Blog

Davacı kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacağının tahsilini istemiştir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmesi üzerine davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Karar süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Devamını Oku..

Dava; basın yoluyla kişilik haklarına saldırı sebebiyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir.

 

 

Davacının kamuoyunda çürük operasyonu olarak bilinen olayda çete ile bağlantısı olduğu şeklinde haber yapılmasının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne dair verilen karar verilmiştir.

Devamını Oku..

Dava; kişilik haklarına saldırı nedeni ile tazminat istemine ilişkindir. Davacı ile davalı şirket arasında abonelik sözleşmesi bulunmakta olup; bu sözleşme kapsamında davacının nüfus bilgilerinin davalı Kuruma verildiği anlaşılmaktadır. Davalı Kurum ve avukatı, gerçek borçlusu dava dışı abonesi hakkında icra takibi yaparken, davacıya ait nüfus bilgilerini yasal olmayacak bir biçimde kullanarak davacının adresine ödeme emri çıkartılmasını sağlamakla, davacının kişilik haklarının zarar görmesine neden olduklarının kabulü gerekir. Zira, davacı abonman sözleşmesine uyulacağı yönünde kendisinde uyarılan güvene ( koruma yükümüne ) aykırı olacak şekilde meydana gelen davranış sonucu manevi zarara uğramıştır. Bu şekliyle, hem sözleşmeye aykırılık hem de haksız eylem unsurlarının bir arada gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Şu durumda; mahkemece, davalıların birlikte kusurları ile davacıya ait nüfus bilgilerinin onun rızası dışında icra takip dosyasında kullanılmasına neden olarak davacının kişilik haklarına saldırıda bulundukları sonucuna varılarak, uygun tutarda manevi tazminat ödetilmesi gerekir.

Devamını Oku..

Dava taraflar arasındaki “takibin iptali” istemli şikayet yargılamasına ilişkindir.Gerek ihtiyati haciz yargılamasında gerekse ardından başlatılan icra takibinde gerçekleşen bir maddi hatanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124 üncü maddesinde yer alan istisna hükmünün (f.3) kıyasen uygulanması suretiyle düzeltildiği anlaşılmaktadır. Belirtilen nedenlerle yerel mahkemenin direnme kararı yerinde bulunmuştur.

Devamını Oku..

Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

 

Yanlar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklandığından yüklenici tarafından açılacak alacak davası Borçlar Kanunu’nun 126/IV. Maddesi hükmünce 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Aynı Kanun’un 128. maddesi gereğince zamanaşımı süresi alacağın muaccel olduğu tarihinden işlemeye başlar. BK’nın 133/ II. maddesinde icra takibinin yapılmasıyla zamanaşımının kesileceği kabul edilmiştir. Zamanaşımı kesilmesi halinde o tarihten itibaren yeniden alacağın tabi olduğu zamanaşımı süresi işlemeye başlayacaktır.

Devamını Oku..

Dava, prime esas kazanç tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamından belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.

 

Hükmün, davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Devamını Oku..

Yüksek Adalet Bakanlığı’nın, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçundan sanık Mehmet Halis İkin hakkında açılan kamu davası sonunda çek hesabı sahibi SBR Tekstil Konfeksiyon Mobilya Emlak İnşaat Yapı Malzemeleri Ticaret Limited Şirketi hakkında Adana 2. Sulh Ceza Mahkemesi’nce 30.04.2012 tarihinde 2012/741 esas ve 2012/1516 karar sayıyla verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararının kanun yararına bozulmasına ilişkin talebi üzerine, YARGITAY Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 18.02.2013 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.

Devamını Oku..

Dava banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması, nitelikli hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarına ilişkindir.

 

Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması, nitelikli hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlali suçlarından sanık İbrahim ile Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçundan sanıklar S….., A…, A…., K…. ve H……in yapılan yargılamaları sonunda: Sanık İ……’in 5237 sayılı TCK’nın 245/1,43/1, 53/1-2 ve 63. maddeleri gereğince 3 yıl 9 ay hapis ve 2.500 Yeni Türk Lirası adli para, aynı Yasa’nın 142/1-b, 5311-2 ve 63. maddeleri gereğince 2 yıl hapis, yine aynı Yasanın 116/2 ve 53/1-2. maddeleri gereğince 6 ay hapis cezaları ile mahkumiyetine, diğer sanıkların beraatlerine dair ( Denizli Dördüncü Asliye Ceza Mahkemesi )’nden verilen 10.04.2007 gün ve 2006/421 Esas, 2007/180 Karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtayca incelenmesi sanık İ…… ve müdafii tarafından istenilmiş olduğundan, dava evrakı C.Başsavcılığı’nın onama isteyen 10.09.2007 tarihli tebliğnamesi ile Daireye gönderilmekle, sanıklar S….., A…, A…., K…. ve H…… hakkında kurulan beraat hükümlerine yönelik herhangi bir temyiz başvurusu bulunmadığından, sanık İ…… ve müdafiinin temyizlerine hasren yapılan incelemede gereği görüşüldü:

Devamını Oku..

