Blog

TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla işlenmesi gerekir. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun tüzel kişiliğidir. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu suç oluşmayacaktır. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde kapsamında değildir.

KARAR 

Dosya incelenerek gereği düşünüldü;

Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar SAĞLAMASI GEREKMEKTEDİR. Hile nitelikli BİR YALANDIR. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım HAREKETLER OLMALIDIR. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız ÇIKAR SAĞLANMALIDIR. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, fiille olan ilişkisi, mağdurun durumu, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı NAZARA ALINMALIDIR.

TCK’nın 158/1-e bendinde belirtilen, kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal KABUL EDİLMİŞTİR. Hangi kurum ve kuruluşların, kamusal nitelik taşıdığı, o kurumun kadro bakımından bağlı olduğu durumu düzenleyen mevzuata göre belirlenir. Bu nitelikli halin oluşması için, eylemin kamu kurum ve kuruluşlarının mal varlığına zarar vermek amacıyla İŞLENMESİ GEREKİR. Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak yada bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun TÜZEL KİŞİLİĞİDİR. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu SUÇ OLUŞMAYACAKTIR. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde KAPSAMINDA DEĞİLDİR.

 

Zarar vermek, kamu kurum ve kuruluşlarından hakkı olmayan bir parayı almak ya da bir borcu geri vermemek şeklinde olabilir. Bu suçun zarar göreni kamu kurum ve kuruluşunun TÜZEL KİŞİLİĞİDİR. Kamu kurum ve kuruluşlarının zarar görmesi söz konusu değilse bu SUÇ OLUŞMAYACAKTIR. Dolandırıcılık suçunun kamu yararına çalışan hayır kurumlarının zararına işlenmesi madde KAPSAMINDA DEĞİLDİR.

Sanık İzzettin Özpolat’ın 2001 yılında Bolu ili Gerede ilçesi Panayır Caddesinde Özser Deri Bağırsak Gıda ve Pet. Ürn. Ltd. Şti. adına bir şirket kurarak deri işlerinde faaliyet gösterdiği, sanık İzzettin Özpolat’ın şirketin muhasebe işlemlerini sanık Ayhan Arslan’ın abisi Ünal Arslan’a yaptırdığı, sanık İzzettin Özpolat’ın 2003 yılında Gerede ilçesini terkederek Kazakistan’a gittiği, şirketin işlerini takip etmesi için Gerede Noterliğince düzenlenen 17.02.2003 tarihli vekaletnameyle Ayhan Arslan ve Ünal Arslan’ı vekil tayin ettiği, sanık İzzettin Özpolat’ın şirketiyle ilgili işleri bu vekaletname uyarınca sanık Ayhan Arslan’ın takip ettiği, sanık Ayhan Arslan’ın, sanık İzzettin Özpolat tarafından verilen vekaletname uyarınca Bolu Sosyal Sigortalar Müdürlüğü’ne müracaat ederek e-bildirge şifresi aldığı, daha sonra söz konusu şirketin 2003 yılı sonu ve 2004 yılı ve devamında hiçbir faaliyeti olmadığı halde şirkette gerçekte bir çalışmaları olmayan Hasan Aydemir, Erdoğan Aslan, Halil Güneş ve Önder Altun hakkında e-işe giriş bildirgesi düzenleyip sosyal güvenlik kurumuna göndermek suretiyle sanıkları sigortalı yaptığı, ancak hiçbirisinin sigorta primini sosyal güvenlik kurumuna yatırmadığı, adı geçenlerin, sanık Ayhan Arslan tarafından düzenlenen işyeri belgesi ve vizite kağıtları uyarınca kendileri ile eş ve çocukları adına sağlık karneleri almak suretiyle kullanmaya başladıkları, 2004-2006 yılları içerisinde sanık Ayhan Arslan’dan almış oldukları vizite kağıtlarıyla sağlık karnelerini kullanmak suretiyle kendileri, eş ve çocuklarının tedavi ve masraflarının Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmasını sağladıkları bu suretle sanıklar Ayhan ve İzzettin’in kurumu dolandırdıkları iddia olunan somut olayda; sanığın Gerede ilçesinde kurmuş olduğu Özser Ltd Şti yönünden muhasebe işlerini yapan Ünal Arslanla kardeşi olan sanık Ayhan Arslan’a vekaletname verdiği, sanık Ayhan Arslan’ın, sanık İzzettin Özpolat’ın 2003 yılında yurtdışına gitmesinden sonra şirket işlerini takip etmediği gibi, sanık İzzettin Özpolat’tan almış olduğu vekaletnameyle sosyal sigortalar kurumuna müracaat ederek e-bildirge şifresi aldığı ve şirkette çalışmayan diğer sanıkları e-bildirge şifresi kullanarak kuruma işyerinde çalıştırdıklarına dair beyanda bulunmak suretiyle sigortalı yaptığı, bu işlemler için diğer sanıklardan aylık 100 TL para aldığı, sanık İzzettin Özpolat’ın yurtdışında bulunması nedeniyle şirkette gerçekte çalışmayan kişilerin sigortalı yapılmasını bildiğine dair bir delil bulunmadığı gibi, şirkette sigortalı gösterilen Önder Altun, Erdoğan Aslan, Hasan Aydemir ve Halil Güneş.in sanık İzzettin Özpolat’ı tanımadıklarını, kendilerini sanık Ayhan Arslan’ın sigortalı yaptığı ve bu iş için kendilerinden para aldığını beyan ettikleri, bu kapsamda sanık İzzettin Özpolat’ın, sanık Ayhan Arslan tarafından kişileri SGK kurumuna bildirilerek gerçekte çalışmadıkları halde sigortalı yapılmasını bildiğine ve bu işten bir menfaat temin ettiğine dair cezalandırılması için dosyaya yansıyan her türlü şüpheden uzak, yeterli, inandırıcı ve kesin bir delil elde edilmediği oluş ve dosya kapsamından anlaşılmakla, sanık İzzettin’in beraatine sanık Ayhan’ın ise mahkumiyetine dair mahkemenin kabul ve uygulamasında bir İSABETSİZLİK GÖRÜLMEMİŞTİR.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık Ayhan müdafi ve katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 10.03.2015 tarihinde OY BİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

Bir önceki yazımız olan VELAYET HAKKI ANNEYE ÇOCUĞUN SOYADINI DEĞİŞTİRME HAKKI VERMEZ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.