Blog

spsyal güvenlikYargıtay 21. Hukuk Dairesinin 14.05.2015 tarihli 2015/4939 esas ve 2015/10703 sayılı kararına göre;

Davacının 10.04.1966 doğumlu olduğu ve 07.02.1990 tarihinden itibaren Almanya’da ikamet ettiği, sigortaya ilk girişinin fiili çalışma nedeniyle 10.07.1998 olduğu, 04.12.2012 tarihinde (5525) gün karşılığı ödeme yaptığı ancak ödenen sürenin hangi tarihleri kapsadığının mahkemece tam olarak araştırılmadığı ve Kurumdan sorulmadığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, borçlanma süresinin hangi tarihleri kapsadığı Kurumun kabulüne göre değil borçlanma belgeleri çerçevesinde davacının gerçek iradesine göre belirlenmelidir. Yapılacak iş, davacının yurt dışı borçlanma dosyasının tamamını getirterek, borçlanma belgeleri çerçevesinde Kurumun kabulünden bağımsız olarak, davacının borçlanma başvuruları, tebliğ edilen süre, ödeme miktarı ile ödeme tarihlerini gözeterek davacının 10.07.1998 tarihinden önceki döneme ait borçlandığı süreyi kesin olarak belirledikten sonra, bu sürenin 10.07.1998 başlangıç tarihini geriye götüreceğini kabul ederek sigortalılık başlangıç tarihini belirleyerek sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir.

Davacı, yurtdışında çalışmaya başladığı tarihin Türkiye içinde sigortalılık başlangıç tarihi olduğunun kabulüne, bu tarihten geriye doğru çekilerek hesaplama yapılması halinde 07/02/1990 tarihinin sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespitine karar VERİLMESİNİ İSTEMİŞTİR.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne KARAR VERMİŞTİR.

Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Sezai Öztürk tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

 

K A R A R

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun tüm, davacının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,

2-Dava, davacının Almanya’da çalışmaya başladığı 10.07.1998 tarihinin Türkiye’de sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespitiyle borçlandığı süre kadar geriye doğru gidilerek 07.02.1990 tarihinin sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespiti İSTEMİNE İLİŞKİNDİR.

Mahkemece, davanın kısmen kabulüyle davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 10/07/1998 tarihi olarak tespitine, sigortalılık başlangıcının 07/02/1990 tarihine çekilmesi talebinin reddine KARAR VERİLMİŞTİR.

I) 6552 Sayılı Kanun Öncesi Dönem

Kurum uygulamasında sigortalılık başlangıç tarihi 3201 s. Kanun’un 5 inci maddesine göre borçlanılan süre kadar geriye gidilmek suretiyle bulunmakta ve 3201 s. Kanun’un 5 inci maddesinin son fıkrasına göre uluslararası sözleşmelerde yer alan başlangıç tespitine dair hükümlere dayalı tespit talepleri reddedilmekte iken Hukuk Genel Kuruluyla YARGITAY 10. ve 21.Hukuk Dairelerinin yerleşik içtihatlarında; uluslararası sözleşmede yer alan sigortalılık başlangıç tarihine dair hükümler doğrultusunda belirlenen sigortalılık başlangıç tarihinin aylık koşullarının belirlenmesinde dikkate alınmasının gerektiği ifade edilmekteydi.

II) 6552 Sayılı Kanun Sonrası Dönem

Kurum uygulamasının uluslararası sözleşmelere aykırı olmasının doğurduğu uyuşmazlıkların önüne geçilmesi amacıyla 10.09.2014 tarih ve 6552 s. Kanun’un 29 uncu maddesiyle 3201 s. Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrasına “Ancak, uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde Türk sigortasına girişinden önce akit ülke sigortasına girdiği tarihin Türk sigortasına girdiği tarih olarak kabul edileceğine ilişkin özel hüküm bulunan ülkelerdeki sigortalılık sürelerini borçlananların akit ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilir.” cümlesi eklenerek sözleşmeye dayalı sigortalılık başlangıç tarihi 3201 sayılı Yasa’daki YERİNİ ALMIŞTIR.

