Savunma alınmadan disiplin cezası verilemez; savunma hakkının kullandırılması amacıyla ilgili hakkındaki iddiaların, bu iddiaların dayandığı delillerin, üzerine atılı fiillerin hukuki nitelendirmesinin ve önerilen disiplin cezasının bildirilmesi zorunludur.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından yürütmenin durdurulması istemi görüşülmeyerek dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dava; davacının, “Türkiye Elektrik Üretim İletim Anonim Şirketi (TEAŞ) Genel Müdürlüğü Personel Yönetmeliğinin 23.maddesinin (e) bendi ile 24.maddesinin (g) bendi uyarınca şirketle ilişiğinin kesilmesi cezası ile cezalandırılmasına ilişkin TEİAŞ Yüksek Disiplin Kurulu’nun 15.9,2004 günlü, 9 sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Ankara 3. İdare Mahkemesinin 30.6.2005 günlü, E:2.004/3374, K:2005/1099 sayılı kararıyla; Anayasa’nın 129, maddesinde, memurlar ve diğer kamu görevlilerine savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemeyeceğinin hükme bağlandığı; bu hükme göre savunma hakkının hukuka uygun şekilde kullanımının sağlanmasının idarenin görevi olduğu; olayda ise savunma hakkının kullanımı sağlanmadan ceza verildiğinin anlaşıldığı; bu durumda, savunma hakkı kullandırılmadan ceza verilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Anılan karar, temyiz incelemesi sonucunda, Danıştay Onikinci Dairesinin 16.10.2006 günlü, E:2006/1148, K:2006/4012 sayılı kararıyla; dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi Gene! Müdürlüğü Personel Yönetmeliğinin “Disiplin Cezaları” başlıklı 18, maddesinde, şirket hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacıyla görevleri ile ilgili kusurlu hareketleri görülen, işyerinde veya dışında şirketle ilgili mevzuata aykırı davranışlarda bulunan, kanun, tüzük, yönetmelik genelge ve diğer düzenlemelerde belirtilen ödevleri yerine getirmeyen, uyulması zorunlu kılınan hususlara uymayan veya yasaklanan işleri yapan personele 657 sayılı Kanunun ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin disiplin hükümlerinin uygulanacağı hükmüne yer verildiği; Yönetmelik maddesinin atıfta bulunduğu 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 130. maddesinde ise Devlet memurları hakkında savunma alınmadan disiplin cezası verilemeyeceği, soruşturma yapan veya disiplin kurulunun 7 günden az olmamak üzere verdiği süre içinde veya belirtilen bir tarihte savunmasını yapmayan memurun savunma hakkından vazgeçmiş sayılacağının hükme bağlandığı; olayda, soruşturmacı Başmüfettiş tarafından, 15.4.2004 tarihli yazıyla, üzerine atılı fiiller ayrıntılı bir şekilde belirtilmek suretiyle ve 7 gün süre verilerek davacıya soruşturma konularıyla ilgili sorular yöneltilmesi üzerine davacının sorulara yazılı olarak cevap verdiği görüldüğünden 657 sayılı Yasanın 130, maddesinde öngörülen savunma ile güdülen amacın gerçekleştiği sonucuna varıldığı; bu nedenle, uyuşmazlığın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, savunma hakkı kullandırmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmesinde hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle bozulmuş ise de; İdare Mahkemesince, bozma kararına uyulmayarak dava konusu işlemin iptali yolundaki ilk kararında ısrar edilmiştir.
Davalı idare, Ankara 3, İdare Mahkemesinin 27.4.2007 güniü, E:2007/50, K:2007/1088 sayılı ısrar kararını temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.
