Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, işe iade talebiyle açılan davanın temyiz başvurusunda, ‘mobing iddialarında, mahkemelerce ceza davalarındaki gibi şüphe götürmez kanıt aramaya yer olmadığı’ hükmüne vardı
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin red kararıyla sonuçlanan bir işe iade davasının yapılan temyiz başvurusunda, mahkemelerin “mobing iddialarında ceza davalarında olduğu gibi şüphe götürmez somut deliller aramasına yer olmadığına” karar verdi. İzmir’de işten çıkarılan bir özel banka çalışanının işe iade davasına ilişkinYargıtay 22. Hukuk Dairesi’nde yapılan temyiz incelemesinde, mobbing davaları açısından emsal teşkil edebilecek bir karara varıldı. İzmir’de 22 yıldır çalıştığı özel bir bankada işten çıkarılan A.B.G, “işe devamsızlık halinin, iş yeri müdürünün uyguladığı mobbingden kaynaklandığı” iddiasıyla açtığı işe iade davasının İzmir 10. İş Mahkemesi’nce reddine karar verilince, temyiz başvurusunda bulunarak konuyu Yargıtay’a taşıdı.
Avukatlar Cihaner Çelik ve Yüksel Çetingöz tarafından açılan davanın temyizine bakan Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin, davacı banka çalışanının mobing iddialarının şüpheye yer olmayacak şekilde ispat edememesine dayanarak, davanın reddi yönünde hüküm kurmasını hatalı buldu.Yerel mahkemenin red kararını bozan ve işverenin iş akdinin fesih kararının geçersizliğine hükmeden Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, bu kararı mobing iddialarında “ceza davalarında olduğu gibi şüpheye yer olamayacak şekilde delil aranamayacağına” gerekçesine dayandırdı.
“Mobingde ispat kolaylığı gösterilmeli”
Yüksek mahkeme, mobbing davaları açısından emsal teşkil edecek kararında şu değerlendirmelere yer verdi: “Hukuk yargılamasında ve özellikle de mobbinge dayanan iddialarda yüzde 100’lük bir ispatın aranmadığı, şüpheden uzak delil aramanın ceza yargılamasına ait olduğu, özel hukuk ve iş hukuku yargılamasında vicdani kanaatin oluşmasına yetecek kadar bir ispatın yeterli olduğu, taraflarca ileri sürülen delillerin sıhhat ve kuvvetinde tereddüt edilmesi halinde işçi lehine yorum ilkesinin uygulanması gerektiği, mobbing gibi diğer dava türlerine göre
ispatı nispeten daha zor olan bir konuda kesin ve mutlak bir ispatın aranmayacağı, bu konuda işçi lehine ispat kolaylığı göstermenin hakkaniyet ve adalete daha uygun olacağı kanaat ve sonucuna varılmıştır.”
“Çalışanlar açısından önemli bir karar”
Davacı avukatlarından Yüksel Çetingöz, kararla ilgili AA muhabirine yaptığı açıklamada, söz konusu davada müvekkillerinin, maruz kaldığı mobbing sonucunda yaşadığı psikolojik sorunlar nedeniyle tedavi gördüğünü ve sağlık raporu aldığını belirtti.
Bu durumun işverence, İş Kanunu’nun 25/1 maddesinde düzenlenen, “işçinin kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak bir hastalığa yakalanması sonucu ortaya çıkan devamsızlık” hali için öngörülen iş akdinin bildirimsiz fesh edilmesi hakkına dayandırıldığını anlatan Çetingöz, iş mahkemesinde açtıkları davada, müvekkillerinin bahse konu rahatsızlığının maruz kaldığı mobbingden kaynaklandığı iddialarının ise somut şekilde ispatlanamadığı gerekçesiyle kabul görmediğini ifade etti.
Çetingöz, aynı gerekçelerle Yargıtay’a yaptıkları temyiz başvurusunda alınan kararın, Türkiye’deki mobbing davaları için emsal teşkil edecek çok önemli olduğunu dile getirerek, şunları söyledi:
“Türkiye’de şimdiye kadar açılan mobbing davalarında mahkemeler, somut deliller arıyordu. Oysa bu davalarda çoğu kez, bahse konu iddiaların somutlaştırılması güçtür. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, bu kararında şüphe götürmez delillere gerek olmadığı, vicdani kanaat oluşmasının yeterli olacağını söylüyor. Bu açıdan, Yargıtayın bu kararı, mobbing davalarında çalışanlar açısından çok önemli, emsal olacak bir karar. Yargıtay, işçi lehine çok önemli bir yorum getirmiş oldu.
Bir önceki yazımız olan Ticaret Mahkemelerine Getirilen Değişiklikler başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.