Blog

   indirYargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 12.10.2015 tarihli 2015/21774 Esas ve 2015/28019 Karar sayılı ilamında özetle; dosyadaki bilgi ve belgelere göre, feshin geçersizliği ve işe iade istemli davada, davalı Belediye’de ilk kez 2007 yılından itibaren işe girenler açısından 5620 sayılı Yasa’nın 1,3 ve geçici I. maddesinde öngörülen koşullar gerçekleşmediğinden, mevzuata uygun bir iş akdi kurulduğundan bahsedilmeyeceği, bu halde 6098 sayılı TBK ‘nın 394. maddesi uyarınca geçersizliğin ileriye tesirli netice meydana getireceği ilkesi gözetilerek, iş sözleşmesinin geçersizlikle son bulduğu kabul edilip davanın reddine karar verilmesi, bununla beraber, 2007 yılından önce işe girenler yönünden ise 5620 sayılı Kanun kapsamına girip girmeme bakımından, 2005 ve 2006 yıllarındaki çalışma sürelerinin her bir işçi yönünden ayrı ayrı araştırılıp değerlendirilmesi ve bu hususların hükmün gerekçesinde belirtilmesi gerekliği nazara alınmalıdır.

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, müvekkilinin uzun süreden beri davalı Erciş Belediye Başkanlığı emrinde işçi olarak ve işe giriş tarihinden bu yana zincirleme iş sözleşmesiyle sürekli çalıştığını, davalı tarafından 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49 uncu maddesi gereğince belediye personel giderlerinin, belediye gelirlerinin yüzde otuzunu aşması gerekçe gösterilerek iş sözleşmesinin feshedildiğini, yapılan feshin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin “(sözde) geçici işçi” statüsüyle 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uyarınca çalıştığını, belirli süreli iş sözleşmesinin zincirleme bir şekilde yenilenerek belirsiz süreli iş sözleşmesine dönüştüğünden sürekli (daimi) tabir edilen, belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalışan ve sürekli kadroda bulunan işçilerden hiç bir farkı olmadığını, müvekkilinin kamu hizmetinde çalışmakta olup, işi ve görevinin kamu hizmeti devam ettiği sürece devam edeceğini, müvekkilinin esasen geçici işçi yani belirli süreli iş sözleşmesiyle çalışan işçi olmadığını ve zaten belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalışan işçi olduğunu, müvekkilinin fiilen ve hukuken sürekli (daimi) işçiler gibi sürekli işçi kadrosunu hak ettiğinden 5620 s. Kanun gereği de bu tanımı hak etmesi gerektiğini, bu sebeplerle müvekkilinin geçici işçi olarak nitelendirilmesinin hukuki olmadığını, ayrıca Çalışma Bakanlığı müfettişlerinin yaptığı tespitte personel giderlerinin, gelirlerin, % 31,5 oranında olduğunu belirttiklerini, söz konusu kanuni orana beş işçinin çıkarılmasıyla ulaşılması mümkün iken yüzseksenaltı işçinin iş sözleşmesinin feshinin kötüniyetli olduğunu, müvekkilinin çalıştığı yıllarda her yıl düzenli olarak Belediye meclisince usulüne uygun vizelerinin yapıldığını ve bu sebeple müvekkilinin çalıştırılmasında usulü bir sorun bulunmadığını ileri sürerek feshin geçersizliğine ve müvekkilinin işe iadesine karar verilmesini TALEP ETMİŞTİR.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını, 5393 s. Kanun’un 49 uncu maddesi gereğince personel giderlerinin belediye gelirlerinin yüzde otuzunu aşmaması gerektiğini, ancak bu sınırın aşılarak personel giderlerinin, belediye gelirlerinin yüzde otuzsekizine ulaştığını ve bu sebeple davacının iş sözleşmesinin feshedildiğini, öte yandan 5620 s. Kanun’un geçici birinci maddesinde ancak mevsimlik işlerde geçici işçi çalıştırılabileceği ve bunun süresinin de bir mali yılda en fazla beş ay yirmidokuz gün olmasına rağmen davacının uygun vize alınmadan çalıştırıldığını ve bu sebepten dolayı da kanundan kaynaklanan sebeple iş sözleşmesinin haklı olarak feshedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini TALEP ETMİŞTİR.

Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, davanın reddine KARAR VERİLMİŞTİR.

Temyiz:

Kararı davacı vekili TEMYİZ ETMİŞTİR.

Gerekçe:

4857 s. Kanun’un 18 inci maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe DAYANMAK ZORUNDADIR.

4857 s. Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü İŞVERENE AİTTİR. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını İSPATLA YÜKÜMLÜDÜR.

