Yeni Borçlar Kanunu kapsamında 01.07.2012 tarihinden sonra işçinin işverenden alacağına ilişkin düzenlenecek ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurların tamamını taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüz olacaktır. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini göstermeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını içeren ödeme belgeleri ise ancak içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmünde sayılmakta olup, bu halde de ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur. Ayrıca öngörülen bir aylık bekleme süresi ibra sözleşmelerinin düzenlenme zamanıyla ilgili olup, kanun hükmüyle işçinin fesihle muaccel hale gelen haklarının ödeme tarihi ertelenmiş değildir.
İcra ve İflâs Kanunu Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 21. maddesi ile UYAP’ın kullanılması esasları yeniden düzenlenmiştir. Buna göre icra mahkemeleri, icra ve iflâs dairelerinin iş süreçlerindeki her türlü veri, bilgi ve belge akışı ile dokümantasyon işlemleri, bu işlemlere ilişkin her türlü kayıt, dosyalama, saklama ve arşivleme işlemleri ile uyum ve işbirliği sağlanmış dış birimlerle yapılacak her türlü işlemler UYAP ortamında gerçekleştirilecektir. Hâkim, icra müdürü, icra müdür yardımcısı, icra kâtibi ve diğer personel iş listesini günlük olarak kontrol etmek ve süresinde yerine getirmekle yükümlü olup, mahkemelere ve icra ve iflâs dairelerine fizikî olarak verilen ve gönderilen her türlü evrak, elektronik ortama aktarılarak UYAP’a kaydedilerek ve ilgili birime gönderilecektir. Taraf ve vekilleri ile diğer ilgililer, güvenli elektronik imza ile imzalamak suretiyle UYAP vasıtasıyla mahkemeler veya icra ve iflâs dairelerine elektronik ortamda bilgi ve belge gönderip takip açabilecek, icra iflâs dairelerinde yapılacak sorgulamalarda vekil ile takip edilen dosyalarda, aynı konu hakkında Adalet Bakanlığı tarafından belirlenecek sürelerde sorgulama yapılması talep edebilecek, UYAP Avukat Portal üzerinden ise her zaman sorgulama yapılabilecektir. Ayrıca yönetmelik ile taraf veya vekilleri tarafından elektronik ortamda yapılan işlemlerde sürenin gün sonunda biteceği, fizikî ortamda yapılan işlemlerde süre mesai saati sonunda biteceği belirtilmiş olup, elektronik ortamda yapılacak işlemlerin, ertesi güne sarkmaması açısından saat 00:00’a kadar tamamlanması zorunlu tutulmuştur.
11.04.2013 tarihli Resmi gazetede yayınlanan 6455 sayılı kanunun 77. maddesiyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 584. maddesine eklenen fıkra ile; Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkarlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkarlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkarlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmayacağı hüküm altına alınmıştır.
Performans düşüklüğü nedeniyle işveren tarafından yapılan fesihlerin geçerli ve hukuka uygun fesih sayılabilmesi için; işçinin üstleneceği işin tanımı ve her bir pozisyon için ayrı ayrı belirlenen işyerine özgü performans ölçüm kriterleri ve hedefleri önceden işçiye tebliğ edilmiş olmalıdır. Söz konusu kriterler ve hedefler belirli, özel, ölçülebilir, başarılabilir, makul ve zamanı belli olmalıdır. Bilimsel, teknik ve objektif olarak hazırlanan performans değerlendirme sistemi bulunmalıdır. Ayrıca işçiye performans değerlendirmesine karşı itiraz hakkı tanınmış olması, düşük performansın alınan tedbirlere rağmen bir süre devam etmesi ve makul düzeye ulaşmamış olması, işveren tarafından işçinin başka yerde istihdam imkanı olup olmadığının araştırılmış olması ve son çare olarak feshe başvurulmuş olması gerekmektedir.
Karayolu Taşıma Kanunu’nun Ulaştırma Bakanlığının yerine getirmekle yükümlü olduğu görev ve yetkilerinin tamamını veya bir kısmını devredebileceğine ilişkin 35. maddesi; hükmün idarenin kolluk faaliyetleri içinde yer alan ve mutlaka Devletin memurları ve diğer kamu görevlileri aracılığıyla yürütülmesi zorunlu olan asli ve sürekli görevlerinde gerçek ya da özel hukuk tüzel kişilerine devredilmesine olanak tanıdığı gerekçesiyle Anayasa’nın 128. maddesine de aykırı bulunarak iptal edildi.
