“Kesin karar verme” ifadesinden, Yargıtay Özel Daire kararının kesin olduğunun amaçladığı, bu bakımdan Daire bozma kararının direnmeye konu edilemeyeceğini kabul etmek gerekir. Yasa koyucu burada açıkça, “Yargıtay’ca kesin olarak karara bağlanır” demek suretiyle, bozma kararına karşı direnme yolunu kapamış bulunmaktadır. Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 19. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 24.04.2012 gün ve 2011/1244 E. 2012/399 K.sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, YARGITAY 22. Hukuk Dairesi’nin 11.12.2012 gün ve 2012/10888 E. 28026 K. sayılı ilamıyla bozulmuş, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki KARARDA DİRENİLMİŞTİR.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Dava, aktin feshinin geçersizliğinin tespiti ve işe iade İSTEMİNE İLİŞKİNDİR.
Yerel mahkeme, feshin haksız olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne KARAR VERMİŞTİR.
Hüküm, davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire’ce yukarı da başlık bölümünde esas ve karar numarası belirtilen kararla bozulmuş, YEREL MAHKEMECE direnme KARARI VERİLMİŞTİR. Hükmü temyize davalı VEKİLİ GETİRMEKTEDİR.
Hukuk Genel Kurulu’nda görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/3 üncü maddesinde yer alan “mahkemece verilen kararın temyizi halinde YARGITAY ilgili Dairesinin vereceği kararın kesin olduğu” hükmü karşısında, YARGITAY Özel Daire kararının direnmeye konu edilip edilemeyeceği, YEREL MAHKEMECE önceki hükümde direnme kararı verilip verilemeyeceği, ön sorun OLARAK TARTIŞILMIŞTIR.
Sorunun çözümü 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin incelenip irdelenmesini ZORUNLU KILMAKTADIR. Şöyle ki; 4857 sayılı yeni İş Kanunu’nun 20. maddesi:
“İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gözetilmediği veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiasıyla fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş mahkemesinde dava açabilir. Toplu iş sözleşmesinde hüküm varsa veya taraflar anlaşırlarsa, uyuşmazlık aynı sürede özel hakeme götürülür. Feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü İŞVERENE AİTTİR. İşçi feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını İSPATLA YÜKÜMLÜDÜR. Dava seri muhakeme usulüne göre iki ay içinde sonuçlandırılır, mahkemece verilen kararın temyizi halinde YARGITAY bir ay içinde kesin olarak karar verir. Özel hakemin oluşumu çalışma esas ve usulleri bu yönetmelikle belirlenir. ”
HÜKMÜNÜ GETİRMİŞTİR.
Madde ile iş aktinin feshinin geçersizliğine ilişkin açılacak bir davanın basit yargılama usulüne göre, kısa süre içerisinde sonuçlandırılması düşüncesi, işçinin emek gelirinden olanaklar ölçüsünde çok kısa bir süre yoksun kalması ilkesinden kaynaklanmış ve bu nedenle de YARGITAY Özel Dairesi’nce verilecek kararın kesin OLMASI AMAÇLANMIŞTIR.
Benzer nitelikteki düzenlemelere; 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu 5, 15, 24, 34, 41 ve 53 üncü maddelerinde de yer verilirken iş hukukuna yön veren temel ilke ve düşüncelerden hareket edildiği, Hukuk Genel Kurulu’nun 13.03.1985 gün ve E:1984/9-834, K:1985/201 sayılı kararında da, benzer bir konunun ele alındığı görülmüş ve 2822 Sayılı Kanunun 15 inci maddesinde yer verilen “YARGITAY’ca… kesin karara bağlanır” hükmüyle yasa koyucunun, burada bozma kararına karşı direnme yolunu kapamayı amaçladığının vurgulandığına İŞARET EDİLMİŞTİR.
Açıklanan nedenlerle, “kesin karar verme” ifadesinden, YARGITAY Özel Daire kararının kesin olduğunun amaçladığı, bu bakımdan Daire bozma kararının direnmeye konu edilemeyeceğini kabul ETMEK GEREKİR. Yasa koyucu burada açıkça, “YARGITAY’ca kesin olarak karara bağlanır” demek suretiyle, bozma kararına karşı direnme yolunu KAPAMIŞ BULUNMAKTADIR.
Nitekim aynı ilke, Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2004 gün ve 2004/9-510 E.,2004/557 K.; 08.12.2004 gün ve 2004/9-654 E.,2004/664 K.; 21.09.2005 gün ve 2005/9-474 E.,2005/510 K.; 23.11.2005 gün ve 2005/9-579 E.,2005/648 K.; 12.04.2006 gün ve 2006/9-211 E., 2006/195 K.; 18.10.2006 gün ve 2006/9-621 E.,2006/673 K.; 03.12.2008 gün ve 2008/9-716 E.,2008/726 K.; 27.01.2010 gün ve 2009/9-592 E., 2010/35 K.; 24.02.2010 gün ve E:2010/9-33, K: 2010/105 sayılı kararlarında DA BENİMSENMİŞTİR.
Hal böyle olunca; YEREL MAHKEMECE, YARGITAY Özel Daire bozma kararının kesin olduğu ve direnme yolunun kapalı bulunduğu gözetilerek, Özel Daire bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve YASAYA AYKIRIDIR.
Direnme kararı belirtilen bu değişik GEREKÇEYLE BOZULMALIDIR.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 Sayılı Kanunun 30. maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429 uncu maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/son maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05.02.2014 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
Bir önceki yazımız olan ÖLÜM NEDENİNE DAYALI TAPU İPTALİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.