Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 22.02.2016 tarihli 2016/3812 Esas ve 2016/3414 Karar sayılı ilamında özetle; davacı işçinin ulusal bayram ve genel tatillerde çalışma karşılığı ücretlere hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan bayram ve genel tatil ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde işçi, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını her türlü delille ispat edebilir. İmzalı ücret bordrolarından, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıt taşımaması durumunda dahi, işçinin bordroda yazılı olanın dışında ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının yapıldığını yazılı delille kanıtlaması imkân dahilindedir. Olayda, 23 Nisan 2010 günü çalışma karşılığının davacıya ödendiği davacının imzasını içeren 27.05.2010 tarihli belge ile sabit olduğuna göre anılan ödemenin değerlendirilmemesi hatalıdır.
Davacı, kıdem tazminatıyla ücret alacağı, fazla mesai ücreti, ihtarname gideri alacağı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar VERİLMESİNİ İSTEMİŞTİR.
YEREL MAHKEMECE, davanın kısmen kabulüne KARAR VERİLMİŞTİR.
Hüküm süresi içinde davalılardan Medical Park Sağlık Hizmetleri A.Ş. avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatıyla ücret alacağı, ihtarname gideri alacağı, fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar VERİLMESİNİ İSTEMİŞTİR.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı Medical Park Sağlık Hizmetleri A.Ş. vekili, davanın muhatabının FGM Özel Güvenlik…A.Ş. olduğundan husumet itirazlarının bulunduğunu, müvekkilinin davacının işvereni olmadığını, müvekkili şirketle diğer davalı arasında düzenlenmiş sözleşmeye göre müvekkilinin çalışanlarından sorumlu olmadığını, müvekkilinin FGM çalışanlarından sorumlu değilse de, mahkemenin sorumlu oldukları kanaatine varması halinde davacının fazla mesai, resmi tatil ücreti, işçilik alacağı ve kıdem tazminatı alacaklarının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar VERİLMESİNİ İSTEMİŞTİR.
Davalı Tasfiye Halinde FGM Özel Güv. Ve Eğitim Hizm. A.Ş., davacının iş akdini haklı neden olmaksızın feshettiği için kıdem tazminatına hak kazanamayacağını, davacının iddia edilen maaşının gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirket nezdinde maaş alacağı, fazla mesai alacağı, resmi tatil ve bayram tatili alacağı bulunmadığını, davacının tüm taleplerinin haksız ve mesnetsiz olduğunu savunarak davanın reddine karar VERİLMESİNİ İSTEMİŞTİR.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, fazla çalışma ücreti ve ücret alacaklarının ödenmemesi nedeniyle iş akdinin davacı tarafından haklı nedenle feshedildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilerek davacının istemleri hüküm ALTINA ALINMIŞTIR.
D) Temyiz:
Kararı davalı Medical Park Sağlık Hizmetleri A.Ş. TEMYİZ ETMİŞTİR.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalılardan Medical Park Sağlık Hizmetleri A.Ş.’nin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları YERİNDE DEĞİLDİR.
2- Davacı işçinin ulusal bayram ve genel tatillerde çalışma karşılığı ücretlere hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında UYUŞMAZLIK KONUSUDUR.
4857 sayılı İş Kanununun 47 nci maddesinde, Kanunun kapsamındaki işyerleri bakımından, ulusal bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışma karşılığı olmaksızın o günün ücretinin ödeneceği, tatil yapılmayarak çalışıldığında ise, ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücretin ödenmesi gerektiği HÜKME BAĞLANMIŞTIR. 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunun 2 nci maddesinde ise, resmi ve dini bayram günleriyle yılbaşı gününün genel tatil günleri OLDUĞU AÇIKLANMIŞTIR.
Buna göre; genel tatil günleri, 1 Ocak, 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos günleriyle Arife günü saat 13.00’da başlanan üçbuçuk günlük Ramazan Bayramı ve Arife günü saat 13.00’de başlayan dörtbuçuk günlük Kurban Bayramı günlerinden oluşur. Ulusal bayram günü 28 Ekim saat 13.00 ten itibaren başlayan 29 Ekim günü de devam eden BİRBUÇUK GÜNDÜR. 2429 sayılı Yasanın, 5892 sayılı Yasayla değişik 2 nci maddesi uyarınca da, 1 Mayıs genel TATİL GÜNÜDÜR. İşçinin ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmayacağı toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmesiyle kararlaştırabilir.
Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını İSPATLA YÜKÜMLÜDÜR. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin DELİL NİTELİĞİNDEDİR. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda yer alan bayram ve genel tatil ücreti ödemesinin yapıldığı varsayılır. Bordroda ilgili bölümünün boş olması ya da bordronun imza taşımaması halinde işçi, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını her türlü delille ispat edebilir.
Ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı DELİL NİTELİĞİNDEDİR. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanlarıyla sonuca GİDİLMESİ GEREKİR. Bununla birlikte, işyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
İmzalı ücret bordrolarından, ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışıldığının ileri sürülmesi MÜMKÜN DEĞİLDİR. Ancak, işçinin alacağının bordroda görünenden daha fazla olduğu yönünde bir ihtirazi kaydının bulunması halinde, ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıt taşımaması durumunda dahi, işçinin bordroda yazılı olanın dışında ulusal bayram ve genel tatil çalışmalarının yapıldığını yazılı delille kanıtlaması İMKÂN DAHİLİNDEDİR.
Somut olayda, 23 Nisan 2010 günü çalışma karşılığının davacıya ödendiği davacının imzasını içeren 27.05.2010 tarihli belgeyle sabit olduğuna göre anılan ödemenin DEĞERLENDİRİLMEMESİ HATALIDIR.
3- İşçinin çalışmalarının denkleştirmeye tabi tutulması ve fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanamayacağı noktasında taraflar arasında UYUŞMAZLIK BULUNMAKTADIR.
4857 sayılı İş Kanununun 41 inci maddesine göre haftalık kırkbeş saati aşan çalışmalar fazla çalışma sayılır. Anılan Yasanın 63 üncü maddesinde ise, “Aksi kararlaştırılmamışsa bu süre, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır. Tarafların anlaşmasıyla haftalık normal çalışma süresi, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine, günde onbir saati aşmamak koşuluyla farklı şekilde dağıtılabilir. Bu halde, iki aylık süre içinde işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık çalışma süresini aşamaz. Denkleştirme süresi toplu iş sözleşmeleriyle dört aya kadar artırılabilir” şeklinde kurala YER VERİLMİŞTİR.
Haftalık iş süresinin sözleşmelerle kırkbeş saatin altında BELİRLENMESİ MÜMKÜNDÜR. Bu halde haftalık çalışma süresini aşan kırkbeş saate kadar olan çalışmalar ise 4857 sayılı Yasanın 41 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, “fazla sürelerle çalışma” OLARAK ADLANDIRILMIŞTIR. Fazla sürelerle çalışma halinde denkleştirmeye gidilip gidilemeyeceği Kanunda AÇIKÇA DÜZENLENMEMİŞTİR. Bununla birlikte denkleştirme esasının kabul edildiği 63 üncü maddede “haftalık normal çalışma” süresinden söz edildiğine göre, tarafların kırkbeş saatin altında haftalık çalışma süresi belirlemeleri halinde, denkleştirmenin kararlaştırılan haftalık çalışma süresine göre YAPILMASI GEREKECEKTİR.
Günlük çalışma süresinin onbir saatten fazla olamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğinden, tespit edilen fazla sürelerin denkleştirmeye tabi tutulmaması, onbir saati aşan çalışmalar için zamlı ücret ÖDENMESİ GEREKİR.
Yine işçilerin gece çalışmaları Yasanın 69 uncu maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca günde yedibuçuk saati geçemez. Yasada belirtilen bu süre günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın bir sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden haftalık kırkbeş saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa dahi, günde yedibuçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ÜCRETİ ÖDENMELİDİR. Dairemizin kararı bu yöndedir (YARGITAY 9.HD. 23.6.2009 gün 2007/40862 E, 2009/17766 K).
Somut uyuşmazlıkta, 24.04.2011-06.05.2011 tarihleri arasında kullanılan 12 günlük iznin fazla çalışma karşılığı izin mi, yoksa yıllık izin mi olduğu hususu AÇIKLIĞA KAVUŞTURULMAMIŞTIR. Eğer anılan izin fazla çalışma karşılığı izin ise fazla mesai hesabında değerlendirilmesi gerektiğinin DÜŞÜNÜLMEMESİ HATALIDIR.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 22.02.2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
Bir önceki yazımız olan TAHLİYE İHTARLI ÖDEME EMRİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.