Blog

ta1.jpgSomut olayda davacı fazla mesai ücreti alacağının tahsilini talep etmiş, davalı davacının fazla mesai yapmadığını, kaldı ki davacı tarafından imzalanan iş akdinde fazla mesai ücretlerinin aylık ücrete dahil olduğunu bu nedenle talebin reddi gerektiğini belirtmiş, mahkemece taraflar arasında imzalanan iş akdinde her ne kadar fazla mesai ücretinin aylık ücretin içerisinde olduğu düzenlenmiş ise de davacının yönetici olmadığından bahisle fazla mesai ücretinin kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında imzalanan iş akdine göre fazla mesai ücretinin kabulüne karar verilmiştir.Taraflar arasında imzalanan iş akdine göre fazla mesai ücretinin aylık ücrete dahil olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık iş akdindeki bu düzenlemenin geçerli olup olmadığı hususunda toplanmaktadır.Olayımızda üzerinde durulması gereken husus davacının aylık ücret seviyesinin bu düzenlemenin uygulanmasına elverişli olup olmadığıdır.Çünkü davalı bazı aylarda ücret bordrolarında fazla mesai tahakkuku yaparak ödemiştir.Davacının temel aylık ücret yanında prim usulü çalıştığı, prim hariç çıplak aylık ücretinin fesih tarihi itibarıyla taraflar arasındaki fazla mesai ücretinin aylık ücrete dahil olduğu düzenlemesinin uygulanabilir olduğu açıktır.Bu durumda yapılacak iş ilke kararında belirtildiği üzere, davacının yıllık olarak yapmış olduğu fazla mesaiden 270 saat mahsup edilmek suretiyle çıkacak sonuca göre karar vermektir.Buna ilişkin karar şu şekildedir: 

1-Dosyadaki yazılara, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,

2-Davacı,davalı işyerinde bölge satış şefi olarak çalıştığını , iş akdinin kendisi tarafından yıllık izinlerinin kullandırılmaması ve bazı işçilik alacaklarının ödenmediği gerekçesiyle feshedildiğini bildirerek kıdem tazminatıyla fazla mesai,hafta tatili , yıllık izin ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir.

Davalı,davacının iddialarının doğru olmadığını, tüm alacaklarının ödendiğini ve başka bir alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece,davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Davacı işçinin fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olup olmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür.Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir.İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir.Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.

Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları,özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir.Ancak,fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanlarıyla sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir.İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa,işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir.Ancak işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir.Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belgeyle kanıtlaması gerekir.İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması,ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.

iş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir.Dairemiz,270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir.

Somut olayda davacı fazla mesai ücreti alacağının tahsilini talep etmiş, davalı davacının fazla mesai yapmadığını, kaldı ki davacı tarafından imzalanan iş akdinde fazla mesai ücretlerinin aylık ücrete dahil olduğunu bu nedenle talebin reddi gerektiğini belirtmiş, mahkemece taraflar arasında imzalanan iş akdinde her ne kadar fazla mesai ücretinin aylık ücretin içerisinde olduğu düzenlenmiş ise de davacının yönetici olmadığından bahisle fazla mesai ücretinin kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasında imzalanan iş akdine göre fazla mesai ücretinin aylık ücrete dahil olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık iş akdindeki bu düzenlemenin geçerli olup olmadığı hususunda toplanmaktadır. Olayımızda üzerinde durulması gereken husus davacının yönetici pozisyonunda çalışıp çalışmadığı değil, davacının aylık ücret seviyesinin bu düzenlemenin uygulanmasına elverişli olup olmadığıdır. Çünkü davalı bazı aylarda ücret bordrolarında fazla mesai tahakkuku yaparak ödemiştir. Davacının temel aylık ücret yanında prim usulü çalıştığı, prim hariç çıplak aylık ücretinin fesih tarihi itibarıyla asgari ücretin yaklaşık olarak iki katı oranında olduğu anlaşılmakla ücret seviyesi itibarıyla taraflar arasındaki fazla mesai ücretinin aylık ücrete dahil olduğu düzenlemesinin uygulanabilir olduğu açıktır. Bu durumda yapılacak iş yukarıdaki ilke kararında belirtildiği üzere, davacının yıllık olarak yapmış olduğu fazla mesaiden 270 saat mahsup edilmek suretiyle çıkacak sonuca göre karar vermektir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, davacının fazla mesai ücretinin hatalı şekilde hesaplanarak hüküm altına alınmış olması BOZMA NEDENİDİR.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 25.02.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

T.C. YARGITAY 7.HUKUK DAİRESİ

ESAS: 2015/3159 KARAR:2015/2461  TARİH:25.02.2015

Bir önceki yazımız olan KESİN HÜKMÜN OLUŞMASI başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.