Archives: Şubat 2016

NDIxNTAzNj-kamulastirmasiz-el-atma-davasiYargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 08.01.2016 tarihli 2015/34406 Esas ve 2016/188 Karar sayılı ilamında özetle; dava, devre mülk satışının ifasının imkansız olması nedeniyle uğranılan zararın tazminine yöneliktir. Hemen belirtilmelidir ki devre mülk satışı nedeniyle sözleşme ilişkisi olmayan davalı Belediye Yargıtay HGK kararı ile sorumlu tutulduğundan davacının, davalıya yaptığı ödemeleri yasal delillerle kanıtlaması gerekir. Şirket defterleri üzerinde inceleme yapılmadığı için davacı satış bedelini ödediğini ticari defter ve kayıtlarla ispat edememiştir. O zaman davacı elinde kalan ödeme belgeleriyle ifayı ispat etmek zorundadır. Dairemizin emsal bozma kararlarında belirtildiği üzere bu tür davalarda ödeme belgelerinin delil olarak önemi izahtan varestedir. Ödemenin nasıl yapılacağı 818 sayılı BK.nun 87. (TBK m. 103) maddesinde gösterilmiştir. Yasa gereğince borcu ödeyen bir makbuz ve borcun tamamı ödenmişse buna ilişkin senedi geri isteme hakkına sahiptir. Borcun tamamı ödenmemiş veya borç senedi alacaklıya başkaca haklar da vermekte ise borçlu, ancak makbuz verilmesini ve ödemenin borç senedine işlenmesini isteyebilir. Bu hükme göre borcunu ödeyen borçlunun makbuz alması ve dönemsel ödemelerin kayıtlara işlenmesi gerekir.

Devamını Oku..

mobbing_glrYargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 24.12.2015 tarihli 2014/25759 Esas ve 2015/36853 Karar sayılı ilamında özetle; taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının iş akdinin işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında toplanmaktadır. Yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkânı tanımaktadır. Somut uyuşmazlıkta; davacı iş akdinin haksız feshedildiğini iddia etmiş, davalı işveren ise davacının müşterilerinden olan Formula 1 mağazalarında mesai sonrası çalıştığı tespit edildiğinden iş akdinin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II-e bendine göre haklı olarak feshedildiğini savunmuştur. Davacının mesai saatleri dışında da olsa başka bir işyerinde çalışması, doğruluk ve bağlılığa aykırı bir davranış olduğu gibi, taraflar arasında ki iş sözleşmesinin 8. maddesinde ve iş yeri iç yönetmeliğinin 40. maddesinde, davacının davalı işyerinde çalışırken, başka bir işyerinde geçici veya sürekli, ücretli veya ücretsiz hiçbir şekilde çalışamayacağı belirtilmiştir. Davacının da kabul ettiği bu eylemin, taraflar arasında ki iş sözleşmesine, iş yeri iç yönetmeliğinin 40. maddesine ve işçinin işverene karşı olan sadakat borcuna aykırılığı nedeniyle, işveren tarafından gerçekleştirilen fesih işlemi haklı nedene dayandığından davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi yerine kabulü hatalıdır.

Devamını Oku..

YARGITAYYargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 03.12.2015 tarihli 2015/11764 Esas ve
2015/19646 Karar sayılı ilamında özetle; dava; elektrik abonesi olan davalıdan tahsil edilen kaçak kullanım ücreti bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmeti bedeli, iletişim bedeli hakkında verilen tüketici sorunları hakem heyeti kararının kaldırılması istemine ilişkindir. Kayıp-kaçak bedeli elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp-kaçak bedeli oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedeldir. Elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile başka kişiler tarafından hırsızlanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin (kaçak) kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmek hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmamaktadır. Hem bu hal, parasını her halükarda tahsil eden davacı Kurum’un çağın teknik gelişmelerine ayak uydurmasına engel olur, yani davacı kendi teknik alt ve üst yapısını yenileme ihtiyacı duymayacağı gibi; elektriği hırsızlamak suretiyle kullanan kişilere karşı önlem alma ve takip etmek için gerekli girişimlerde de bulunmasını engeller. Oysa ki, elektrik kaybını önleme ve hırsızlıkları engelleme veya hırsızı takip edip, bedeli ondan tahsil etme görevi de bizzat enerjinin sahibi bulunan davacıya aittir. Bununla birlikte, tüketici olan vatandaşın faturalara yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, yani şeffaflık hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarındandır. O halde kayıp-kaçak, dağıtım, sayacı okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve iletim bedelinin elektrik abonelerinden tahsil edilemeyeceği kabul edilmelidir.

Devamını Oku..