Dava YİDK kararının iptali ile markanın hükümsüzlüğüne ilişkin olup, mahkemece davalı tarafından tescil edilmek istenen işaret ile davacı adına tescilli markanın birbirine benzer olduğu fakat davalının tescil ettirmek istediği markanın ürün sınıflarının davacı adına kayıtlı ürün-hizmet sınıfları ile benzemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak bilirkişi raporunda, hem çoğunluk, hem de azınlık görüşünde de ifade edildiği gibi, davalının tescil için başvurduğu markaya ilişkin “dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar” malları ile davacı adına tescilli “kumaş işleme hizmetleri ve terzilik hizmetleri” ile “koruyucu amaçlı olanlar hariç hertürlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, ayak giysileri, baş giysileri” mallarının, hammadde-mamül, ürün-ürün işleme ilişkisi nedeniyle ortalama tüketici kitlesinin bakış açısına göre benzer olduğu halde mahkemece aksi yönde değerlendirme yapılması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 10/07/2015 tarih ve 2014/439-2015/159 sayılı kararın YARGITAYca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin Türkiye’de kişiye özel dikim formatıyla tekstil sektöründe faaliyet gösterdiğini, tasarladığı gömlek, ceket, takım elbise vb. ürünlerin, Türkiye’de belirli gelir düzeyine sahip tüketiciler tarafından aranan ve bilinen ürünler olduğunu, 2010-74652 numarayla tescilli “L…”, 2010/ 74655 numarayla tescilli “L… B…”, 2010/74653 numarayla tescilli “A…” markalarının sahibi olduğunu, davalılardan “U… TEKSTİL LTD. ŞTİ.”, müvekkillerinin tescilli seri markalarıyla iltibas yaratacak şekilde, “L… M…” unsurlarından oluşan markanın 24., 35. ve 42. sınıflarda tescil başvurusunda bulunduğunu, başvurunun yayın kararına itiraz ettiklerini itiraz üzerine davalı Enstitü’nün Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından başvurunun emtia listesinden 35. sınıfa dahil hizmetler çıkarıldığını fakat davalı başvurusunun emtia listesinde yer alan 24. ve 42. sınıftaki emtiaların müvekkil markası emtialarıyla arasında hammadde-mamul ilişkisi ve birbirini tamamlayan aynı işletmeler tarafından kullanılan mal ve hizmetler olduğunu iddia ederek YİDK kararının iptaliyle dava konusu markanın 24. sınıftaki malları bakımından marka sicilinden terkinine karar verilmesi TALEP ETMİŞTİR.
Davalı TPE vekili davanın REDDİNİ İSTEMİŞTİR.
Davalı U… Tekstil ve Dekorasyon Tic. Ltd Şti. vekili müvekkilerinin şirketin, yastık, perde v.b ev tekstili ürünlerinin üretimi ve pazarlanması alanında faaliyet gösterdiğini, davacı müvekkilinin faaliyet gösterdiği alanların, üst düzey gelir sahiplerine hitap eden gömlek, ceket, takım elbise vb üretimi yapan bir firma olduğunu, müvekkilinin üretim yaptığı alanların ise yastık perde, masa örtüsü, mobilya dizaynı ve ev aksesuarları olduğunu, davada ki tarafların ürettiği mal ve hizmetlere bakıldığında, davacı tarafın tamamen giyim sektöründe faaliyet gösterdiğini, müvekkillerinin ise tamamen ev tekstili ve dekoru alanında faaliyet gösterdiğini, davacı tarafın daha çok iç piyasaya hizmet sunduğunu, müvekkillerinin ağırlıklı olarak yurtdışı piyasasına hizmet sunduğunu, yapılan ürünlerin tamamen birbirinden farklı nitelikte ürünler olduğunu, hiçbir şekilde birbirlerinin yerine ikame edilemeyeceklerini savunarak davanın REDDİNİ İSTEMİŞTİR.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davacının “M…”, “l… şekil”, “l… b… şekil”, “a… şekil” markalarıyla davalının “L… M…” ibare başvurusu arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik görülse de davalının mal ve hizmet sınıfıyla davacının markalarındaki mal ve hizmet sınıfının farklı olduğu, bu açıdan taraf markaları arasında iltibas oluşmadığı, hernekadar bilirkişi raporunda dava konusu markanın 24. sınıfta yer alan “Dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar” emtialarıyla davacı markalarının 25. sınıftaki “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar. Ayak giysileri. Baş giysileri.” malları ve 40. sınıftaki “Kumaş işleme hizmetleri, Terzilik hizmetleri,” hizmetlerinin ilişkili olduğu belirtilmiş ise de kumaş ürünüyle giysi ürünü birbirinden ürün nitelendirmesi yönünden farklı olduğu gibi kumaş işleme, terzilik hizmeti de gören işyerlerinde hep kumaş satılacağı anlamına gelmeyeceği, dışardan ve sadece kumaş satan işyerlerinden satın alınan kumaşların başka işyeri olan ve sadece terzilik veya konfeksiyon işi yapan işyerlerinde bu kumaşların giysi haline getirilmesi aynı işyeri veya aynı hizmet olduğu anlamına gelmeyeceği, aksi bir düşüncenin süper market içinde bulunan tüm emtialar açısından ilişkilendirme sonucu ortaya çıkabileceği, diğer yandan sınıflandırma da ayrı yapıldığı üzere tescil edilmemiş alanda da tanınmamış markanın ilişkilendirme yorumuyla korunması adil bir çözüm olmadığı gerekçesiyle mal ve hizmetler yönünden benzer olmadığı sonucuna varılarak taraf markaları arasında iltibas oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine KARAR VERİLMİŞTİR.
Kararı davacı vekili TEMYİZ ETMİŞTİR.
Dava YİDK kararının iptaliyle markanın hükümsüzlüğüne ilişkin olup, mahkemece davalı tarafından tescil edilmek istenen işaretle davacı adına tescilli markanın birbirine benzer olduğu fakat davalının tescil ettirmek istediği markanın ürün sınıflarının davacı adına kayıtlı ürün-hizmet sınıflarıyla benzemediği gerekçesiyle davanın reddine KARAR VERİLMİŞTİR. Ancak bilirkişi raporunda, hem çoğunluk, hem de azınlık görüşünde de ifade edildiği gibi, davalının tescil için başvurduğu markaya ilişkin “dokunmuş veya dokunmamış kumaşlar” mallarıyla davacı adına tescilli “kumaş işleme hizmetleri ve terzilik hizmetleri” ile “koruyucu amaçlı olanlar hariç hertürlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, ayak giysileri, baş giysileri” mallarının, hammadde-mamül, ürün-ürün işleme ilişkisi nedeniyle ortalama tüketici kitlesinin bakış açısına göre benzer olduğu halde mahkemece aksi yönde değerlendirme yapılarak karar verilmesi doğru görülmemiş, BOZMAYI GEREKTİRMİŞTİR.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 13/03/2017 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
Bir önceki yazımız olan EVLİLİKTE SADAKAT YÜKÜMLÜLÜĞÜNÜN İHLALİ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.