Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 01.12.2015 tarihli 2014/21790 Esas ve 2015/34012 Karar sayılı ilamında özetle; davacı net 1.400,00 TL ücret aldığını iddia etmiş, davalı brüt 1.020,00 TL ücret aldığını savunmuştur. Mahkemece davacı iddiasına göre belirtilen ücrete göre tazminat ve alacaklar hesapları hüküm altına alınmıştır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir. Öncelikle davacı tanıkları davacının montaj ustası davalı tanıkları ise montaj elemanı olduğunu beyan ettiklerinden usta mı yoksa normal işçi mi olduğu açıklığa kavuşturulmalıdır. Diğer taraftan yapılan emsal ücret araştırmasında Madeni İşler Esnaf ve Sanatkarlar Odası davacının net 841,37 TL ücretle çalışacağı bildirmiştir. Ancak yapılan emsal ücret tespiti için yapılan araştırma yeterli değildir. İşçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tanık beyanları ile tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Davacı, kıdem tazminatıyla ihbar tazminatıyla yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar VERİLMESİNİ İSTEMİŞTİR.
YEREL MAHKEMECE, davanın kısmen kabulüne KARAR VERİLMİŞTİR.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin işverence 28.08.2012 tarihinde feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatlarıyla yıllık ücretli izin, fazla çalışma, genel tatil ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar VERİLMESİNİ İSTEMİŞTİR.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının ücretsiz izin bitiminde işe gelmediğini savunarak, davanın reddine karar VERİLMESİNİ İSTEMİŞTİR.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davalının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle kıdem ve ihbar tazminatları istemlerinin kabulüne, yıllık ücretli izin, fazla çalışma, genel tatil ücret istemlerinin reddine KARAR VERİLMİŞTİR.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili TEMYİZ ETMİŞTİR.
E) Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları YERİNDE DEĞİLDİR.
2. Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda UYUŞMAZLIK BULUNMAKTADIR.
4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve parayla ödenen tutar OLARAK TANIMLANMIŞTIR.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) BİR ÖDEMEDİR. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşmeyle tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere UYULARAK ÖDENMELİDİR. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay OLARAK BELİRTİLMİŞTİR.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanunun 323 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre TESPİT OLUNMALIDIR. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
4857 sayılı Yasanın 8 inci maddesinde, işçiyle işveren arasında yazılı iş sözleşmesi yapılmayan hallerde en geç iki ay içinde işçiye çalışma koşullarını, temel ücret ve varsa eklerini, ücret ödeme zamanını belirten bir belgenin verilmesi ZORUNLU TUTULMUŞTUR. Aynı yasanın 37 nci maddesinde, işçi ücretlerinin işyerinde ödenmesi ya da banka hesabına yatırılması hallerinde, ücret hesap pusulası türünde bir belgenin işçiye verilmesinin zorunlu olduğu HÜKME BAĞLANMIŞTIR. Usulünce düzenlenmiş olan bu tür belgeler, işçinin ücreti noktasında işverenden sadır olan yazılı DELİL NİTELİĞİNDEDİR. Kişi kendi muvazaasına dayanamayacağından, belgenin muvazaalı biçimde işçinin isteği üzerine verildiği iddiası işverence ileri sürülemez. Ancak böyle bir husus ileri sürülsün ya da sürülmesin, muvazaa olgusu mahkemece RESEN ARAŞTIRILMALIDIR. (YARGITAY 9.HD. 23.9.2008 gün 2007/27217 E, 2008/24515 K.).
Çalışma belgesinde yer alan bilgilerin gerçek dışı olmasının da yaptırıma bağlanmış olması, belgenin ispat gücünü arttıran BİR DURUMDUR. Kural olarak ücretin miktarı ve ekleri gibi konularda ispat YÜKÜ İŞÇİDEDİR. Ancak bu noktada, 4857 s. Kanunun 8 inci ve 37 nci maddelerinin, bu konuda işveren açısından bazı yükümlülükler getirdiği de göz ARDI EDİLMEMELİDİR. Bahsi geçen kurallar, iş sözleşmesinin taraflarının ispat yükümlülüğüne yardımcı olduğu gibi, çalışma yaşamındaki kayıt dışılığı önlenmesi amacına da HİZMET ETMEKTEDİR. Bu yönde belgenin verilmiş olması ispat açısından işveren lehine olmakla birlikte, belgenin düzenlenerek işçiye verilmemiş oluşu, işçinin ücret, sigorta pirimi, çalışma koşulları ve benzeri konularda yasal güvencelerini ZEDELEYEBİLECEK DURUMDADIR. Çalışma belgesiyle ücret hesap pusulasının düzenlenerek işçiye verilmesi, iş yargısını ağırlıklı olarak meşgul eden, işe giriş tarihi, ücret, ücretin ekleri ve çalışma koşullarının belirlenmesi bakımından da önemli KOLAYLIKLAR SAĞLAYACAKTIR. Bu bakımdan ücretin ispatı noktasında delillerin değerlendirilmesi sırasında, işverence bu konuda belge düzenlenmiş olup olmamasının da ARAŞTIRILMASI GEREKİR.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği YANSITMADIĞI GÖRÜLMEKTEDİR. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir SONUCA GİDİLMELİDİR.
Somut uyuşmazlıkta, davacı net 1.400,00 TL ücret aldığını iddia etmiş, davalı brüt 1.020,00 TL ücret ALDIĞINI SAVUNMUŞTUR. Mahkemece davacı iddiasına göre belirtilen ücrete göre tazminat ve alacaklar hesapları hüküm ALTINA ALINMIŞTIR. Öncelikle davacı tanıkları davacının montaj ustası davalı tanıkları ise montaj elemanı olduğunu beyan ettiklerinden usta mı yoksa normal işçi mi olduğu AÇIKLIĞA KAVUŞTURULMALIDIR. Diğer taraftan yapılan emsal ücret araştırmasında Kocaeli Madeni İşler Esnaf ve Sanatkarlar Odası davacının net 841,37 TL ücretle ÇALIŞACAĞI BİLDİRMİŞTİR. Ancak yapılan emsal ücret tespiti için yapılan araştırma YETERLİ DEĞİLDİR. İşçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tanık beyanları ile tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir SONUCA GİDİLMELİDİR. Eksik incelemeyle karar VERİLMESİ HATALIDIR.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 01.12.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
Bir önceki yazımız olan TRAFİK KAZASI SONUCU ÖLÜM NEDENİYLE TAZMİNAT İSTEMİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.