Öte yandan, 5620 sayılı Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılmasıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 1 inci maddesinde de, bazı kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan geçici işçilerin sözleşmeli personel pozisyonlarına veya sürekli işçi kadrolarına geçirilme şartı ve YÖNTEMİ DÜZENLENMİŞTİR. Buna göre maddede belirtilen kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan işçinin sürekli işçi kadrosuna geçirilmesi için 2006 yılı içerisinde usulüne uygun olarak vizesi yapılmış geçici iş pozisyonlarında toplam altı ay veya daha fazla süreyle geçici işçi olarak çalışmış OLMAK GEREKİR.

5620 s. Kanun’un 3 üncü maddesine göre ise, bu Kanun’un yayımı tarihinden itibaren 1 inci madde kapsamındaki idare, kurum ve kuruluşlarda geçici iş pozisyonlarında işçi çalıştırılamaz. Ancak mevsimlik ve kampanya işleriyle orman yangınıyla mücadele hizmetlerinde bir mali yılda altı aydan az olmak üzere vize edilecek geçici iş pozisyonlarında işçi çalıştırılabilir. Bu şekilde çalıştırılacak işçiler için her mali yılda maddede belirtilen mercilerden geçici iş pozisyon vizesi ALINMASI ZORUNLUDUR. Söz konusu vize işlemi yapılmaksızın geçici işçi çalıştırılamaz ve herhangi bir ödeme yapılamaz. İl özel idareleriyle bunların müessese ve işletmelerinde (Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş olan şirketler hariç) bu fıkra hükümlerine göre geçici işçi çalıştırılabilmesine ilişkin usul ve esaslar İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenir.

5620 s. Kanun’un geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrasına göre de “Bu Kanunun 1 inci maddesinde belirtilen şartları taşımadıkları için sürekli işçi kadrolarına veya sözleşmeli personel statüsüne geçişi yapılamayan ve bu kanunun 3 üncü maddesi kapsamına girmeyen geçici işçiler, ilgili idare, kurum ve kuruluşlarca bir mali yılda altı aydan az olmak üzere ve bu Kanunun 3 üncü maddesinde belirtilen usule göre vizesi yapılacak geçici iş pozisyonlarında çalıştırılmaya devam olunabilir.” Aynı maddenin 2 nci fıkrasına göre ise “Sözleşmeli personel statüsüne geçmeyi kabul etmeyenler, 2006 yılındaki çalışma sürelerini aşmamak kaydıyla bu Kanun’un 3 üncü maddesinde belirtilen usule göre vizesi yapılacak geçici iş pozisyonlarında istihdam edilmeye devam olunurlar.”

Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen ilk karar, Dairemizin 23.02.2015 tarihli ilamıyla, özetle 5620 s. Kanun hükümleri nazara alınarak mevzuata aykırı istihdamın söz konusu olup olmadığının araştırılması gerektiği GEREKÇESİYLE BOZULMUŞTUR. Bozmadan sonra davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma eksik ve hüküm kurmaya YETERLİ BULUNMAMAKTADIR.

Öncelikle ifade etmek gerekir ki, mahkemece somut olayda ilk önce 5620 s. Kanun hükümleri doğrultusunda DEĞERLENDİRME YAPILMALIDIR. Bu cümleden olarak, sadece İçişleri Bakanlığı tarafından gönderilen yazı cevaplarına göre karar verilmesi DOĞRU OLMAMIŞTIR.

Dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere göre, davalı Belediye’de ilk defa 2007 yılından itibaren işe girenler bakımından 5620 s. Kanun’un yukarıda öngörülen şartları gerçekleşmediğinden, mevzuata uygun bir iş sözleşmesi kurulduğundan söz edilemez. Bu durumda, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 394 üncü maddesi gereğince geçersizliğin ileriye etkili sonuç doğuracağı ilkesi gözetilerek, iş sözleşmesinin geçersizlikle son bulduğu kabul edilmeli ve davanın reddine KARAR VERİLMELİDİR. Bununla birlikte, 2007 yılından önce işe girenler bakımından ise 5620 s. Kanun kapsamına girip girmeme açısından, 2005 ve 2006 yıllarındaki çalışma sürelerinin her bir işçi yönünden ayrı ayrı araştırılıp değerlendirilmesi ve bu hususların mahkeme kararının gerekçesinde BELİRTİLMESİ GEREKMEKTEDİR.

Şu halde, davacı, 5620 s. Kanun kapsamına giriyor ise geçici işçi olarak işe iadesine karar verilmeli, 5620 s. Kanun kapsamına girmeyenler ve 2007 yılından itibaren işe alınanlar bakımından ise davanın reddine KARAR VERİLMELİDİR. Anılan hususlar gözetilmeksizin, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup BOZMAYI GEREKTİRMİŞTİR.

Sonuç:

Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12.10.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

 

Bir önceki yazımız olan İRTİFAK HAKKI ŞERHİNİN TERKİNİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.