Amaç dışı kullanılmak suretiyle vasıfları bozulan mera, yaylak ve kışlakları tekrar eski konumuna getirmek amacıyla yapılacak olan masraflar tespit edilerek o yerin ıslah çalışmalarında kullanılmak üzere kaynak yaratılması, ıslah edilmek suretiyle mera olarak kullanılabilecek alanların kiraya verilmesi halinde bu alanlarda hayvancılık tesisi kurulabilmesini öngören kanun tasarısı TBMM tarafından 27.02.2013 tarihinde kabul edilerek kanunlaştı.
Anayasa Mahkemesince, Bölge adliye mahkemeleri ceza dairelerine yapılacak istinaf başvurularından, idari yaptırımlar konusunda sulh ceza mahkemelerince verilen son karara karşı itirazen yapılacak başvurulardan ve icra mahkemelerinin kararlarına karşı itirazen yapılacak başvurulardan alınacak harçlar yönünden, ödeme gücü olmayanlara etkili adli yardım sağlayacak bir sistemin dava konusu kurallarla birlikte düzenlenmediğini belirterek, hukukumuzda adli yardıma ilişkin tek düzenleme olan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili hükümlerinin, anılan harçlar bakımından uygulanmasını sağlayacak herhangi bir atıf yapılmamış olması dolayısıyla söz konusu harçları ödeme gücü olmayanlar bakımından mahkemeye erişim hakkını engelleyecek nitelikte sayarak 6217 sayılı Yargı Hizmetlerinin Hızlandırılması Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 13. maddesiyle, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun değiştirilen “IV. Temyiz, istinaf ve itiraz harçları” kısmının (f), (g) ve (h) fıkralarının iptaline ve iptal hükmünün kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.
Karayolları Trafik Kanununun 36. Maddesi sürücü belgesi olmadan araç kullananların araç sahibi olmaması halinde tescil plakasına da ceza düzenleneceğini hüküm altına almış olup araç sahibinin kusurunun bulunup bulunmadığı, aracı sürücü belgesi olmayan kişiye bilerek verip vermediği değerlendirilmeden idare tarafından yaptırım uygulanmasının cezaların şahsiliği ilkesine aykırı olduğu, ayrıca itiraz konusu kuralda araç sahibinin hangi eyleminin suç sayıldığı açık bir şekilde gösterilmediği ve araç sahibi olma ile suç arasındaki illiyet bağının ne suretle oluştuğu da belirtilmediğinden söz konusu hükmün iptaline karar verilmiştir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2011/9823 E. 2011/19204 sayılı kararı ile faizlerdeki düşme sebebiyle tüketici kredilerindeki yapılandırmaların, bankaların kendi insiyatifi ile yapıldığını bu sebeple yapılandırma ile ilgili faiz oranı, kalan taksit tutarı ve ödeme süresi gibi konularında tüketicilerin açıkça bilgilendirilmesinin zorunlu olduğunu, yapılandırma işlemini yapan banka tarafından tüketiciden erken ödeme komisyonu veya plan değişikliği adı altında talep edilen ücretlerin ise hukuka aykırılık teşkil ettiğine karar vermiştir.
Yargıtay Büyük Genel Kurulu 2010/1 Esas ve 2012/1 sayılı kararı ile; yabancı mahkemenin uyguladığı usulün Türk Usul Hukukundan farklı olmasını kamu düzeninin müdahalesi için yeterli görmemiş, her mahkemenin kendi milli usul hükümlerini uygulamakla görevli olduğunu ve söz konusu ilkenin yabancı mahkeme kararına uygulanan ispat hukuku kuralları açısından da geçerli olduğunu belirterek, kararın verildiği ülke usul hukuku hükümleri uyarınca düzenlenen yabancı mahkeme kararlarının salt gerekçesinin olmamasının kararın tenfizine engel teşkil etmeyeceğine ve bu hususun 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 54/c maddesi anlamında kamu düzenine açıkça aykırılık sayılmayacağına karar vermiştir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2012/14140 E. 2012/17204 sayılı kararı ile kredili mevduat hesabından kaynaklı alacaklar için bankalar tarafından açılan davalarda taraflar arasında tüketici kredi sözleşmesi ve geri ödeme planı bulunmaması halinde uyuşmazlık hakkında 4822 sayılı yasayla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 10. maddesinin uygulanma olanağı bulunmadığından, tüketici işleminden söz edilemeyeceği ve uyuşmazlığın çözümü için genel mahkemelerin genel mahkemelerin görevli olduğuna karar vermiştir.
İhale kararı üzerine ihale makamınca 488 sayılı Kanuna göre hesaplanıp işi üstlenen şirketten kesilerek veya alınarak ihale makamınca vergi idaresine ödenen damga vergisi tahsilatının iptali veya tahsil edilen tutarın iadesi istemiyle işi üstlenen şirketin vergi mahkemesinde dava açabilmesi gerekir.