Archives: 2015

isten_cikarilan_hemsirenin_aym_zaferi_h58841_d9154 Anayasa Mahkemesi, sosyal paylaşım sitelerinde cinsel içerikli görüntüleri yayınlandığı için devlet memurluğundan çıkarılan hemşirenin, özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine hükmetti.    

Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde sivil memur hemşire olarak görev yapan Serap T., bir sosyal paylaşım sitesinde cinsel içerikli görüntüsünün yayınlandığı duyumu üzerine devlet memurluğundan çıkarma cezası alması nedeniyle haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu.

Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, hemşirenin, özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine karar verdi.

Hemşire hakkında bir sosyal paylaşım sitesinde adına açılmış hesap üzerinden kendisine ait olduğu iddia edilen cinsel içerikli görüntünün yayınlandığı duyumu üzerine disiplin soruşturması başlatıldı.

Devamını Oku..

aym_gerekceyi_yazmadan_karari_aciklamayacak_h54738_d1948

Anayasa Mahkemesi 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 7. Maddesinin 1. fıkrasının ( ı ) bendini Anayasa’ya aykırı olduğuna karar vererek iptal etti.

Resmi Gazete’de bugün 27 Mayıs 2015 karar tarihli önemli bir  Anayasa Mahkemesi kararı yayımlandı. (Esas: 2015/33, K. 2015/50, Karar Tarihi: 27.5.2015)

Karar konusu davada Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak 556 sayılı KHK’nın 7 inci maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinin Anayasa’nın başta 91. Madde olmak üzere çeşitli hükümlerine aykırı olduğu iddiasında bulunarak iptalini talep etmiş.

Devamını Oku..

dugunedit.jpgErzurum Pasinler Sulh Ceza Mahkemesi, resmi nikâhtan önce dini tören yapan sanık çiftin davasıyla ilgili olarak, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “Birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören” başlıklı 230’uncu maddesinin 5 ve 6’ncı fıkraların iptali için geçen yıl Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu.

 

AYM, resmi nikâh olmadan dini nikâh kıyan imam ile çiftlere 2 aydan 6 aya kadar hapis cezası veren maddeyle ilgili başvuruyu önceki gün gündemine aldı ve esastan görüştü. AYM  Genel Kurulu, hapis cezasını oyçokluğu ile iptal etti.

Devamını Oku..

yargıtayKişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunda; sanığın özel bir bankanın genel müdürlüğü bünyesinde inşaat proje sorumlusu, müştekinin ise aynı birimde inşaat birim müdürü olarak çalıştığı, sanığın, müştekinin kendisi hakkında performans değerlendirmesi için odasında müdür yardımcısının da katılımıyla yaptığı aleni olmayan toplantıda konuşulanları, diğerlerinin rızası olmaksızın cep telefonu ile kayda alarak toplantıda müştekinin kendisine hakaret ettiği iddiasıyla Cumhuriyet Başsavcılığında şikayetçi olması şeklinde gelişen olayda; sanığın birim müdürü olarak çalışmaya başlayan müştekinin göreve başladığı günden bu yana kendisine karşı negatif bir tutum içerisinde olduğu, daha önce iş ortamında kendisine sözlü olarak hakaret ettiği, toplu ortamlarda kendisine karşı rencide edici ve küçük düşürücü tavırlar sergilediği, yaklaşık 1 ay önce hakkında haksız yere soruşturma başlattığı, olay günü de, performans değerlendirme toplantısında kendisine hakaret içerikli sözler söylemesi nedeniyle üzerindeki cep telefonu ile gizlice kayıt yaptığı, eylemi başka türlü ispat etmesinin mümkün olmadığı yönündeki savunması ile bu savunmayı doğrulayan bilirkişi raporuna göre, sanığın başkaca şekilde ispatlanması mümkün olmayan bir hal içerisinde iken toplantıda kendisine yönelik hakaret içerikli konuşmayı kayda aldığı, sanığın eyleminin hukuka aykırı olduğunu kabul etmenin mümkün olmadığı anlaşıldığından, tebliğnamede bozma öneren düşünceye iştirak edilmemiş, gerekçede her ne kadar, atılı suçta failin aleni olmayan konuşmanın tarafı olmayan herhangi bir kişi olması gerektiğinden sanığa yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmadığı belirtilerek sanığın beraatine karar verilmiş ise de, gerekçesi yanlış olan hükmün, sonucu itibariyle doğru olduğu anlaşılmakla bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.

Devamını Oku..

142540 Yoldan otopark parası  alamazsınız.

Cadde ve sokakların belediyeler tarafından ücretli otopark ilan edilerek kiraya verilmesini yargıya taşıyan Burdur Tüketicileri Koruma Derneği’ni haklı bulan Danıştay, “yolların amacına uygun olarak kullanılmasını olumsuz yönde etkileyeceği” gerekçesiyle düzenlemeyi iptal etti.

