Taraflar arasındaki ‘tahliye” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Sulh 2.Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 19.07.2007 gün ve 2006/1542-2007/875 sayılı kararın incelenmesi Davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 18.12.2007 gün ve 2007/11791-14023 sayılı ilamı ile;
(“…Uyuşmazlık iktisap ve konut ihtiyacı nedeniyle tahliye istemine ilişkin olup, mahkemece istemin kabulü üzerine hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
6570 Sayılı Yasa kapsamına giren bir taşınmazı iktisap eden kimse dilerse eski malik ile kiracı arasında yapılmış sözleşmeye dayanarak sözleşmenin sonunda, dilerse Yasanın 7/d maddesinde öngörülen sürelerden yararlanarak ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açabilir. Yeni malikin bu seçeneklerden hangisi yararına ise onu tercih etme hakkı vardır. 6570 sayılı Yasanın 7/d maddesine dayanması halinde yeni malikin iktisap günü de dahil olmak üzere iktisap tarihinden itibaren bir (1) ay içinde kiralananı satın aldığını ve ihtiyacı, olduğunu kiracıya bildirmesi ve yine iktisaptan itibaren iktisap günü dahil altı (6) ayın sonunda dava açması gerekir. Davanın altı ayın sonunda hemen açılması şart olmayıp sözleşme sonuna kadar açılması mümkündür.
KARAR
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, 6570 sayılı Kanunun 7/d maddesine dayalı, yeni malikin ihtiyacı nedeniyle tahliye istemine ilişkindir.
Davacı yeni malik, davalının oturduğu taşınmazı satın alarak yasal sürede 7/d maddesine dayanarak ihtarda bulunduğunu ifadeyle taşınmazın tahliyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf ihtarın ve dolayısıyla davanın süresinde olmadığını, davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.
Mahkemece, ihtar 07.05.2006 tarihinin Pazar gününe gelmesi nedeniyle süresinde kabul edilerek ihtiyaç iddiası irdelenmiş ve sonuçta davacının iddiasını ispatladığını kabulle 6570 sayılı Kanunun 7/d, 15, 16 madde lerine dayanılarak akdin feshi ile davalının mecurdan tahliyesine karar verilmiştir.
Hükmün davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Özel Dairece, karar, taşınmazın 07.04.2006 tarihinde satın alınmış olmasına göre, tebliği 08.05.2006 tarihinde gerçekleşen ihtarın yasal sürede yapılmış kabul edilemeyeceği, zira resmi tatil günlerinde tebligat yapılmasının olanaklı olduğu, bu hususun kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece esasa girişilmeden davanın süresinde açılmadığından reddi gerektiği, gerekçesiyle bozulmuş; davacı vekilinin karar düzeltme istemi de esastan incelenerek reddedilmiştir.
Mahkemece önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalı vekili getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yeni malikin iktisap ve ihtiyaç iddiasını içeren ihtarnamesinin yasal sürede tebliğ edilip edilmediği,
Bu cümleden olarak; süre sonunun Pazar gününe rastlamasının ilk iş günü olan Pazartesi günü yapılan tebliğin süresinde kabul edilmesine olanak sağlayıp sağlamayacağı, noktasında toplanmaktadır
6570 sayılı Yasa kapsamına giren bir taşınmazı iktisap eden kimse dilerse eski malik ile kiracı arasında yapılmış sözleşmeye dayanarak sözleşmenin sonunda, dilerse Yasanın 7/d maddesinde öngörülen sürelerden yararlanarak ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açabilir. Yeni malikin bu seçeneklerden hangisi yararına ise onu tercih etme hakkı vardır.
6570 sayılı Yasanın 7/d maddesine dayanması halinde yeni malikin iktisap günü de dahil olmak üzere iktisap tarihinden itibaren bir (1) ay içinde kiralananı satın aldığını ve ihtiyacı, olduğunu kiracıya bildirmesi ve yine iktisaptan itibaren iktisap günü dahil altı (6) ayın sonunda dava açması gerekir. İktisabı izleyen bir ay içerisinde ihtar tebliği zorunlu olup bunun sonradan giderilmesi mümkün değildir.
6570 sayılı Yasanın 7/d maddesine göre açılacak davada tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın varlığının ayrıca kanıtlanması gerekir.
Davanın yasal dayanağını teşkil eden, 6570 sayılı Gayrimenkullerin Kiralanması Hakkında Kanunun 7/d maddesi;
“Gayrimenkulü Medeni Kanun hükümlerine göre iktisabeden kimse kendisi veya eşi veya çocukları için tamamen veya kısmen mesken olarak ve yine kendisi veya eşi veya çocukları için bir meslek veya sanatın bizzat icrası maksadiyle iş yeri olarak kullanma ihtiyacında ise iktisap tarihinden itibaren bir ay zarfında kiracıyı keyfiyetten ihtarname ile haberdar etmek şartıyle altı ay sonra, tahliye davası açabilirler.”
