Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 02.03.2016 tarihli 2015/10776 Esas ve 2016/1587 Karar sayılı ilamında özetle; alacaklı kiralayan, borçlunun itirazı üzerine, yasal 30 günlük ödeme süresi geçtikten sonra borçlunun itiraz dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren hak düşürücü süre olan 6 ay içerisinde icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunabilir. Altı aylık hak düşürücü süre borçlunun itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğinden itibaren başlar. Olayımıza gelince; Tahliye ihtarlı ödeme emri borçluya 03.12.2012 tarihinde tebliğ edilmiş olup davanın 12.09.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davanın açılma tarihi dikkate alınarak itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğ edilip edilmediği araştırılmak suretiyle davanın süresinde açılıp açılmadığı üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davalı ve davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ.
Davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu hakkında, kira alacağının tahsili amacıyla tahliye istekli olarak başlatılmış olan icra takibine davalı borçlunun itirazı üzerine davacı alacaklı İcra Mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve icra inkar tazminatına HÜKMEDİLMESİNİ İSTEMİŞTİR. Mahkemece, itirazın kaldırılması talebinin kısmen kabulüne, tahliye isteminin reddine karar verilmesi üzerine, karar davalı ve davacı vekili tarafından süresi içinde TEMYİZ EDİLMİŞTİR.
Alacaklı kiralayan, borçlunun itirazı üzerine, yasal 30 günlük ödeme süresi geçtikten sonra borçlunun itiraz dilekçesinin kendisine tebliğinden itibaren hak düşürücü süre olan 6 ay içerisinde icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunabilir. Altı aylık hak düşürücü süre borçlunun itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğinden itibaren başlar.
Olayımıza gelince; Tahliye ihtarlı ödeme emri borçluya 03.12.2012 tarihinde tebliğ edilmiş olup davanın 12.09.2013 tarihinde AÇILDIĞI ANLAŞILMAKTADIR. Bu durumda mahkemece davanın açılma tarihi dikkate alınarak itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliğ edilip edilmediği araştırılmak suretiyle davanın süresinde açılıp açılmadığı üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle karar verilmesi DOĞRU DEĞİLDİR.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3 üncü madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366 ncı maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 02.03.2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
Bir önceki yazımız olan KİRA İLİŞKİSİNDEN KAYNAKLANAN TAZMİNAT İSTEMİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.