Anayasa’nın 129/2. maddesinde, memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Anılan Anayasa hükmünün gerekçesinde, “yapılacak disiplin kovuşturmalarında ve disiplin cezası uygulamasında ilgiliye isnadolunan hususun biidirilmesi, dinlenilmesi, savunmasını yapma imkanı tanınması bu madde ile güvence altına alınmaktadır” ifadelerine yer verilerek, disiplin cezaları ile ilgili olarak Anayasal güvenceye bağlanan savunma hakkının içeriği belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin, Avrupa İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme’nin, savunma hakkının önemini ve gereğini vurgulayan 6. maddesini de dikkate alarak savunma hakkının niteliğini vurguladığı, 14.7.1998 günlü, 1997/41, 1998/47 sayılı kararında,herkesin kendisine yönelik isnadın nedeninden ve niteliğinden en kısa zamanda, anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek hakkına sahip olduğu; olayı, isnadın nedenini ve hukukî niteliğini bilmeyen kişinin kendisini yeterince savunamayacağının açık olduğu, bu hususun, savunma hakkının temelini oluşturduğu belirtilmiştir
Anayasa hükmü, gerekçesi ve Anayasa Mahkemesi kararı karşısında, disiplin cezaları ile ilgili olarak savunma hakkı kullandırılmadan disiplin cezası verilmesinin hukuken olanaklı olmadığı; savunma hakkının hukuka uygun şekilde kullanılabilmesi için de, ilgili kamu görevlisinin hakkındaki iddiaları, bu iddiaların dayandığı delilleri, üzerine atılı fillerin hukuki nitelendirmesini ve önerilen disiplin cezasını bilmesi gerektiği sonucuna varılmakta olup, tüm bu husular kendisine bildirilmeyen kişinin kendisini yeterince savunamayacağı açıktır.
Anayasanın yukarıda aktarılan 129/2. maddesinin emredici nitelikteki hükmü uyarınca, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun, memurların savunma haklarını düzenleyen 129/2. maddesinde, hakkında memurluktan çıkarma cezası istenen memurun, soruşturma evrakını incelemeye, tanık dinletmeye, disiplin kurulunda sözlü veya yazılı olarak kendisi veya vekili vasıtasıyla savunma yapma hakkına sahip olduğu ve 130. maddesinde, devlet memuru hakkında savunması alınmadan disiplin cezası verilemeyeceği, soruşturmayı yapanın veya yetkili disiplin kurulunun 7 günden az olmamak üzere verdiği süre içinde veya belirtilen bir tarihte savunmasını yapmayan memurun, savunma hakkından vazgeçmiş sayılacağı kurallarına yer verilmiştir.
Değinilen kurallar ile, savunma alınmadan disiplin cezası verilemeyeceği temel ilke olarak belirlendikten sonra, bu temel ilkenin uygulanması ile ilgili olarak, devlet memuriyetinden çıkarma cezaları için, öngörülen yaptırımın ağırlığı nedeniyle devlet memurları için güvence oluşturacak özel bazı kurallar belirlenerek disiplin cezası vermeye yetkili olan merciin savunma alması zorunlu kılınmıştır. Bu çerçevede, 657 sayılı Yasanın 130. maddesinde yer alan ve ilgili memurun savunma hakkından vazgeçmiş sayılacağı durumları düzenleyen kuralın, devlet memuriyetinden çıkarma cezaları için özel olarak öngörülen savunma alma zorunluluğunu ortadan kaldıracak şekilde yorumlanması hukuken olanaklı olmayıp soruşturma aşamasında soruşturmacı tarafından savunma alınmasının da anılan zorunluluğu ortadan kaldırmayacağı sonucuna varılmıştır.
Anayasa ve 657 sayılı Yasa hükümleri ile ilgili olarak buraya kadar yapılmış olan değerlendirmeler bir arada dikkate alındığında; devlet memurunun veya diğer kamu görevlilerinin görevine son verilmesi sonucunu doğuran disiplin cezalarının verilebilmesi için, söz konusu disiplin cezalarını vermeye yetkili merciiler tarafından, ilgili kamu görevlisinin hakkındaki iddiaları, bu iddiaların dayandığı delilleri, üzerine atılı fillerin hukuki nitelendirmesini ve önerilen disiplin cezasını öğrenmesi sağlanarak, savunma yapmasına imkan tanınmasının hukuken zorunlu olduğu anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, Türkiye Elektrik İletim A.Ş. Genel Müdürlüğünde … Müdürü olarak görev yapmakta iken şirketle ilişiğinin kesilmesi cezası alarak davalı idare ile ilişiği kesilen davacı hakkında yine … müdürü olarak görev yaptığı dönemle ilgili bir başka olay nedeniyle yürütülen soruşturma sırasında, 15.4.2004 tarihli yazıyla, 7 gün süre verilerek davacının soruşturulan olayla ilgili bilgisine başvurulduğu, davacı tarafından belirtilen yazıya cevaben sunulan yazıda soruşturulan olayla ilgili bilinenlerin anlatıldığı, soruşturma sonucunda düzenlenen raporda, Personel Yönetmeliğinin 23/(e) ve 24/(g) maddeleri uyarınca şirketle ilişiğinin kesilmesi cezası ile cezalandırılmasının önerildiği, soruşturma raporunun sunulduğu Türkiye Elektrik İletim A.Ş. Yüksek Disiplin Kurulu tarafından, PTT kanalıyla, yazılı savunmasının istenildiği, savunma isteme yazısının adresin kapalı olması nedeniyle iade edildiği, bu defa aynı yazının davacıya iletilmek üzere muhtarlığa teslim edildiği, ancak adresinde bulunamadığı belirtilerek yine iade edildiği; bilahare görevli iki memur eliyle evine gidilerek tebliğ edilmek istenilmiş ise de evde bulunamaması üzerine dava konusu Disiplin Kurulu kararıyla Müfettiş önerisinin kabulüne karar verilerek şirketle ilişiğinin kesilmesi cezası ile cezalandırıldığı anlaşılmıştır.
