Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup sözleşmenin feshi nedeniyle cezai şart alacağı ile kalıpların üçüncü şahıslara daha yüksek fiyatla yaptırılması sonucu uğranılan fiyat farkının (menfi zararın) tahsili istemine ilişkindir. Somut olayda, sözleşmelerde kesin vade olmadığı gibi, davacı iş sahibine vadeyi belirleme konusunda sözleşmelerde yetki verilmemiş ve davacı tarafça TBK’nın 117/1. maddesi gereğince ihtarname gönderilerek davalı borçlu temerrüde düşürülmemiştir. Bunun dışında e-mail yazışmaları usulüne uygun ihtar niteliğinde olmamakla birlikte bu yazışmalarla davalı yüklenicinin temerrüde düşürüldüğü kabul edilse dahi, davacı tarafça TBK’nın 123. maddesine uygun biçimde davalıya ifa için süre verilmemiştir. TBK’nın 124. maddesindeki süre verilmesini gerektirmeyen haller mevcut değildir. Bu durumda temerrüt olgusunun gerçekleşmediği ve ifa için süre verilmediğinden fesihte davalının haksız olduğu kabul edilemeyeceği ve bu halde davacı TBK’nın 125/son maddesinin ikinci cümlesinde ifade edilen menfi zararını (kalıpların üçüncü şahıslara yaptırılması sonucu fiyat farkını) da istemeyemeyeceğinden mahkemece davanın tümden reddine karar verilmesi yerine yanlış değerlendirme sonucu tazminat talebinin kabulü doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmakta olup sözleşmenin feshi nedeniyle cezi şart alacağıyla kalıpların üçüncü şahıslara daha yüksek fiyatla yaptırılması sonucu uğranılan fiyat farkının (menfi zararın) tahsili İSTEMİNE İLİŞKİNDİR. Mahkemece tazminat talebinin kabulüne, cezai şart isteminin reddine dair verilen karar, davalı vekilince TEMYİZ EDİLMİŞTİR.
Taraflar arasında 24.07.2014 tarihinde 14 adet, 21.08.2014 tarihinde 2 adet, 15.09.2014 tarihli 1 adet, 01.12.2014 tarihli 2 adet kalıp ve aparat imalât SÖZLEŞMELERİ YAPILMIŞTIR. Davacı iş sahibi DAVALI YÜKLENİCİDİR. Sözleşmelerde işin tamamlanıp teslim edilmesi gereken tarih belirlenmemiş, belirleme yetkisi iş sahibine DE TANINMAMIŞTIR. Yanlar arasındaki ilişki eser sözleşmesi olduğundan yüklenicinin borcu eseri sözleşme ve eklerine göre tamamlayıp iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin borcu BEDELİNİ ÖDEMEKTİR. Bu haliyle de karşılıklı borç YÜKLEYEN SÖZLEŞMELERDENDİR.
6098 sayılı TBK’nın 117/I. maddesinde muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla temerrüde düşeceği belirtildikten sonra ikinci fıkrasında borcun ifa edileceği gün birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse bu günün geçmesiyle; …borçlu temerrüde düşmüş olur şeklinde DÜZENLEME YAPILMIŞTIR. Aynı Kanun’un 123 üncü maddesinde de karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, taraflardan biri temürrede düştüğü takdirde diğeri, borcun ifa edilmesi için uygun bir süre verebilir veya uygun bir süre verilmesini hakimden isteyebilir HÜKMÜ KONULMUŞTUR. 124. madedde süre verilmesini gerektirmeyen durumlar, 125 inci maddede de temerrüt halinde alacaklıya tanınan seçimlik HAKLAR GÖSTERİLMİŞTİR.
Somut olayda, sözleşmelerde kesin vade olmadığı gibi, davacı iş sahibine vadeyi belirleme konusunda sözleşmelerde yetki verilmemiş ve davacı tarafça TBK’nın 117/I. maddesi gereğince ihtarname gönderilerek davalı borçlu TEMERRÜDE DÜŞÜRÜLMEMİŞTİR. Bunun dışında e-mail yazışmaları usulüne uygun ihtar niteliğinde olmamakla birlikte bu yazışmalarla davalı yüklenicinin temerrüde düşürüldüğü kabul edilse dahi, davacı tarafça TBK’nın 123 üncü maddesine uygun biçimde davalıya ifa için SÜRE VERİLMEMİŞTİR. TBK’nın 124 üncü maddesindeki süre verilmesini gerektirmeyen haller MEVCUT DEĞİLDİR.
Bu durumda temerrüt olgusunun gerçekleşmediği ve ifa için süre verilmediğinden fesihte davalının haksız olduğu kabul edilemiyeceği ve bu halde davacı TBK’nın 125/son maddesinin ikinci cümlesinde ifade edilen menfi zararını (kalıpların üçüncü şahıslara yaptırılması sonucu fiyat farkını) da istemeyemiyeceğinden mahkemece davanın tümden reddine karar verilmesi yerine yanlış değerlendirme sonucu tazminat talebinin kabulü doğru olmamış, kararın bozulması UYGUN BULUNMUŞTUR.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarırnın kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 22.02.2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
Bir önceki yazımız olan HİZMET NEDENİYLE GÜVENİ KÖTÜYE KULLANMA başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.