Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 07.05.2015 tarihli 2015/29601 esas ve 2015/30709 sayılı kararı özetle; Türk Medeni Kanunu’nun 684. maddesi uyarınca bütünleyici parça, yerel adetlere göre asıl şeyin temel unsuru olup, o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmadığı için taşınmazdan ayrı haczedilemez. Eklentinin ise kural olarak taşınmazdan ayrı olarak haczi mümkündür. Alacaklılar ana taşınmazı satmadan, orada bulunan eklenti niteliğindeki malları ayrı ayrı haczettirip sattırabilirler. Çünkü, eklentinin, taşınmaz yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılması mümkündür. Ancak, İİK’nın 83/c maddesi gereğince, ipotek akit tablosunda sayılan eklentilerin bu madde gereğince taşınmazdan ayrı olarak haczi mümkün değil ise de, anılan hükmün uygulanabilmesi için mahcuzun Türk Medeni Kanunu’nun 686. maddesinde tarif edilen şekilde eklenti niteliğini taşıması zorunludur. Olayda borçlu tarafından, haczedilen menkullerin, haciz işleminin yapıldığı tesisin ayrılmaz parçası oldukları iddia edildiği gibi, üçüncü kişi bankalar lehine rehinli/ipotekli oldukları da ileri sürülmüştür. Mahkemece, borçlunun iddiaları doğrultusunda, ilgili tapu kaydı ve ipotek akit tablosu da gözetilerek, mahcuzların taşınmaz telef, tahrif veya tağyir olunmadan ondan ayrılıp ayrılamayacağı ve ayrılması halinde tesisin amacına uygun şekilde çalışıp çalışmayacağını gösterir biçimde rapor alındıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Borçlu icra mahkemesine başvurusunda, taşınır haczinin yapıldığı işletmenin eklenti ve tüm parçalarının bir bütün olarak rehinli olduğunu ve işletmenin olmazsa olmaz alet edavatlarının muhafaza altına alınmasının işletmenin devamını imkansız hale getirdiğini iddia ederek haczin kaldırılmasını talep etmiş, mahkemece şikayetin reddine KARAR VERİLMİŞTİR.
Türk Medeni Kanunu’nun 684 üncü maddesi uyarınca bütünleyici parça (mütemmim cüz), yerel adetlere göre asıl şeyin (taşınmazın) temel unsuru olup, o şey yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan ayrılmasına olanak bulunmadığı için taşınmazdan ayrı (bağımsız olarak) haczedilemez.
Eklentinin ise kural olarak taşınmazdan ayrı olarak HACZİ MÜMKÜNDÜR. Alacaklılar ana taşınmazı satmadan, orada bulunan eklenti niteliğindeki malları (Türk Medeni Kanunu’nun 686 ncı maddesine göre eklenti olduğu bilirkişilerce saptandığı takdirde) ayrı ayrı haczettirip sattırabilirler. Çünkü, eklentinin, taşınmaz yok edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan AYRILMASI MÜMKÜNDÜR. Ancak, İİK’nın 83/c maddesi gereğince, ipotek akit tablosunda sayılan eklentilerin bu madde gereğince taşınmazdan ayrı olarak haczi mümkün değil ise de, anılan hükmün uygulanabilmesi için mahcuzun Türk Medeni Kanunu’nun 686 ncı maddesinde tarif edilen şekilde eklenti niteliğini TAŞIMASI ZORUNLUDUR.
Somut olayda, borçlu tarafından, haczedilen menkullerin, haciz işleminin yapıldığı tesisin ayrılmaz parçası oldukları iddia edildiği gibi, üçüncü kişi bankalar lehine rehinli/ipotekli oldukları da İLERİ SÜRÜLMÜŞTÜR.
O halde, mahkemece, borçlunun iddiaları doğrultusunda, ilgili tapu kaydı ve ipotek akit tablosu da gözetilerek hukukçu, veteriner ve ziraat mühendisi bilirkişilerden oluşacak kurulca yapılacak inceleme sonucu, mahcuzların Türk Medeni Kanunu’nun 686 ncı maddesinde öngörülen nitelikte ve taşınmaz telef, tahrif veya tağyir olunmadan ondan ayrılıp ayrılamayacağı ve ayrılması halinde tesisin amacına uygun şekilde çalışıp çalışmayacağını gösterir biçimde rapor alındıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm TESİSİ İSABETSİZDİR.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428 inci maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.12.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
Bir önceki yazımız olan MALULİYET AYLIĞI BAĞLANMASI İSTEMİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.