Davacıya verilen disiplin cezasının dayanağı olan Personel Yönetmeliğinin 19. maddesinde, şirketle ilişiğin kesilmesi cezası, personelin bir daha herhangi bir göreve atanmamak üzere şirketten çıkartılması olarak tanımlanmış; 25. maddesi ile söz konusu cezayı vermeye Yüksek Disiplin Kurulu yetkili kılınmış, 39. maddesi ile de Yönetmelikte belirtilmeyen hususlarla ilgili olarak 657 sayılı Yasaya göndermede bulunulmuştur.
Davacıya verilen şirketle ilişiğin kesilmesi cezasının, Yönetmelik maddesindeki tanımı dikkate alındığında, davalı idare personelinin görevine son verilmesi sonucunu doğuran bir disiplin cezası olduğu anlaşılmakta olup, bu cezaya ilişkin olarak savunma hakkının kullandırılması sırasında 657 sayılı Yasanın 129. ve 130. maddelerinde devlet memuriyetinden çıkarma cezası için özel olarak öngörülen kuralların uygulanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu bağlamda, şirketle ilişiğin kesilmesi cezasını vermeye yetkili Yüksek Disiplin Kurulu tarafından, davacının hakkındaki iddiaları, bu iddiaların dayandığı delilleri, üzerine atılı fiillerin hukuki nitelendirmesini ve önerilen disiplin cezasını öğrenmesi sağlanarak, savunma yapmasına imkan tanınması hukuken zorunlu bulunmaktadır.
Olayda ise, belirtilen zorunluluğa aykırı olarak, Yüksek Disiplin Kurulu tarafından, savunma alınmadan disiplin cezası verildiği anlaşılmaktadır.
Davalı idare tarafından, davacının savunmasının istenilmesine ilişkin yazının bilinen adresine tebliğ edilmeye çalışılmasına karşın tebliğ edilemediği, bu nedenle idarenin savunma hakkı tanınması konusunda üzerine düşen görevi yaptığı ileri sürülmekte ise de, verilen disiplin cezasının bildirilmesine ilişkin davalı idare yazısının çok kısa bir süre sonra aynı adrese tebliğ edilmiş olduğu anlaşıldığından davalı idarenin bu iddiasına itibar edilmemiştir.
Diğer yandan, soruşturmacı Başmüfettiş tarafından, soruşturma devam ederken, davacıya gönderilen yazı, soruşturma konusu olaylarla ilgili olarak davacının ifadesine başvurulması amacıyla hazırlanmış bir yazı niteliğinde olup bu yazıda, davacı hakkındaki iddialar, bu iddiaların dayandığı deliller, üzerine atılı fillerin hukuki nitelendirmesi ve önerilen disiplin cezası belirtilmemiştir. Belirtilen niteliğiyle, söz konusu yazının bir savunma isteme yazısı ve yazıya verilen cevabın bir savunma olarak da kabulü hukuken mümkün değildir.
Bu durumda, savunma alınmadan verildiği anlaşılan disiplin cezasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin reddine, Ankara 3. İdare Mahkemesinin 27.4.2007 günlü, E:2007/50, K:2007/1088 sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle onanmasına, kullanılmayan 21,40.- TL. harcın istemi halinde davalı idareye iadesine, 17.2.2011 gününde esasta ve gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.
Bir önceki yazımız olan ÇEKLERDE ZAMANAŞIMI başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.