Dava, davalının rekabet yasağını ihlal ettiği iddiasına dayalı olarak açılan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, yukarıda özetlendiği gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, taraflar arasındaki uyuşmazlığın 6098 sayılı TBK 444. vd. madde hükümleri çerçevesinde çözülmesi gerekirken TBK 27 vd. maddeleri dikkate alınarak sonuca gidilmesi doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.
Taraflar arasında görülen davada … 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10.03.2016 tarih ve 2014/1180-2016/200 sayılı kararın YARGITAYca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ düşünüldü:
Dava, kullanmama nedenine dayalı markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, mahkemece yazılı şekilde 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi gereğince markanın kullanmama nedeniyle iptaline karar verilmiştir. Ancak, 24.07.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 09.04.2014 tarih 2013/147 esas ve 2014/75 karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 42/1-c maddesinin iptaline; karar tarihinden sonra 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 14.12.2016 tarihli 2016/148 esas ve 2016/189 karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14. maddesinin iptaline karar verilmiştir. Bu durumda, Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 28/03/2016 tarih ve 2014/529-2016/79 sayılı kararın YARGITAYca incelenmesi davalı şirket vekili ve davalı TPE vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Sefa Er tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ düşünüldü:
Mevcut nüfus kaydına göre davacı-davalı Hasan’ın 5.1.2018 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Bu halde evlilik ölümle sona ermiş, boşanma davası konusuz kalmıştır. Açıklanan husus gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 2014/3430 e. ve 2014/16303 k. sayılı ilamına göre kamulaştırma bedelinin tespiti ilişkin karar;