Blog

YARGITAYYargıtay 18. Hukuk Dairesinin 30.06.2015 tarihli 2014/20422 esas sayılı ve 2015/11518 sayılı kararına göre; Davacının haksız eylem nedeniyle istediği maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin uyuşmazlığın, federasyon bünyesinde çözümleneceğine dair bir düzenleme bulunmadığından genel hükümler çerçevesinde adli yargı yerinde çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Bu açıdan adli yargı görevli olduğundan mahkemece işin esası incelenerek taraf delilleri toplanıp bütün delillerin birlikte değerlendirilmesi yapılarak oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekir.

Dava dilekçesinde, davalı federasyondan maddi ve manevi TAZMİNAT İSTENİLMİŞTİR. Mahkemece davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından TEMYİZ EDİLMİŞTİR. Kararın tam metnini aşağıda inceleyebilirsiniz.

Y A R G I T A Y K A R A R I

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının, davalı federasyon tarafından Atletizm Milli Takımına çağrıldığını, gerek Antalya, gerekse Tunus’taki antremanlarda sakatlandığını, Tunus ülkesinde düzenlenen müsabakalarda sakat olmasına rağmen teknik heyetin ısrarıyla 26.03.2012 tarihindeki yarışa sokulduğunu, yarış esnasında yere yığıldığını, ilk müdahale sonrasında Adana’ya gönderildiğini, burada ameliyat edildiğini, tendonunun koptuğunun belirlendiğini, bu durumun teknik heyetin ihmali sonucu oluştuğunu, davacının spor hayatının bitme noktasına geldiğini, bundan davacının olumsuz etkilendiğini ileri sürerek fazlaya dair haklarını saklı tutarak 10.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar VERİLMESİNİ İSTEMİŞTİR. Mahkemece, ileri sürülen talepler yönünden Tahkim Kurulu görevli olduğu gerekçesiyle davanın reddine KARAR VERİLMİŞTİR.

Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36 ncı maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma (Değişik ibare: 3.10.2001-4709/14 md.) ile adil yargılanma HAKKINA SAHİPTİR. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz.” “Sporun geliştirilmesi ve tahkim” kenar başlıklı 59 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında; “Spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir. Tahkim kurulu kararları kesin olup bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamaz.”

3289 sayılı Gençlik ve Spor Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un ek 9 uncu maddesinde; “Spor dalıyla ilgili faaliyetleri ulusal ve uluslararası kurallara göre yürütmek, gelişmesini sağlamak, sporcu sağlığıyla ilgili konularda gerekli önlemleri almak, teşkilatlandırmak, federasyonu uluslararası faaliyetlerde temsil etmek ve Tahkim Kurulu kararlarını uygulamakla görevli ve yetkili, özel hukuk hükümlerine tabi bağımsız spor federasyonları kurulur.

… Tahkim Kurulu, federasyonla kulüpler, sporcular, hakemler, teknik direktör ve antrenörler; kulüplerle teknik direktörler, antrenörler ve sporcular; kulüplerle kulüpler arasında çıkacak ihtilaflarla, federasyonlarca verilecek kararlarla disiplin veya ceza kurulu kararlarını, ilgililerin itirazı üzerine inceleyerek sonuçlandırır. Tahkim Kurulu; itiraz üzerine Genel Müdürlükle federasyonlar ve federasyonların birbirleri arasında çıkacak ihtilafları inceleyerek sonuçlandırır.

… Tahkim Kurulunun görev, yetki ve sorumlulukları, çalışma usul ve esaslarıyla üyelere verilecek huzur ücretinin miktarı Genel Müdürlükçe hazırlanan yönetmelikle belirlenir.

… Spor federasyonlarıyla ilgili olarak bu Kanunda hüküm bulunmayan konularda 4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Dernekler Kanunu ile 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümleri uygulanır.”

Spor Genel Müdürlüğü Tahkim Kurulu Yönetmeliğinin “Kurulun görev ve yetkileri” başlıklı 5 inci maddesinde; “(1)Tahkim Kurulu; a) Federasyonla kulüpler, sporcular, hakemler, teknik direktör ve antrenörler arasındaki ihtilafları, b) Kulüplerle teknik direktörler, antrenörler ve sporcular arasındaki uyuşmazlıkları, c) Kulüplerle kulüpler arasında çıkacak anlaşmazlıkları, ç) Federasyonlarca verilecek kararlarla ceza ve disiplin kurulu kararlarını, … ilgililerin itirazı üzerine inceleyerek kesin sonuca bağlar. (2) Spor federasyonlarının organ ve kurullarının, sporun disiplinine ilişkin olarak ihtar, kınama, para cezası, küme düşürme, hak mahrumiyeti, ligden ihraç, tescil iptali, üyeliğin askıya alınması ve üyelikten ihraç gibi kararları ve sporun yönetilmesine yönelik statü, talimat ve benzeri hukuki düzenlemeleri, müsabakaların icrası, tatili, ertelenmesi gibi verdikleri tüm kararlarına karşı sadece zorunlu tahkim yoluna gidilebilir. Kurulun kararları kesin olup, bu kararlara karşı istinaf, temyiz, karar düzeltme gibi yargı organları nezdinde kanun yollarına başvurulamaz. Bu kararların hukuka aykırı olduğu iddiasıyla tespit, iptal ve tazminat davası açılamaz.” hükümlerine YER VERİLMİŞTİR.

“… Anayasa’nın hak arama özgürlüğüne ilişkin 36 ncı maddesiyle güvence altına alınan dava yoluyla hak arama özgürlüğü, bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde, diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden BİRİNİ OLUŞTURMAKTADIR. Kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu, yargı mercileri önünde dava HAKKINI KULLANABİLMESİDİR. Kişilere yargı mercileri önünde dava hakkı tanınması adil yargılamanın ön koşulunu oluşturur.” (Anayasa Mahkemesinin 12/2/2013 tarih ve 2012/620 Başvuru numaralı kararı)

Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar gözönüne alındığında davacının haksız eylem nedeniyle istediği maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin uyuşmazlığın, federasyon bünyesinde çözümleneceğine dair bir düzenleme de bulunmadığından genel hükümler çerçevesinde adli yargı yerinde çözüme KAVUŞTURULMASI GEREKİR. Bu durumda adli yargı görevli olduğundan mahkemece işin esası incelenerek taraf delilleri toplanıp bütün delillerin birlikte değerlendirilmesi yapılarak oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi DOĞRU GÖRÜLMEMİŞTİR.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HUMK:nun 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.06.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

Bir önceki yazımız olan BOŞANMA NEDENİYLE VELAYETİ ANNEDE OLAN KÜÇÜĞÜN SOYADININ DEĞİŞTİRİLMESİ İSTEMİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.