Archives: Mart 2015

yargıtay

 

  • MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
  • BOŞANMA

Taraflar arasındaki boşanma, maddi ve manevi tazminat  davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; A… .. Aile Mahkemesince boşanma davasının kabulüne, maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, manevi tazminat davasının reddine dair verilen 23.03.2007 gün ve 2006/318 E., 2007/329 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 15.04.2008 gün ve 2007/12410 E., 2008/5373 K. sayılı ilamı ile; (Davacı tanık beyanlarında geçen olaylardan sonra evlilik birliği devam etmiş olup, davacı kadından aktarılan olaylar boşanmaya esas alınamaz.

Devamını Oku..

indir

  1. BAŞVURUNUN KONUSU
  1. Başvurucu Türkiye İş Bankası AŞ (Banka), çalışanlarına çeşitli menfaatler sağlamak üzere kurulmuş olan Türkiye İş Bankası AŞ Mensupları Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Sandığı Vakfına (Vakıf) şubeleri itibariyle yaptığı katkı payı ödemelerinin, vergi müfettişlerince yapılan vergi incelemesi sonucunda ücret olarak değerlendirilmesi dolayısıyla adına tarh edilen gelir vergisi ve damga vergisiyle kesilen vergi ziyaı cezalarına karşı açtığı davanın reddi nedeniyle mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini İLERİ SÜRMÜŞTÜR.
  2. OLAY VE OLGULAR
  3. Olaylar
  4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
  5. Banka nezdinde 2007-2011 yılları arası dönem için yapılan vergi incelemesi sonucunda düzenlenen 23/11/2012 tarih ve 2012-B-585/8 sayılı vergi tekniği raporunda özetle, “Munzam Sandık Vakfının 506 s. Kanun’un geçici 20. maddesine göre kurulmadığı, Bankaya ait geçici 20. maddeye göre kurulan başka bir sandığın bulunduğu, dolayısıyla MunzamSandığın bu sandığın sağladığı haklara ek haklar sağladığı ve bu sebeple özel sigorta fonksiyonu gördüğü, Munzam Sandığın ana finansman kaynağının çalışanlardan ve Bankadan sağlanan katkı payları olduğu, dolayısıyla Vakıf tarafından çalışanlara sağlanan menfaatlerin bir kısmının Banka tarafından finanse edildiği, bu yönüyle Banka katkı payınınişçilere sağlanan menfaatlere ilişkin işveren payı olarak algılanması gerektiği, Banka katkı payının hesabında çalışanların emekliliğe esas maaş ve ikramiye paylarının dikkate alındığı ve bundaki amacın her bir çalışanın elde edeceği menfaatin net tutarını belirlemek olduğu, Banka katkı payı ödemelerinden esas yararlananın çalışanlar olduğu Munzam Sandığın sadece buna aracılık ettiği” gerekçeleriyle Bankanın muhtelif şubeleri tarafından yapılan ödemelerin ücret mahiyetinde olduğu ve bu ödemelerin 31/12/1960 tarih ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 63 üncü maddesinde yazılı şartları taşımaması nedeniyle ücret matrahından indirilemeyeceği sonucuna varılarak, bu ödemeler üzerinden gelir vergisi kesilerek beyan edilip ödenmediği gerekçesiyle cezalı gelir vergisi tarhiyatları ve bu katılım payları ödemelere ilişkin belgelerde gösterilmediğinden damga vergisi matrahının eksik hesaplandığı gerekçesiyle de cezalı damga vergisi tarhiyatları yapılarak Bankanın muhtelif şubelerine TEBLİĞ EDİLMİŞTİR.

    Devamını Oku..

gaziantep_112de_neler_oluyor_h865Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin 22 yılı aşkın süre davalı bankada çalıştığını, bu sürenin son 10 yılını anılan bankanın Bornova şubesinde geçirdiğini, şubede uygulanan 360 derece anket tekniği sonrasında şube müdürü tarafından davacıya hakaret ve tehditte bulunulduğunu, davacının diğer çalışanlar önünde aşağılandığını, küçük düşürüldüğünü, hiçbir şey bilmemekle ve beceriksizlikle itham edildiğini, bu şekilde kendisine mobbing uygulandığını, söz konusu davranışların uzun süre devam etmesi üzerine davacının bu durumu bir ihtarnameyle yönetime bildirdiğini ancak hiçbir şeyin değişmediğini ve yönetimce bir önlem alınmadığını, yaşanan mobbing sebebiyle davacının psikolojik travma geçirdiğini, Ege Üniversitesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalında Anksiyete bozukluğu teşhisi konulduğu ve bu hastaneden rapor aldığını, raporlu sürelerde işe gelemediğini bu sebeple iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız sebeple feshedildiğini ve işverenin işçiyi gözetme borcunun ihlal edildiğini beyanla işe iadesine, davanın kesinleşmesine kadar boşta geçen dört aylık ücretle davalı tarafça işe başlatılmama halinde sekiz aya kadar iş güvencesi tazminatına hükmedilmesini TALEP ETMİŞTİR.

