutuklular_artik_avukatlariyla_h60899_1b23d

T.C. YARGITAY 8.CEZA DAİRESİ

ESAS: 2014/25142   KARAR : 2015/16251   TARİH: 14.04.2015

Mahkeme kararına yapılan itiraz üzerine dosya münderecatı T.C. Yargıtay 8.dairesi tarafından incelenmiştir. Bu inceleme üzerine aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.

Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine, ancak:

1- Mahkemenin görevi, hükmolunacak cezayı tesbit ettikten sonra bu cezayı şahsileştirmektir. Temel cezanın tayininde TCK.nun 61/1 inci madde ve fıkrasında yazılı ölçütler gözetilerek ve aynı Yasanın 3/1 inci madde ve fıkrası uyarınca ceza hukukunun temel ilkelerinden olan orantılılık ilkesine uyularak, suçu işleyen kişinin fiilinden pişmanlık duyması ve yeniden topluma kazandırılması, cezanın caydırıcılık etkisinin doğru biçimde gösterilmesi için fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde öznel ve nesnel ölçütlerle adalet ve nesafet kurallarına bağlı kalmak suretiyle, suçla korunan hukuki yarar da göz önünde bulundurularak yasal ve dosya içeriğiyle örtüşen gerekçelerle bir ceza tayini gerekmektedir.

Devamını Oku..

7b98bac423425030_630x350DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla mesai ücreti, hafta tatiliyle ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı, davalılar arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunduğunu, iş sözleşmesinin feshedildiğini beyanla kıdem ve ihbar tazminatıyla ücret, fazla mesai, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalılardan tahsili istemiştir.

Davalılar, davanın reddini savunmuştur.

Devamını Oku..

kimler-ise-iade-davasi-acabilir_646x340Hakaret ve tehdit suçlarından sanık Hacı Kadir hakkında yapılan yargılama sırasında, sanığın tehdit suçunu silahtan sayılan taşla gerçekleştirdiği gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliğine dosyanın Küçükçekmece Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesine dair, Küçükçekmece 9. Sulh Ceza Mahkemesinin 05.12.2013 tarihli ve 2012/855 esas, 2013/983 sayılı kararını müteakip, bu kez Küçükçekmece 10. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 02.01.2014 tarihli ve 2013/601 esas, 2014/3 sayılı görevsizlik kararı üzerine, ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi amacıyla dosyanın gönderildiği Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesince verilen, Küçükçekmece 9. Sulh Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılmasına dair, 28.02.2014 tarihli ve 2014/526 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, YARGITAY Cumhuriyet Başsavcılığının 29.04.2014 gün ve 146705 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.

Devamını Oku..