Ülke genelindeki benzeri uygulamalara emsal nitelikteki kararla ilgili açıklama yapan davayı açan derneğin başkanı Kemal Arslan, kişi ve kuruluşların talep etmeleri halinde ellerindeki bilgi ve belgeleri paylaşabileceklerini söyledi.

BELEDİYE CADDE VE SOKAKLARI OTOPARK OLARAK KİRALADI

Burdur Hasta ve Tüketicileri Koruma Derneği (BURTUKODER), dönemin Burdur Belediyesi’nin 8 Nisan 2010 tarihinde aldığı kararla kent merkezindeki bazı caddelerin ücretli otopark ilan edilip kiraya verilmesini öngöre düzenlemenin iptali istemiyle Isparta İdare Mahkemesi’nde dava açtı. Ancak Mahkeme derneğin bu talebini reddetti. Mahkemenin red kararını temyiz eden derneği haklı bulan Danıştay 8. Dairesi, Burdur’daki kimi caddelerin ücretli otopark olarak tahsis edilmesinin yolunu açan belediye kararını, “yolların asıl amacına uygun olarak kullanılmasını olumsuz yönde etkileyeceği” gerekçesiyle iptal etti.

Devamını Oku..

Adli sicil Türkiye’de  25 Nisan 1917 tarihli Sicil-i Adli Nizamnamesi ile kurulmuş, daha sonra 6 Eylül 1944 tarihli ve 4664 sayılı Adli Sicil Kanunu çıkarılmıştır. Daha sonra mevcut eksikliklerin giderilmesi amacıyla 29 Kasım 1990 tarihli ve 3682 sayılı Adli Sicil Kanunu yürürlüğe girmiştir.

5237 sayılı TCK’nun kabulüyle 765 sayılı TCK’nun dan farklı bir yaptırım rejimi benimsenmiştir. Bu sistemde, ceza hukuku yaptırımı olarak ceza ve güvenlik tedbiri ayırımına yer verilmiştir. Cezalar, hapis ve adli para cezası olarak bir ayırıma tabi tutulmuştur. Böylece, 765 sayılı Kanunda benimsenen asli ceza ve fer’i ceza ayırımı ve bu kanundan farklı olarak, belli bir suçtan mahkumiyete bağlı olarak kişiyi ömür boyu belli haklardan yoksun bırakacak yaptırım sistemi terkedilmiştir.

22.11.1990 tarihli ve 3682 sayılı Adli Sicil Kanununun da 5237 sayılı TCK’nun da benimsenen bu yaptırım sistemine uyumunu sağlamaya yönelik olarak değiştirilmesi gereği ortaya çıkmıştır. Bu nedenle 22.11.1990 tarihli ve 3682 sayılı Adli Sicil Kanununun yerine yeni Türk Ceza Kanununda benimsenen bu yaptırım sistemine uyumunu sağlamaya yönelik olarak 31.05.2005 tarih ve 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu kabul edilmiştir.

Devamını Oku..

taşnırrehni (1)Yargıtay 12. hukuk dairesinin 16.02.2015 tarihli kararına göre taşınır rehinlerinin paraya çevrilmesi için yapılan icra takiplerinde ihale tutanağının usulüne göre düzenlenmemesi halinde ihalenin feshine karar verilmesi gerektiği yönünde karar verilmiştir. Karar metni aşağıdaki şekildedir.

Olayda, şikayet konusu 12.5.2014 tarihli ihale tutanağında satışı yapan icra müdürünün imzasının olmadığı, bu nedenle geçerli bir ihale tutanağı bulunmadığı anlaşılmıştır. O halde mahkemece, usulüne uygun bir ihale tutanağı olmadığından talebin kabulü ile ihalenin feshine karar vermek gerekirken, artırma, tutanağında satış memurunun adının yazılı olması yeterli görülerek bu yazının imza yerine geçeceğine ilişkin yerinde olmayan gerekçe ile talebin reddine karar verilmesi isabetsizdir.

Devamını Oku..

tellaliye-sözleşmesi”Torba Kanun teklifi” olarak adlandırılan, Bazı Kanun ve Kanun  Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Resmi Gazete‘de  yayımlanarak yürürlüğe girdi.

 Türkiye Kızılay Derneği, Türk Hava Kurumu, Sosyal Hizmetler ve Çocuk  Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Türkiye Yardım Sevenler Derneği ve resmi  Darülaceze kurumları ile Darüşşafaka Cemiyeti ve Yeşilay Derneğine ait iktisadi  işletmelerin, Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu kapsamına giren  gelirleri üzerinden vergi kesintisi yapılacak.

BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN

Kanun No. 6639                                                                                               Kabul Tarihi: 27/3/2015

MADDE 1 – 11/4/1928 tarihli ve 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunun 47 nci maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“Lisans mezunu ebeler meslekleriyle ilgili lisansüstü eğitim alarak uzmanlaştıktan ve diplomaları Sağlık Bakanlığınca tescil edildikten sonra uzman ebe olarak çalışırlar.

Devamını Oku..

dugunedit.jpgKocasının aldattığı ve şiddet uyguladığı bir kadının lehine sonuçlanan boşanma davasını Yargıtay, “Eşine birden fazla kez şiddet uygulayıp hakaret eden davalı kocanın yanında, aşırı kıskanç davranan ve birlik görevlerini yerine getirmeyen kadın da kusurlu” diyerek bozdu.

 

Özet: Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda, eşine karşı ilgisiz davranan, aşırı kıskançlık gösteren, ailesinin evliliğe müdahalesine ve eşini aşağılamasına sessiz kalan davacı-davalı koca yanında; eşine ilgisiz davranan, eşinden tiksindiğini söyleyen ve cinsel ilişkiden kaçınan kadın da kusurlu olup, birinin kusurunun diğerinin kusurundan üstün tutulmasının mümkün bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu halde de taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı-davalı koca da dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davacı-davalının davasının da kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde yetersiz gerekçe ile reddi doğru olmamıştır.

Devamını Oku..

kimler-ise-iade-davasi-acabilir_646x340 Kanun No: 6644                                                    Kabul Tarihi: 01/04/2015

MADDE 1 – 4/2/1983 tarihli ve 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 17 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendi yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 2 – 2797 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Dava dosyalarının Yargıtaya gönderilmesi ve Hukuk İş bölümü İnceleme Kurulu:

MADDE 60 – Adliye mahkemelerinden Yargıtay hukuk dairelerine temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilecek dava dosyalarının temyiz dilekçesinde gösterilen daire ismiyle bağlı kalınmaksızın mahkeme hâkimi tarafından Kanunun 14 üncü maddesi uyarınca yapılan iş bölümüne göre görevli dairesi de belirtilerek ilgili daireye gönderilmesi sağlanır.

Devamını Oku..

faturali_alacagin_tahsili_hakkinda_aciklayici_yargitay_karari_h54751_43440

Anne ile çocuğu arasındaki yaş farkının 8 yaş olması mümkün değildir. Bir kadının 8 yaşında iken çocuğunun olması tıbben mümkün olmadığı halde, çocuğun doğum tarihinin 15.06.1995 olarak düzeltilmesi nüfus kayıtlarında çelişki meydana getirmektedir.Davacı tarafından açılan yaş düzeltilmesi istemli nüfus davasının yapılan yargılaması neticesinde mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmıştır.

Dosya içerisindeki mevcut nüfus kayıt örneklerinden, Şerife Çelikkol’un doğum tarihinin 15.06.1999 iken 15.06.1995 olarak düzeltildiği, ancak bu haliyle 20.05.1987 doğumlu annesi Esime Çelikkol ile aralarındaki yaş farkının 8 yaş olduğu görülmüştür. Bir kadının 8 yaşında iken çocuğunun olması tıbben mümkün olmadığı halde, çocuğun doğum tarihinin 15.06.1995 olarak düzeltilmesi nüfus kayıtlarında çelişki meydana getirmektedir.

Devamını Oku..

indir

Özeti :Davacının yurt dışında mukim firmalardan “Management Fee” “Manufacturing Design” ve “Teknik Destek” adı altında aldığı hizmetler karşılığında yapılan ödemeler ve ödemeler sırasında ortaya çıkan kur farklarından tevkifat yapılmadığından bahisle salınan kurum (stopaj) vergisinin hizmetin “know-how” hizmeti olmadığı gerekçesiyle kaldırılmasının hukuka uygun olduğu hakkında.

İstemin Özeti  :Davacının yurt dışında mukim firmalardan “Management Fee”, “Manufacturing Design” ve “Teknik Destek” adı altında aldığı hizmetler karşılığında yapılan ödemeler ve ödemeler sırasında ortaya çıkan kur farkları üzerinden tevkifat yapılmadığından bahisle 2009 Mart dönemi için adına ikmalen salınan kurum (stopaj) vergisi ve tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle arttırılarak kesilen vergi ziyaı cezasına karşı dava açılmıştır.

Devamını Oku..

yargıtay

 

  • MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
  • BOŞANMA

Taraflar arasındaki boşanma, maddi ve manevi tazminat  davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; A… .. Aile Mahkemesince boşanma davasının kabulüne, maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, manevi tazminat davasının reddine dair verilen 23.03.2007 gün ve 2006/318 E., 2007/329 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 15.04.2008 gün ve 2007/12410 E., 2008/5373 K. sayılı ilamı ile; (Davacı tanık beyanlarında geçen olaylardan sonra evlilik birliği devam etmiş olup, davacı kadından aktarılan olaylar boşanmaya esas alınamaz.

