Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de,6098 sayılı TBK’nın 155/2.maddesinde , zamanaşımının asıl borçluya karşı kesilmesi halinde kefile karşı da kesileceği, 596/1.maddesinde kefilin alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde onun haklarına halef olacağı, yine aynı kanunun 596/5. maddesinde, kefilin rücu hakkına ilişkin zamanaşımının, kefilin alacaklıya ifada bulunduğu anda işlemeye başlayacağı belirtilmiştir.Alacaklı Halkbankası’nın asıl borçlu ve işbu davanın davalıları aleyhine 2002 yılında takip yapmasıyla ve sonrasında yargılama ve takip sırasında yapılan bir kısım işlemlerle asıl borçluya karşı zamanaşımı kesildiğinden, kefil olan davacı kooperatife karşı da zamanaşımı kesilmiştir.Davacının,zamanaşımı süresi dolmayan borcu kefil sıfatıyla alacaklıya ödemesi nedeniyle alacaklının haklarına halef olduğu,rücu hakkına ilişkin zamanaşımının davacı kefilin alacaklıya ifada bulunduğu 22.10.2013 tarihinde işlemeye başlayacağı açık olup , icra takibinin de 23.01.2014 tarihinde başlatıldığı dikkate alındığında zamanaşımının dolmadığı anlaşılmakla; davanın esasına girilerek tarafların delilleri toplanılıp oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir.Buna ilişkin Yargıtay kararı şu şekildedir:
Davacı vekili, davalıların müvekkili kooperatif aracılığıyla Halkbankasından kredi kullandıklarını, borcun ödenmemesi üzerine bankanın borcu müvekkili kooperatifin hesabından çektiğini, müvekkili tarafından bankaya ödenen miktarın davalılardan tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalıların itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalılar, takip talebinde kredi sözleşmesinin ve ödeme dekontunun bulunmadığını, böyle bir sözleşme var ise imzaya itiraz ettiklerini, ayrıca borcun 2001 yılından kaldığını, bu nedenle zamanaşımı itirazında bulunduklarını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; alacağa dayanak gösterilen kredi sözleşmesinin son vade tarihinin 28.03.2002 tarihi olduğu, davanın ise 05.03.2014 tarihinde açıldığı, bu nedenle 6100 sayılı TBK’da öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili TEMYİZ ETMİŞTİR.
Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, 6098 sayılı TBK’nın 155/2 nci maddesinde, zamanaşımının asıl borçluya karşı kesilmesi halinde kefile karşı da kesileceği, 596/1 inci maddesinde kefilin alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde onun haklarına halef olacağı, yine aynı Kanunu’nun 596/5 inci maddesinde, kefilin rücu hakkına ilişkin zamanaşımının, kefilin alacaklıya ifada bulunduğu anda işlemeye başlayacağı belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı tarafından, davalılar aleyhine başlatılan icra takibine dayanak kredi sözleşmesinde alacaklının Halkbank, borçlunun Esin Özdemir, kefillerin Ersan, Ökten ve Erdim Özdemir olduğu, geri ödeme tarihlerinin 28.06.2000 ile 28.06.2002 arasında 8 taksit şeklinde belirlendiği kredi sözleşmesinde davacının da müştereken ve müteselsilen kefil olduğu, alınan kredinin geri ödemesinin yapılmaması üzerine, alacaklı davadışı Halk Bankası tarafından 27.09.2002 tarihinde asıl borçlu Esin Özdemir ve kefil olan davalılar aleyhine Ayancık İcra Müdürlüğü’nün 2002/238 sayılı dosyasıyla takip yapıldığı, bu takip sonucu açılan itirazın iptali davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın temyizi üzerine 19. Hukuk Dairesi’nin 15.09.2006 tarih, 2006/2312 esas, 2006/8395 karar sayılı ilamıyla onandığı, onama kararı sonrası davalılar ve davadışı asıl borçlu aleyhine takibe devam edildiği, takip dosyasının 2007 yılında işlemsiz bırakılması sonrası 2008 yılında yenilenmesi neticesinde 2008/38 numarasını aldığı ve davacının müştereken ve müteselsilen kefil sıfatıyla 22.10.2013 tarihinde ödeme yaparak borcu kapatması nedeniyle davadışı Halkbankası’nın takipten feragat ettiği 24.12.2013 tarihinde işlemden kaldırılıncaya kadar icra dosyasında alacaklı tarafından işlem yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, alacaklı Halkbankası’nın asıl borçlu ve işbu davanın davalıları aleyhine 2002 yılında takip yapmasıyla ve sonrasında yargılama ve takip sırasında yapılan bir kısım işlemlerle asıl borçluya karşı zamanaşımı kesildiğinden, kefil olan davacı kooperatife karşı da ZAMANAŞIMI KESİLMİŞTİR. Davacının, zamanaşımı süresi dolmayan borcu kefil sıfatıyla alacaklıya ödemesi nedeniyle alacaklının haklarına halef olduğu, rücu hakkına ilişkin zamanaşımının davacı kefilin alacaklıya ifada bulunduğu 22.10.2013 tarihinde işlemeye başlayacağı açık olup, icra takibinin de 23.01.2014 tarihinde başlatıldığı dikkate alındığında zamanaşımının dolmadığı anlaşılmakla; davanın esasına girilerek tarafların delilleri toplanılıp oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ve gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17.02.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
T.C. YARGITAY
23.HUKUK DAİRESİ
ESAS: 2014/6708 KARAR : 2015/916 TARİH:17.02.2015
Bir önceki yazımız olan MÜVEKKİLİ ÖNÜNDE AVUKATIN ÜZERİNİN ARANMASI başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.