6552 s. Kanun’la yapılan düzenlemeyle uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerine dayalı sigortalılık başlangıç tarihinin ülkemizde başlangıç kabul edilebilmesi için bu tarihin çalışma başlangıcı olması ve borçlanma KOŞULLARI GETİRİLMİŞTİR.

A) Borçlanma Koşulu

Anayasa’nın 90. maddesi uyarınca yöntemine göre yürürlüğe girmiş uluslararası sözleşme hükümleri 3201 s. Kanunun 5 inci maddesinden önce uygulanma önceliğine sahip olduğundan ülkemizle sosyal güvenlik sözleşmesi bulunan ülkelerde ilk defa çalışmaya başlanılan tarihin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilebilmesi için borçlanma talebinde bulunulması veya kısmen de olsa borçlanma bedelinin ödenmesi ZORUNLU DEĞİLDİR.

Uluslararası sözleşmelere konulan bu yöndeki hükümlerin amacı; yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının ülkemize dönmesi halinde uzun vadeli sigorta kollarından sağlanan haklar yönünden önem arz eden sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesinde, ülkemizde çalışan sigortalılarla aynı koşullara tabi tutmak olup bu hüküm 3201 sayılı Yasa’da yer alan yurtdışı borçlanma hükümlerinden bağımsız bir sosyal güvence olduğundan uygulanması için borçlanma koşulu da aranmaz.

Yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının yurtdışında geçen hizmetlerinin borçlandırılarak ülkemiz sosyal güvenlik mevzuatına malullük, yaşlılık ve ölüm (uzun vadeli sigorta kolları) hallerinde Türkiye’de geçmiş hizmet gibi değerlendirilmesini sağlamak amacıyla yürürlüğe giren 30.05.1978 tarih ve 2147 s. Kanun ile 08.05.1985 tarih ve 3201 s. Kanun’ların kendilerinden önce yürürlüğe giren uluslararası sözleşmelerle yabancı bir ülkede çalışan Türk vatandaşlarına tanınan sosyal güvenlik haklarını koşula bağlaması, ortadan kaldırması veya sınırlaması da Anayasa’nın 90. maddesinin açık hükmü karşısında MÜMKÜN DEĞİLDİR.

B) Çalışma Koşulu

10.09.2014 tarih ve 6552 s. Kanun’un 29 uncu maddesiyle 3201 s. Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrasına eklenen cümleyle uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde yer alan sigortalılık başlangıç tarihine dair hükümlerin uygulanabilmesi için akit ülkede çalışma BAŞLANGICI ARANMIŞTIR. Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti için işe giriş (çalışma) aranacağı madde gerekçesinde de açıkça İFADE EDİLMİŞTİR.

Sosyal güvenlik hakkı temel bir insan hakkı olup, çağdaş anayasaların tümünde bu anlayışa YER VERİLMİŞTİR. Cumhuriyetimizin temel niteliklerinin belirlendiği Anayasa’nın 2 nci maddesinde, “Devletin sosyal bir hukuk devleti” olduğu hükme bağlanmış, 60. maddesinde de herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu, Devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alıp, gerekli teşkilatı KURACAĞI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.

Anayasamızın 62 nci maddesi “Devlet, yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının aile birliğinin, çocuklarının eğitiminin, kültürel ihtiyaçlarının ve sosyal güvenliklerinin sağlanması, anavatanla bağlarının korunması ve yurda dönüşlerinde yardımcı olunması için gereken tedbirleri alır.” HÜKMÜNÜ İÇERMEKTEDİR.

Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde sigortalılık başlangıç tarihinin tespitine yönelik hükümlerin ve akit ülkelerin sosyal sigortaya ilişkin mevzuatlarının birbirinden farklı olması nedeniyle bu ülkeler arasındaki uygulama farklılıklarını en aza indirmek, Anayasamızın 62 nci maddesi gereğince yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının sosyal güvenliklerinin sağlanması yönündeki uygulamanın, yurt içinde fiili çalışma veya isteğe bağlı prim ödeyenlere göre hak ve adalet duygularını sarsacak derecede avantajlar sağlamasının önlenebilmesi için 3201 s. Kanun’un 5 inci maddesine eklenen cümle vee Kanun gerekçesinde yazılı olduğu üzere çalışma (işe giriş) aranması doğru ve yerinde BİR ANLAYIŞTIR.