Devamını Oku..

indir

  1. BAŞVURUNUN KONUSU
  1. Başvurucu Türkiye İş Bankası AŞ (Banka), çalışanlarına çeşitli menfaatler sağlamak üzere kurulmuş olan Türkiye İş Bankası AŞ Mensupları Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Sandığı Vakfına (Vakıf) şubeleri itibariyle yaptığı katkı payı ödemelerinin, vergi müfettişlerince yapılan vergi incelemesi sonucunda ücret olarak değerlendirilmesi dolayısıyla adına tarh edilen gelir vergisi ve damga vergisiyle kesilen vergi ziyaı cezalarına karşı açtığı davanın reddi nedeniyle mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini İLERİ SÜRMÜŞTÜR.
  2. OLAY VE OLGULAR
  3. Olaylar
  4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
  5. Banka nezdinde 2007-2011 yılları arası dönem için yapılan vergi incelemesi sonucunda düzenlenen 23/11/2012 tarih ve 2012-B-585/8 sayılı vergi tekniği raporunda özetle, “Munzam Sandık Vakfının 506 s. Kanun’un geçici 20. maddesine göre kurulmadığı, Bankaya ait geçici 20. maddeye göre kurulan başka bir sandığın bulunduğu, dolayısıyla MunzamSandığın bu sandığın sağladığı haklara ek haklar sağladığı ve bu sebeple özel sigorta fonksiyonu gördüğü, Munzam Sandığın ana finansman kaynağının çalışanlardan ve Bankadan sağlanan katkı payları olduğu, dolayısıyla Vakıf tarafından çalışanlara sağlanan menfaatlerin bir kısmının Banka tarafından finanse edildiği, bu yönüyle Banka katkı payınınişçilere sağlanan menfaatlere ilişkin işveren payı olarak algılanması gerektiği, Banka katkı payının hesabında çalışanların emekliliğe esas maaş ve ikramiye paylarının dikkate alındığı ve bundaki amacın her bir çalışanın elde edeceği menfaatin net tutarını belirlemek olduğu, Banka katkı payı ödemelerinden esas yararlananın çalışanlar olduğu Munzam Sandığın sadece buna aracılık ettiği” gerekçeleriyle Bankanın muhtelif şubeleri tarafından yapılan ödemelerin ücret mahiyetinde olduğu ve bu ödemelerin 31/12/1960 tarih ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 63 üncü maddesinde yazılı şartları taşımaması nedeniyle ücret matrahından indirilemeyeceği sonucuna varılarak, bu ödemeler üzerinden gelir vergisi kesilerek beyan edilip ödenmediği gerekçesiyle cezalı gelir vergisi tarhiyatları ve bu katılım payları ödemelere ilişkin belgelerde gösterilmediğinden damga vergisi matrahının eksik hesaplandığı gerekçesiyle de cezalı damga vergisi tarhiyatları yapılarak Bankanın muhtelif şubelerine TEBLİĞ EDİLMİŞTİR.

    Devamını Oku..

gaziantep_112de_neler_oluyor_h865Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin 22 yılı aşkın süre davalı bankada çalıştığını, bu sürenin son 10 yılını anılan bankanın Bornova şubesinde geçirdiğini, şubede uygulanan 360 derece anket tekniği sonrasında şube müdürü tarafından davacıya hakaret ve tehditte bulunulduğunu, davacının diğer çalışanlar önünde aşağılandığını, küçük düşürüldüğünü, hiçbir şey bilmemekle ve beceriksizlikle itham edildiğini, bu şekilde kendisine mobbing uygulandığını, söz konusu davranışların uzun süre devam etmesi üzerine davacının bu durumu bir ihtarnameyle yönetime bildirdiğini ancak hiçbir şeyin değişmediğini ve yönetimce bir önlem alınmadığını, yaşanan mobbing sebebiyle davacının psikolojik travma geçirdiğini, Ege Üniversitesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalında Anksiyete bozukluğu teşhisi konulduğu ve bu hastaneden rapor aldığını, raporlu sürelerde işe gelemediğini bu sebeple iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız sebeple feshedildiğini ve işverenin işçiyi gözetme borcunun ihlal edildiğini beyanla işe iadesine, davanın kesinleşmesine kadar boşta geçen dört aylık ücretle davalı tarafça işe başlatılmama halinde sekiz aya kadar iş güvencesi tazminatına hükmedilmesini TALEP ETMİŞTİR.

Devamını Oku..