Blog

5237 sayılı TCK’nın 155/2 madde ve fıkrasında düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; meslek, sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkalarının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenebilen bir suç olduğundan, bu açıklamalar ışığı altında, öncelikle sanığın müşteki şirkette hangi sıfat ve konumda çalıştığı, var ise müşteki ile sanık arasında iş sözleşmesi de getirtilerek, çalıştığı konum itibariyle yapmış olduğu satışlardan elde edilen bedeli şirket adına tahsil yetkisi olup olmadığı, müşteki şirket ile hizmet akdi ilişkisi içerisinde çalışıp çalışmadığı araştırılarak, kendisine müşteki şirket ile aralarındaki hizmet ilişkisi çerçevesinde verilen yapılan satış bedellerini tahsil etme yetkisi olmaması halinde eyleminin, müştekinin şikayetten vazgeçtiği hususu da gözönünde bulundurularak 6763 sayılı Kanunun 34.maddesi ile uzlaşma kapsamına alınan TCK’nın 155/1 maddesinde öngörülen “güveni kötüye kullanma suçunu”, böyle bir yetkisinin olması halinde ise TCK’nın 155/2 maddesinde öngörülen “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu” oluşturacağı gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanıkla müşteki vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:

1-Sanık hakkında verilen mahkumiyet hükmüne yönelik müşteki vekili tarafından yapılan temyiz başvurusunun incelemesinde;

Müşteki vekilinin 06/05/2013 tarihli dilekçeyle sanık hakkındaki şikayetlerinden vazgeçtiklerini beyan ettiği, bu nedenle katılan sıfatını almayan müştekinin hükmü temyiz yetkisi bulunmadığından, müşteki vekilinin temyiz inceleme isteğinin 5320 s. Kanun’un 8/1 inci maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 317 nci maddesi gereğince REDDİNE,

2-Sanık hakkında verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanık tarafından yapılan temyiz başvurusunun incelemesinde;

Müşteki şirketin bazı lastik koruyucu ürünlerinin ithalatçısı ve satıcısı olduğu, sanığın da müşteki şirketin ürünlerinin tanıtım ve pazarlamasını yaptığı, yapılan satıştan komisyon aldığı, şirketin … Teknik A.Ş adlı şirkete sattığı ürünlerin 5.300 TL bedelli irsaliyeli faturası ile bu şirkete teslim edildiği ancak sanığın söz konusu satış bedeli olan 5.300 TL’yi müşteki şirketin onayı olmadan Eft yoluyla kendi şahsi hesabına aktarttığı, sanığın bu şekilde almış olduğu parayı müşteki şirkete ödemeyip uhdesinde tutarak hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia olunan somut olayda,

5237 sayılı TCK’nın 155/2 madde ve fıkrasında düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; meslek, sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkalarının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenebilen bir suç olduğundan, bu açıklamalar ışığı altında, öncelikle sanığın müşteki şirkette hangi sıfat ve konumda çalıştığı, var ise müştekiyle sanık arasında iş sözleşmesi de getirtilerek, çalıştığı konum itibariyle yapmış olduğu satışlardan elde edilen bedeli şirket adına tahsil yetkisi olup olmadığı, müşteki şirketle hizmet akdi ilişkisi içerisinde çalışıp çalışmadığı araştırılarak, kendisine müşteki şirketle aralarındaki hizmet ilişkisi çerçevesinde verilen yapılan satış bedellerini tahsil etme yetkisi olmaması halinde eyleminin, müştekinin şikayetten vazgeçtiği hususu da gözönünde bulundurularak 6763 s. Kanunun 34 üncü maddesiyle uzlaşma kapsamına alınan TCK’nın 155/1 maddesinde öngörülen “güveni kötüye kullanma suçunu”, böyle bir yetkisinin olması halinde ise TCK’nın 155/2 maddesinde öngörülen “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu” oluşturacağı gözetilmeden, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 s. Kanun’un 8/1 inci maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08/01/2018 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

 

Bir önceki yazımız olan ÇOCUĞUN BASİT CİNSEL İSTİSMARI başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.