Somut olayda; sanığın,telefonda katılana söylediği “ben bitmişim seni de bitiririm, kendimi de bitiririm başkasına işimi gördürmem yani değil akraba yedi zuhuriyetin kim olsursa olsun” ,”ateşle oynuyorsun” biçimindeki sözlerin objektif olarak korkutucu nitelikte bulunması ve tehdit suçunda tasarlama unsurunun aranmaması nedeniyle,TCK’nın 106/1-son maddesindeki sait tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden, kanuni olmayan gerekçeyle beraat hükmü kurulması kanuna aykıdır. Buna ilişkin karar şu şekildedir:
Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, gerekçeli kararın sanığa usulüne uygun şekilde tebliğ edilmemesi nedeniyle temyiz isteği süresinde kabul edilerek dosya görüşüldü,Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, yapılan incelemede;1-Sanığa yükletilen hakaret eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, Cezanın kanuni bağlamda uygulandığı,
Anlaşıldığından, sanık Vahit Temur müdafiinin temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,
2-Tehdit eyleminden verilen beraat hükmünün temyizine gelince; başkaca nedenler YERİNDE GÖRÜLMEMİŞTİR.
Ancak,Tehdit fiili, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden BİR OLGUDUR. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun OLMASI GEREKİR. Ayrıca tehdidin somut olayda muhatap üzerinde etkili olması ŞART DEĞİLDİR. Bu nedenle mağdurun korkup korkmadığının araştırılması gerekmez.
Tehdit suçunun manevi öğesi genel kasttan ibaret olup suçun yasal tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek işlenmesini ifade eder. Olayda tasarlamanın varlığı aranmadığı gibi, saikin de ÖNEMİ YOKTUR.
Kavga ve tartışma sırasında haksız bir fiilin kendisinde husule getirdiği şiddetli öfke ve elemin (gazabın) failin iradesini etkileyen bir etken olarak kusur yeteneğinde meydana getirdiği azalma nedeniyle koşulları varsa ancak yasal indirim nedeni olarak kabul edilebilmesi olanaklı ise de, önceden ilke boyutunda kastı kaldıran ve suçun oluşumunu engelleyen bir husus olarak kabulü MÜMKÜN DEĞİLDİR.
Somut olayda; sanığın, telefonda katılana söylediği “ben bitmişim seni de bitiririm, kendimi de bitiririm başkasına işimi gördürmem yani değil akraba yedi zuhuriyetin kim olursa olsun”, “ateşle oynuyorsun” biçimindeki sözlerin objektif olarak korkutucu nitelikte bulunması ve tehdit suçunda tasarlama unsurunun aranmaması nedeniyle, TCK’nın 106/1-son maddesindeki sair tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden, kanuni olmayan gerekçeyle beraat hükmü kurulması,
Kanuna aykırı, katılan Fatma D. vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 13.05.2015 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
T.C. YARGITAY 4.CEZA DAİRESİ
ESAS:2013/14917 KARAR:2015/28930 TARİH:13.05.2015
Bir önceki yazımız olan ÜRÜN KİRASINDA KİRA BEDELİNİN UYARLANMASI başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.