Öte yandan, uluslararası sözleşmelerde yer alan “sigorta kapsamına girme” kavramının yorumu sonucunda ortaya çıkan tablonun; sosyal güvenlik hakkının sağlanmasına yönelik tedbir kapsamını aşarak kabulü mümkün olmayan bir avantaja dönüşmemesi gerektiği ve yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının sosyal güvenliklerinin sağlanması çabasının yurt içinde fiili çalışma veya isteğe bağlı prim ödeyenler yönünden eşitsizliğe neden olmaması gerektiği DE UNUTULMAMALIDIR.

C) Kurum Uygulaması

Kurumun 29.09.2014 tarih ve 2014/27 sayılı genelgesiyle Kanun metni ve gerekçesine aykırı bir biçimde çalışma (işe giriş) niteliğinde olmayan sürelerin de (çocuk yetiştirme vb) sigortalılık başlangıç tarihinin tespitinde dikkate alınması gerektiği İFADE EDİLMİŞTİR.

Kurumun 2014/27 sayılı Genelgesi açıkça Kanun’a ve gerekçesine aykırı olmakla birlikte genelgenin yayımlanmasından sonra doğrudan Kuruma başvuranların yurt dışında fiili çalışmaya dayalı olmayan sigortaya giriş tarihleri aylık bağlama koşullarının belirlenmesinde dikkate alınacağından Kurumla sigortalılar arasında yargı önüne gelmesi gereken bir UYUŞMAZLIK ÇIKMAYACAKTIR. Buna mukabil derdest davalarda Kurumun 2014/27 sayılı Genelgesinin uygulanmaması halinde, daha önce uyuşmazlığı yargı önüne taşıyanların, kendilerine Genelge hükümleri uygulanan sigortalılara nazaran hak kaybına UĞRAYACAĞI AÇIKTIR. Davacıların davadan feragat zorunluluğu da bulunmadığına göre, davacıların 2014/27 sayılı Genelge sonrasında doğrudan Kuruma başvuranlara göre eşitliğe aykırı bir sonuçla karşılaşmamaları ve sosyal güvenlik haklarının temini için 2014/27 sayılı Genelgenin sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti için fiili çalışma aramayan hükümlerinin eldeki davalarda uygulanması gerekir (YARGITAY 21.Hukuk Dairesinin 23.02.2015 gün ve 2015/2020-3428 E.K.sayılı kararı)

III) Başlangıç Öncesi Borçlanma Sürelerinin Başlangıç Tarihini Geriye Götürmesi

A) 6552 Sayılı Kanun Öncesi Dönem

6552 s. Kanun değişikliğinden önceki dönemde, uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi doğrultusunda tespit edilen sigortalılık başlangıç tarihinin, bu tarihten önce olan ve başlangıca esas alınmayan sürenin borçlanılması nedeniyle geriye götürülmesi mümkün değildi.

Zira 3201 s. Kanun’un 5 inci maddesinde yer alan “…Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür. Sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi hizmeti bulunmayan istek sahiplerinin sigortalılıklarının başlangıç tarihi, borçlarını tamamen ödedikleri tarihten borçlanılan gün sayısı kadar geriye GÖTÜRÜLEN TARİHTİR.” düzenlemesinde yer alan “… sigortalılığın başlangıç tarihi…” kavramı ülkemizde zorunlu veya isteğe bağlı sigortalılığa dayalı gerçek başlangıcı ifade etmekte ve Kanun’un geriye götürmeyi düzenlediği başlangıç kavramına, uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesine istinaden belirlenen başlangıç dahil değil iken uluslararası sözleşmeler ve Kanun’da yer alan lehe düzenlemelerin birbirine eklenmek suretiyle (karma) başlangıcın geriye götürülmesi söz konusu değildi.