Dava, “hata, hile, gabin” hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir. Bilindiği üzere; “hata, hile, gabin” her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı olmayıp, öğrenme tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Bu durumda; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 28/2. ve 39/1. maddelerinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü sürenin öğrenme tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, mağdurun öğrenme tarihi olarak ileri sürdüğü tarihin esas alınacağı belirgin olup; diğer tarafın öğrenmenin daha önce olduğunu iddia etmesi durumunda bu iddiasını ispat zorunluluğunda olduğunda da kuşku bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; olayda hak düşürücü sürenin geçip geçmediğinin tarafların tüm delileri toplanmak suretiyle açıklığa kavuşturulması, davanın süresinde açıldığı sonucuna varılması durumunda, yukarıdaki ilkeler çerçevesinde işin esasının değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

Devamını Oku..

Açıklanması geri bırakılan bir hüküm varken denetim süresi içinde yeniden kasıtlı bir suç işleyen sanık hakkında, bu suç nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemeyeceğini düzenleyen kuralda masumiyet karinesine aykırılık oluşturan bir husus da bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2., 15. ve 38. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.

Devamını Oku..

Sanığın, temyiz dışı sanıkla birlikte katılan şirketten bir fabrikanın sıva işini yapacaklarını söyleyerek kiraladığı iskeleyi, çalındığını bahane ederek  katılana iade etmediği anlaşıldığından güveni kötüye kullanma suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir. Sanık ile katılan şirket arasında bir hizmet ilişkisi bulunmaması karşısında; sanığın eyleminin TCK’nın 155/1. maddesinde tanımlanan güveni kötüye kullanma suçunu oluşturmasına karşın suçun nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan mahkumiyet kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

Devamını Oku..

Tazminat davasının dayanağı olan ceza davasında, gözaltı ile birlikte fiilen 714 gün tutuklu kalan davacı hakkında yapılan yargılama sonunda kasten yaralama suçundan 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve davacının şartla tahliye tarihinden itibaren tazminata hak kazanacağı dikkate alınarak, 5275 sayılı CGTİHK’na göre şartla tahliye edilmesi gereken 03.07.2011 tarihi ile salıverildiği tarih olan 28.11.2012 tarihleri arasında fazladan tutuklu kaldığı 514 gün için net asgari ücret üzerinden hesaplama yapıldığında bulunan 11.952 TL maddi tazminata hükmolunması gerekirken, toplam tutukluluk süresinden mahkum olunan cezanın tamamının düşülmesi suretiyle hesaplanan 414 gün için 9.753,06 TL maddi tazminata hükmedilmesi, manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, dosya içeriğine göre şartla tahliye tarihi esas alınarak 514 gün fazla süre ile tutuklu kalan davacı lehine hükmolunan manevi tazminat miktarının bu ölçütlere uymayacak şekilde az olduğunun gözetilmemesi kanuna aykırıdır.

Devamını Oku..

Dava, davacının özgün olarak tasarladığı projelerin davalı tarafından haksız olarak ele geçirilip kazanç elde edilmesi suretiyle oluşan haksız rekabetin tespiti ve men’ine ilişkindir.

Devamını Oku..

Nafaka artırımı talebi ile açılan davada; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakaların niteliği, en son artırımdan itibaren geçen süre dikkate alındığında; nafakaların en azından TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan dengenin korunması gerekirken, davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Devamını Oku..

Dava kasten öldürme suçundan yargılanan sanığın, meşru savunma sınırını mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşıp aşmadığının tespiti ile ilgilidir.

 

Maktul Recep Alkan’ı kasten öldürme suçundan yargılanan sanık Erol Gözen hakkında, meşru savunma sınırının mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşıldığı kabul edilmek suretiyle, 5237 sayılı TCK’nun 27/2 nci maddesi uyarınca ceza tayinine yer olmadığına ilişkin, Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 20.05.2008 gün ve 148-167 sayılı hükmün katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen YARGITAY 1. Ceza Dairesince 09.04.2012 gün ve 8943-2650 sayı ile;

Devamını Oku..