Blog

iflas-ertelemeBir kimse terekenin veya terekeye giren bir malın mirasçısı olarak sahibi bulunduğunu ileri sürüp o terekenin veya o terekeye giren bir malın, terekeyi veya malı elinde bulunduran kimseden kendisine teslimini istediği ve davalı tarafından davacının miras hakkına itiraz edildiği hallerde Türk Medeni Kanununun 637.maddesi hükmüne uygun bir miras sebebiyle istihkak davası söz konusu olur.Mirasçılar arasında elbirliği hali devam ettiği sürece birbirlerine karşı adi istihkak davası açılmasına gerek bulunmamaktadır. Çünkü mirasçılar bu durumda paylaşım davası açarak paylarına düşecek değerlerin kendilerine verilmesini talep edebilirler. Somut uyuşmazlıkta davacı ve davalılar murisin alt soyudur.Davalılar , davada davacı tarafın mirasçılık sıfatına karşı koymamıştır. Tarafların mirasçılık sıfatları üzerinde bir uyuşmazlığın bulunmadığı hallerde, miras sebebiyle istihkak davasından söz edilemez. Uyuşmazlık Türk Medeni Kanununun 640 ve devam maddelerinde belirtilen mirasın paylaşılmasına ilişkindir.Paylaşma davalarında Sulh Mahkemesi görevlidir.(TMK M.640/2) Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.(HMK m.1) Yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir ve hakim tarafından da resen dikkate alınması gerekmektedir. Kaldı ki dosyada göreve ilişkin itiraz da ileri sürülmüştür. Yargıtay 14.Hukuk Dairesi’nin kararı ise şu şekildedir:

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.03.2011 gününde verilen dilekçeyle miras nedeniyle istihkak istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.04.2013 günlü hükmün YARGITAYca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, dava ve birleştirilen davayla murisinden miras olarak 200 adet koyunun kaldığını, bugüne kadar payı oranında koyun yahut bedelinin ödenmediğini, karşılığı 8.000,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında talebini ıslah etmiştir.

Davalılar muristen bu miktar koyunun miras olarak kalmadığını, terekede bulunan 15-20 koyunun babaları adına yaptıkları ödemeler karşılığı kendilerine bırakıldığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.

Mahkemece 153.060,63 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline dair hüküm kurmuş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.

Mirasçılar, murisin ölümüyle mirası bir bütün olarak kanun gereğince kazanırlar. Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, murisin ayni haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini dolaysız kazanırlar. Birden çok mirasçı bulunması halinde mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. (TMK m. 640/1-2)

Mirasçılardan her biri sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilirler. Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yoluyla paylaştırılmasına karar verilmesini sulh hakiminden isteyebilir. (TMK m. 642/1-2)

Mahkeme davaya konu uyuşmazlığı miras nedeniyle istihkak olarak nitelendirip tazminata hükmetmiştir.

Bir kimse terekenin veya terekeye giren bir malın mirasçısı olarak sahibi bulunduğunu ileri sürüp o terekenin veya o terekeye giren bir malın, terekeyi veya malı elinde bulunduran kimseden kendisine teslimini istediği ve davalı tarafından davacının miras hakkına itiraz edildiği hallerde Türk Medeni Kanununun 637 nci maddesi hükmüne uygun bir miras sebebiyle istihkak davası söz konusu olur. Mirasçılar arasında elbirliği hali devam ettiği sürece birbirlerine karşı adi istihkak davası açılmasına gerek bulunmamaktadır. Çünkü mirasçılar bu durumda paylaşım davası açarak paylarına düşecek değerlerin kendilerine verilmesini talep edebilirler.

Somut uyuşmazlıkta davacı ve davalılar murisin ALT SOYUDUR. Davalılar, davada davacı tarafın mirasçılık sıfatına KARŞI KOYMAMIŞTIR. Tarafların mirasçılık sıfatları üzerinde bir uyuşmazlığın bulunmadığı hallerde, miras sebebiyle istihkak davasından söz edilemez. Uyuşmazlık Türk Medeni Kanununun 640 ve devam maddelerinde belirtilen mirasın paylaşılmasına ilişkindir. Paylaşma davalarında Sulh mahkemesi görevlidir. (TMK m. 640/2)

Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir (HMK m. 1). Yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Kaldı ki göreve ilişkin itiraz da ileri sürülmüştür. Bu nedenle mahkemece dava dilekçesinin görev yönünden reddine ve dosyanın görevli sulh hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilip yazılı şekilde hüküm kurulması usül ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.06.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

T.C. YARGITAY

14.HUKUK DAİRESİ

ESAS: 2015/1903  KARAR:2015/6462 TARİH:11.06.2015

Bir önceki yazımız olan YAĞMANIN KASTEN YARALAMA SUÇUNA DÖNÜŞMESİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.