Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 03.11.2015 tarihli 2015/5415 Esas ve 2015/20188 Karar sayılı ilamında özetle; ziynet eşyaları kadının kişisel malı olup, erkek eşe iade etmemek kaydıyla hibe edilmedikçe erkek tarafından kadına iade edilmelidir. Dosya kapsamı incelendiğinde, söz konusu ziynetlerin varlığı konusunda çelişki yoktur. Davacı kadın ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı kadının, kayınvalidesi ile yaptığı telefon görüşmesinden sonra günlük kıyafetleri ile baba evine gece saatlerinde eşi tarafından bırakıldığı, davacı kadının evden ayrılmayı önceden tasarlamadığı, tanık ifadesinde kadının yanında ziynet görmediğini beyan etmiş olduğu, daha sonra kadının tanıklarla beraber eve döndüğünde ziynetlerini bulamadığının tanıklar tarafından ifade edildiği görülmüştür. Böylece,davacı kadının ayrılırken ziynet eşyalarını yanında götürmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, ziynet eşyası talebinin kabulü gerekir.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, kusur belirlemesi, ziynet ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz İTİRAZLARI YERSİZDİR.
2-Ziynet eşyaları kadının kişisel malı olup, erkek eşe iade etmemek kaydıyla hibe edilmedikçe erkek tarafından kadına İADE EDİLMELİDİR. Dosya kapsamı incelendiğinde, söz konusu ziynetlerin varlığı konusunda ÇELİŞKİ YOKTUR. Davacı kadın ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı ise onun tarafından GÖTÜRÜLDÜĞÜNÜ SAVUNMUŞTUR. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı kadının, kayınvalidesiyle yaptığı telefon görüşmesinden sonra günlük kıyafetleriyle baba evine gece saatlerinde eşi tarafından bırakıldığı, davacı kadının evden ayrılmayı önceden tasarlamadığı, tanık ifadesinde kadının yanında ziynet görmediğini beyan etmiş olduğu, daha sonra kadının tanıklarla beraber eve döndüğünde ziynetlerini bulamadığının tanıklar tarafından ifade EDİLDİĞİ GÖRÜLMÜŞTÜR. Böylece,davacı kadının ayrılırken ziynet eşyalarını yanında GÖTÜRMEDİĞİ ANLAŞILMAKTADIR. Bu nedenle, ziynet eşyası talebinin kabulü gerekirken, yazılı gerekçeyle reddi doğru olmayıp, BOZMAYI GEREKTİRMİŞTİR.
3-Davacı kadın çeyiz eşyası talebinde de bulunmuş ve eşyalar dava sırasında davalı tarafından davacıya TESLİM EDİLMİŞTİR. Mahkemece, davanın konusuz kaldığı gerekçessiyle davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına KARAR VERİLMİŞTİR. Çeyiz eşylarına ilişkin davanın yukarıda açıklanan sebeple konusuz kalması davacı yararına vekalet ücreti takdir edilmesine ENGEL DEĞİLDİR. Bu sebeple, dava tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davacı kadın yararına avukatlık ücreti verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, BOZMAYI GEREKTİRMİŞTİR.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) ve (3.) bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.03.11.2015
Bir önceki yazımız olan İŞÇİNİN İŞ AKTİNİ EMEKLİLİK NEDENİYLE FESHETMESİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.