Hükmünü amir olup; yeni satın alan malike, eski malikin sözleşme süresinin sonunu beklemeden iktisap tarihinden bir ay içinde ihtarname tebliğ etmek koşuluyla, takip eden altı ay içinde tahliye davası açabilme olanağını, getirmektedir.
Dolayısıyla, yeni malik iktisap tarihinden bir ay içinde kiracıya tebliğ ettireceği ihtarname ile ihtiyaç iddiasını bildirecek, tahliye gerçekleşmezse takip eden altı ay içinde tahliye davası açabilecektir.
Kanunun özelliği itibariyle, tebliğin yapılması ile sürenin başlama ve bitim tarihlerinin hesaplanmasına ilişkin hükümlerin irdelenmesinde yarar vardır:
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 33, Tebligat Tüzüğünün 53. ve Tebligat Rehberinin 43.madde lerinde; resmi ve adli tatil günlerinde de tebligat yapılabileceği öngörülmüştür.
Ne var ki, tebligatın yapılabilme usulüne ilişkin bu hüküm tebliğ memuruna yönelik ve tebligatın geçerliliğine ilişkin bir hüküm olup; sürelerin hesabı söz konusu olduğunda 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 161. ve 162.madde leri ile 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 76. ve yine 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 19.madde lerinde düzenlenen genel ilkenin uygulanması gerekir.
Anılan maddelerde; gün olarak tayin olunan müddetlerin hesabında tefhim veya tebliğ günü olan ilk günün hesaba katılmayacağı, son günün tatil saatinde müddetin biteceği; ay veya sene olarak tayin olunan müddetlerin hesabında ise ayın veya senenin kaçıncı günü işlemeye başlamış ise biteceği ay veya senenin aynı gününün tatil saatinde ve müddetin biteceği ayın sonunda böyle bir gün yoksa ayın son gününün tatil saatinde bu müddetlerin sona ereceği, belirtilmiştir.
Ayrıca resmi tatil günlerinin süreye dahil olduğu, sürenin sonuncu gününün resmi tatile rastlaması halinde (Örn.Pazar gününe) sürenin takip eden ilk iş gününün (Örn.Pazartesi) tatil saatinde biteceği de düzenlenmiştir.
Diğer taraftan, 6570 sayılı Kanunda sürelerin hesabına yönelik ayrık bir düzenleme de bulunmadığından, Medeni Kanun ile diğer yasalardaki usule ilişkin sürelerin hesaplanmasında 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 161 ve 162. madde lerinin uygulanması gerekir.
Aynı hususlar, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 19, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Sürelerle İlgili Genel Esaslar” başlıklı 8, 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun “İdari Yargılama Usulü Kanunu ile Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun Uygulanacağı Haller” başlıklı 56, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Sürelerin Hesaplanması” başlıklı 39.madde lerinde de benzer şekilde düzenlenmiştir.
Sonuç itibariyle; bir aylık sürenin son gününün tatile rastlaması halinde takip eden iş gününün tatil saatine kadar yapılan tebligatın süresinde yapıldığının kabulü gerekir.
Nitekim, aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulu’nun 13.02.2002 gün ve 2002/6-23 E.ve 2002/94 sayılı kararında da benimsenmiştir.
Somut olay, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda değerlendirildiğinde;
Davaya konu taşınmaz, yeni malik davacı tarafından 07.04.2006 tarihinde iktisap edilmiştir. Davacı, iktisabını ve ihtiyacını 05.05.2006 tarihinde konutta kiracı olarak oturan davalıya ihtar etmiş ve bu ihtarname davalıya 08.05.2006 tarihinde tebliğ edilmiştir. Satın alma tarihinden başlayan bir aylık süre 07.05.2006 tarihinde dolmakta ise de bu günün resmi tatil (Pazar) gününe rastladığı belirgindir.
Yukarıda ayrıntısıyla açıklanan yasal düzenlemeler nedeniyle, bu sürenin takip eden ilk iş günü olan 08.05.2006 (Pazartesi) günü mesai saatine kadar uzamış olduğunun ve dolayısıyla da ihtarnamenin süresinde tebliğ edildiğinin kabulü gerekir.
Açıklanan nedenlerle; yerel mahkemenin ihtarnamenin süresi içinde tebliğ edildiği ve dolayısıyla da davanın süresinde açıldığına ilişkin direnmesi usul ve yasaya uygundur.
Ne var ki, davalı vekilinin ihtiyacın varlığının kanıtlanıp, kanıtlanmadığına ilişkin ve diğer temyiz itirazları Özel Dairece incelenmemiştir. Bu yönler incelenmek üzere dosyanın dairesine gönderilmesi gerekir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, yerel mahkemenin ihtarın süresine ilişkin direnmesi usul ve yasaya uygun olup, işin esasına ilişkin davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelemesi için dosyanın 6.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 04.03.2009 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Bir önceki yazımız olan İŞTİRAK NAFAKASI başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.