Blog

Yerel Mahkemece dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; borçlu şirket adına talepte bulunan G. E. Ö.’ün avukat olmadığı, dolayısıyla davaya vekalet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle 6100 Sayılı HMK’nun 114/1­f ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığı sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de ;

Kural olarak dava hakkı, o hakkın sahibi olan kimseye aittir. Başvuru tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan HMK”nun 71. maddesinde, dava açmaya ehil olan kişinin davasını bizzat yahut atayacağı vekil aracılığıyla ikame ve takip edeceği açıklanmıştır. Anılan hüküm uyarınca hak sahibi, davayı bizzat açabileceği gibi vekil aracılığıyla da açabilir. 1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun 35.maddesine göre de, dava açmak hakkının yalnız baroya kayıtlı avukata ait olduğu hususu düzenlenmiştir. Temsilci olan kimse avukat vasfını haiz değilse, Avukatlık Kanunu”nun 35. ve HMK”nun 71.(HUMK”un 61)maddeleri uyarınca dava açamaz.

Somut olayda; borçlu şirket adına talepte bulunan G.E.Ö.”ün şirketin yetkilisi olmadığı gibi, avukat sıfatını da haiz bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle şirket adına icra mahkemesinde şikayette bulunma, borca itiraz etme yetkisi bulunmamaktadır. HMK”nun 114. maddesinde dava şartları düzenlenmiş olup, maddenin 1.fıkrasının (e) bendinde “dava takip yetkisine sahip olunması”na yer verilmiştir. Aynı Kanunun 115.maddesinin 1.ve 2.fıkralarında ise “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder” düzenlemesine yer verilmiştir.

O halde mahkemece, borçlu şirkete, davasını bizzat temsile yetkili kişiler aracılığıyla takip etmek ya da avukat marifetiyle davada temsil edilmek üzere süre ve imkan verilmesi için davetiye gönderilmesi ve sonucuna göre yargılamaya devam olunup uyuşmazlığın sona erdirilmesi gerekirken HMK.nun 115/2. maddesi hükmü göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

SONUÇ : Davacının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.

NOT: Yukarıdaki yargıtayın bozma kararı üzerine, yerel mahkeme kararında direnmiş ve karar Hukuk Genel Kurulunun ESAS NO : 2014/12­1309, KARAR NO : 2016/1065 KARAR TARİHİ: 16.11.2016 karar ile, Yerel Mahkemenin Kararı Onanmıştır.

Bir önceki yazımız olan FİİLİ AYRILIK SEBEBİYLE BOŞANMA başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.