Dava, Medeni Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 2896 sayılı Kanuna göre 1978 yılında yapılıp 19/02/1986 – 19/02/1987 yılları arasında ilan edilen, davalı taşınmazın bulunduğu yerde Kadastro Mahkemesinin 1982/39-1993/349 sayılı dosyası ile açılan dava nedeniyle 13.11.1995 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması bulunmaktadır. Daha sonra 3302 sayılı Kanuna göre 1990 yılında yapılıp 11/09/1991 tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır. Taşınmazların bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 1981 yılında yapılmış ve sonuçları 31.12.1982 – 31.01.1983 tarihleri arasında ilan edilmiş ve kesinleşmiş ve dava konusu yer pürenlik niteliği ile tescil harici bırakılmıştır. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosuna dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdidi dışında kaldığı, orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve davacı ile birleşen dosya davacısı yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik yoktur.
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün YARGITAYca incelenmesi davalı Orman Yönetimi ve davacı Durali Şen ile birleşen dosya davacısı Mustafa Yetgin tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği Elikesik köyü Topraklık mevkiinde bulunan yaklaşık 4200 m² yüzölçümlü taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medeni Kanunun 713 üncü maddesi hükmüne göre adına TESCİLİNİ İSTEMİŞTİR. Yargılama sırasında adına tescil talebiyle Yusuf Aydınlar DAVAYA KATILMIŞTIR. Mahkemece, katılanın davasının açılmamış sayılmasına, davacının davasının kısmen kabulüne ve fen bilirkişisi Ümit Gül tarafından düzenlenen 16.06.2008 tarihli krokili raporda (C) ile işaretli 2762,39 m² yüzölçümlü bölümün davacı Durali Şen adına tapuya tesciline karar verilmiş, Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 03.10.2011 tarih ve 2011/10352-10957 E.K. sayılı kararıyla hükmün bozulmasına KARAR VERİLMİŞTİR.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle;”..mahkemece, Medeni Kanunun 713 üncü maddesi hükmü gereğince açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya YETERLİ DEĞİLDİR. Şöyle ki; Kadastro Mahkemesinin 1982/39 Esas 1993/349 Karar sayılı dosyası arasında davalı bulunan ve dava konusu tescil harici taşınmaza sınır olan 146, 199, 339 ve 340 parsel sayılı taşınmazlar, dava konusu taşınmazın bulunduğu tescil harici bırakılan pürenlik niteliğindeki bölümün devamı ve aynı nitelikte bulunduğu gerekçesiyle orman niteliğinde bulundukları KABUL EDİLMİŞTİR. Ayrıca aynı dosya arasında bulunan ve bu davada güçlü delil niteliğindeki ziraat bilirkişisi Behçet Köroğlu tarafından tanzim olunan 23.10.1992 tarihli rapordan, tescil harici bırakılan alanın üzerinde püren tabir edilen çalılıların bulunduğu, bir kısmında hububat tarımı yapıldığı, hububat tarımı yapılan kısım dışındaki yerlerde imar ihyanın tamamlanmadığı tespit edilmesine rağmen mahkemece bu husus üzerinde durulmamış, tescili talep edilen taşınmazın imar ihyasının ne zaman tamamlandığı, zilyetliğin başlangıç süresi ve ne şekilde sürdürüldüğü somut olaylara dayalı olarak tanık ve yerel bilirkişi beyanlarıyla TESPİT EDİLMEMİŞTİR. Böyle eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 17 nci maddesi gereğince orman sayılmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfıyla imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Kanununun 14 üncü maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafıyla gerçeğin modeli olan memleket haritalarıyla dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 – 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanmasıyla üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak BELİRLENMESİ GEREKİR.” denilmiştir.
Birleşen Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/367 Esas 2012/392 Karar sayılı dava dosyasında davacı dava dilekçesinde; Alanya ilçesi, Elikesik köyü, Dolular mevkiinde bulunan yaklaşık 1 dönüm miktarındaki taşınmazı 20 sene kadar önce Durali Şen’den satın aldığını, eklemeli zilyet olarak 45-50 senedir kullanılan taşınmazı kendisinin aldığı tarihten itibaren zilyet ve tasarruf ettiğini, taşınmazın içine ev yaptırdığını ve geri kalan kısımlara da ağaç diktiğini, bu yerin mahkemenin 2004/17 Esas sayılı dosyasıyla Durali Şen adına tesciline karar verildiğini belirterek dava konusu yerin adına tesciline karar verilmesini TALEP ETMİŞTİR.
Mahkemece birleşen dosyalar üzerinden yapılan yargılama sonucu; 1-Asıl davanın ve birleşen davanın reddine,
2-Antalya ili Alanya ilçesi Elikesik mahallesinde bulunan harita mühendisi bilirkişi Ahmet Özgür Tuncel’in 03/11/2014 tarihli bilirkişi raporuna ekli krokisinde (A) harfiyle gösterilen 135.40 m2 (B) harfiyle gösterilen 664.56 m2 ve (C) harfiyle gösterilen 2762.16 m2’lik tapusuz arazilerin haliarazi vasfıyla Maliye Hazinesi adına tapuya kayıt ve tesciline, karar verilmiş, hüküm davalı Orman Yönetimi ve davacı Durali Şen ile birleşen dosya davacısı Mustafa Yetgin tarafından TEMYİZ EDİLMİŞTİR.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Kanunun 713 üncü maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın TESCİLİNE İLİŞKİNDİR.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 2896 s. Kanuna göre 1978 yılında yapılıp 19/02/1986 – 19/02/1987 yılları arasında ilan edilen, davalı taşınmazın bulunduğu yerde Kadastro Mahkemesinin 1982/39-1993/349 sayılı dosyasıyla açılan dava nedeniyle 13.11.1995 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B UYGULAMASI BULUNMAKTADIR. Daha sonra 3302 s. Kanuna göre 1990 yılında yapılıp 11/09/1991 tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2/B UYGULAMASI VARDIR.
Taşınmazların bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 1981 yılında yapılmış ve sonuçları 31.12.1982 – 31.01.1983 tarihleri arasında ilan edilmiş ve kesinleşmiş ve dava konusu yer pürenlik niteliğiyle tescil HARİCİ BIRAKILMIŞTIR. Kesinleşme tarihiyle davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık SÜRE GEÇMİŞTİR.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosuna dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdidi dışında kaldığı, orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve davacıyla birleşen dosya davacısı yararına 3402 s. Kanunun 14 üncü maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere ayrı ayrı yükletilmesine 29/03/2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.
Bir önceki yazımız olan BABALIĞIN TESPİTİ DAVASI başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.