B) 6552 Sayılı Kanun Sonrası Dönem

10.09.2014 tarih ve 6552 s. Kanun’un 29 uncu maddesiyle 3201 s. Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrasına “Ancak, uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde Türk sigortasına girişinden önce akit ülke sigortasına girdiği tarihin Türk sigortasına girdiği tarih olarak kabul edileceğine ilişkin özel hüküm bulunan ülkelerdeki sigortalılık sürelerini borçlananların akit ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilir.” cümlesi eklenerek sözleşmeye dayalı sigortalılık başlangıç tarihi 3201 sayılı Yasa’daki YERİNİ ALMIŞTIR.

Dolayısıyla 3201 s. Kanun’un 5 inci maddesinde yer alan “…Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür..” düzenlemesinin uluslararası sözleşmeye dayalı olarak belirlenen sigortalılık başlangıç tarihinden önceki sürelerin borçlanılması halinde de UYGULANMASI GEREKİR.

IV) Somut Olayda

Yukarıda yer alan hukuksal açıklamalar ışığında; mahkemenin “…ancak fiili çalışma olmaması nedeniyle bu tarihten geriye doğru borçlanılan sürelerin geriye çekilmesi suretiyle 07/02/1990 tarihinin sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespit edilemeyeceği…” biçimindeki hukuksal görüş YERİNDE DEĞİLDİR.

Ne var ki mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin de hüküm kurmaya yeterli OLMADIĞI ANLAŞILMAKTADIR.

Yukarıda ifade edildiği üzere 3201 s. Kanun’un 5 inci maddesinde yer alan “…Sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler borçlanılmış ise, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlanılan gün sayısı kadar geriye götürülür..” düzenlemesinin uygulanabilmesi için davacının borçlanma bedelini ödediği sürenin sigortalılık başlangıç tarihinden önceki süre olup olmadığının da tereddüte yer bırakmayacak biçimde BELİRLENMESİ ZORUNLUDUR. Yurt dışı borçlanması, gerçekte Türkiye’de sigortalılık koşulları bulunmayan bir dönemin aylık hesabında sigortalı hizmet olarak kabul edilmesini sağlayan istisnai bir yöntem olması nedeniyle, davacının borçlanmak istediği dönemin dışındaki bir dönemin aylık koşullarının ve sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesinde dikkate alınması MÜMKÜN DEĞİLDİR.

Somut olayda, davacının 10.04.1966 doğumlu olduğu ve 07.02.1990 tarihinden itibaren Almanya’da ikamet ettiği, sigortaya ilk girişinin fiili çalışma nedeniyle 10.07.1998 olduğu, 04.12.2012 tarihinde (5525) gün karşılığı ödeme yaptığı ancak ödenen sürenin hangi tarihleri kapsadığının mahkemece tam olarak araştırılmadığı ve Kurumdan SORULMADIĞI ANLAŞILMAKTADIR. Öte yandan, borçlanma süresinin hangi tarihleri kapsadığı Kurumun kabulüne göre değil borçlanma belgeleri çerçevesinde davacının gerçek iradesine GÖRE BELİRLENMELİDİR.

Yapılacak iş, davacının yurt dışı borçlanma dosyasının tamamını getirterek, borçlanma belgeleri çerçevesinde Kurumun kabulünden bağımsız olarak, davacının borçlanma başvuruları, tebliğ edilen süre, ödeme miktarıyla ödeme tarihlerini gözeterek davacının 10.07.1998 tarihinden önceki döneme ait borçlandığı süreyi kesin olarak belirledikten sonra, bu sürenin 10.07.1998 başlangıç tarihini geriye götüreceğini kabul ederek sigortalılık başlangıç tarihini belirleyerek sonucuna göre bir karar VERMEKTEN İBARETTİR.

Mahkemece, davacının borçlandığı süre tereddüte yer bırakmayacak biçimde belirlenmeden eksik inceleme ve araştırma sonucunda yerinde olmayan gerekçeyle yazılı biçimde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup BOZMA NEDENİDİR.

O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve HÜKÜM BOZULMALIDIR.

SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacı’ya iadesine 14.05.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

 

Bir önceki yazımız olan ARSA PAYI KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMESİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.