Devamını Oku..

faturali_alacagin_tahsili_hakkinda_aciklayici_yargitay_karari_h54751_43440

Hizmet alım sözleşmesine dayalı olarak düzenlenen faturalara bağlı alacağın tahsili hakkında açıklayıcı Yargıtay Kararı

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan 15.11.2011 tarihli sözleşmeye bağlı olarak düzenlenen faturalardan ödenmeyen 31.12.2011 tarih ve 19.545,08 TL, 31.01.2012 tarih ve 19.545,08 TL, 21.02.2012 tarih ve 13.000,05 TL bedelli üç adet fatura bedelinin tahsili için başaltılan icra takibine davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %40 icra inkâr tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.

Devamını Oku..

YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2014/14229
Karar Numarası: 2015/17
Karar Tarihi: 19.01.2015
ARA ÜTÜCÜ OLARAK ÇALIŞIRKEN İŞ AKDİNİ İSTEĞİ DIŞINDA ÜCRETSİZ İZNE ÇIKARILMASI VE YAPILAN FAZLA ÇALIŞMALARININ KARŞILIĞININ ÖDENMEMESİ SEBEBİYLE HAKLI NEDENLE FESHETTİĞİ
KIDEM TAZMİNATI İLE FAZLA ÇALIŞMA ALACAKLARININ ÖDETİLMESİ İSTEMİ
ÜCRETİN ÖDENMEDİĞİNDEN SÖZ EDEBİLMEK İÇİN İŞÇİNİN YASA YA DA SÖZLEŞME İLE BELİRLENEN ÜCRET ÖDENME DÖNEMİNİN GELMİŞ OLMASI VE İŞÇİNİN BU ÜCRETE HAK KAZANMASI GEREKİR
FAZLA ÇALIŞMALARIN UZUN BİR SÜRE İÇİN HESAPLANMASI VE MİKTARIN YÜKSEK ÇIKMASI HALİNDE YARGITAYCA HAKKANİYET İNDİRİMİ YAPILMASI GEREKTİĞİ

Devamını Oku..

kimler-ise-iade-davasi-acabilir_646x3404857 sayılı İş Kanunu madde 18’e göre, otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır. İşverenin iş akdini belirtilen şekilde geçerli bir sebebe dayanmaksızın feshi halinde ise aynı kanunun 20. maddesine göre işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir.

Devamını Oku..

AnaSayfaSlide-4Davacı, haksız ihtarname sebebiyle zarara uğradığını ileri sürerek maddi ve manevi zararın ödetilmesini istemiştir. Davacı tarafça açılan menfi tespit davasında, davalının ilk celsedeki kabul beyanı nedeniyle, davanın kabulle sonuçlandığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davalının kusurlu olarak ihtarname çektiği tartışmasızdır. Ayrıca, haksız yere bir kimsenin haciz tehdidine maruz bırakılması o kimsenin kişilik haklarına saldırı oluşturan ve manevi tazminatla sorumlu tutulmasını gerektiren bir davranıştır. Kişilik haklarına saldırının varlığı kabul olunarak uygun bir manevi tazminat takdir edilmesi gerekir.

Davacı M.T. vekili tarafından, davalı Akbank taş aleyhine 7.5.2009 gününde verilen dilekçeyle haksız ihtar sebebiyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 6.5.2010 tarihli kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan raporla dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Devamını Oku..

yargıtay

Yargıtay 11.Ceza Dairesi, 2014/17801 esas ve 2014/17713 karar sayılı, 30.10.2014 tarihli kararı

Tazyik Hapsi İle Cezalandırılmalarda,Disiplin Hapsi ve Tazyik Hapsi Kararlarının Tekerrüre Esas Olmayacağı,Koşullu Salıverilme Hükümleri Uygulanamayacağı,Adli Sicil Kayıtlarına İşlenmeyeceği, Ceza Zamanaşımının Kesilmesine İlişkin Hususların Disiplin Hapsi Mahiyetinde Olan Tazyik Hapsi İçin Geçerli Olmadığı.

ÖZET : Disiplin hapsi ve tazyik hapsi kararları, tekerrüre esas olmaz, koşullu salıverilme hükümleri uygulanmaz ve adli sicil kayıtlarına işlenmez. Disiplin ve tazyik hapsinin bir hapis cezası olmadığı gibi disiplin hapsi kavramı içinde kalmaktadır. Ceza zamanaşımının kesilmesine ilişkin hususların disiplin hapsi mahiyetinde olan tazyik hapsi için geçerli olmadığı, ceza zamanaşımı süresinin kesilmesine ilişkin başkaca bir yasal düzenlemenin de bulunmadığı gözetilmelidir.

Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 24.06.2014 gün ve 2014-12960/43273 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 14.07.2014 gün ve KYB. 2014/250944 sayılı ihbarnamesi ile;

Devamını Oku..