Blog

indir Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 26.04.2016 tarihli 2016/9418 Esas ve 2016/12308 Karar sayılı ilamında özetle konu, icra müdürünün haciz talebini yerine getirme konusunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmadığının kabulü gerekeceği yönündedir. Ancak kural bu olmakla birlikte,  İİK’nun 82. maddesine 02/07/2012 tarih ve 6352 Sayılı Kanun’un 16. maddesi ile eklenen son fıkrada yer alan “İcra memuru, haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendirir ve talebin kabulüne veya reddine karar verir” düzenlemesi karşısında, icra memurunun haczi talep edilen malın bu madde uyarınca haczinin kabil olup olmadığını değerlendirerek, bu doğrultuda haciz talebini yerine getirip getirmeme konusunda takdir yetkisi vardır. Görüldüğü gibi burada tanınan takdir yetkisi, İİK’nun 82. maddesi kapsamında malın haczi kabil olup olmadığı ile sınırlı olup, icra müdürünün bunun dışında, haciz yapılan adresin üçüncü kişiye ait olduğu gerekçesiyle haciz talebini reddetme yetkisi olmadığı gibi haczedilen şeyin İİK’nun 83/c maddesi kapsamında olup olmadığını takdir etme yetkisi de bulunmamaktadır. Böyle bir durumda yapılması gereken iş, istihkak iddiasının tutanağa geçirilip İİK’nun 97. ve 99. maddeleri uyarınca istihkak prosedürünü işletmektir. Buna göre, icra müdürü alacaklının gösterdiği adreste haciz yapmak zorundadır. Hacizden sonra üçüncü kişiler veya alacaklı icra mahkemesinde istihkak davası açabilirler. O halde, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, haciz işleminden sonra ilgilisince şikayet konusu yapılabilecek hususlar değerlendirilerek yazılı gerekçe ile şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Alacaklı tarafından borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine girişildiği, alacaklının gösterdiği adreste haciz işlemi yapılmak istendiğinde icra müdürlüğünce, işyerinde borçluya ait bulgu olmadığı ve adrese ilişkin kira sözleşmesi ibraz eden üçüncü kişi hakkında iflas erteleme sırasında verilen tedbir kararı sunulduğu haciz tutanağına geçirilmek suretiyle haciz talebinin reddedilmesini müteakip alacaklının, icra müdürünün istihkaka ilişkin prosedürü uygulamadığını ileri sürerek haciz talebinin reddi kararının iptaliyle haciz yapılmasına karar verilmesi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece haciz mahallinde borçluya ait evrak olmadığı gibi üçüncü kişi hakkında iflas ertleme kararı olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine karar VERİLDİĞİ ANLAŞILMIŞTIR.

Haciz cebri icra organı tarafından yapılan devlete ait egemenlik tasarrufu olup icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara icra memuru tarafından hukuken EL KONULMASIDIR. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 79/1 inci maddesi gereğince, icra dairesinin, haciz talebinden itibaren en geç 3 gün içinde haczi YAPMASI GEREKİR. Yine aynı Kanun’un 85/1 inci maddesi gereğince, icra müdürlüğünce, borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta bulunan menkul mallarıyla gayrimenkullerinden ve alacak ve haklarından alacaklının ana para, faiz ve masraflar da dahil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı, haczedilecektir (HGK’nun 10/06/2009 tarih, 12-213/244 sayılı kararı).  İİK’nun 85 ve 79 uncu maddelerinden çıkan ortak sonuç icra müdürüne haczin uygulanması konusunda takdir YETKİSİ TANINMADIĞIDIR. İİK’nun 85 inci maddesi sadece “alacaklara yetecek miktarı” saptanması konusunda takdir HAKKI TANIMAKTADIR.

Buna göre; kural olarak, icra müdürünün haciz talebini yerine getirme konusunda herhangi bir takdir yetkisi bulunmadığının KABULÜ GEREKİR. Ancak kural bu olmakla birlikte,  İİK’nun 82 nci maddesine 02/07/2012 tarih ve 6352 Sayılı Kanun’un 16 ncı maddesiyle eklenen son fıkrada yer alan “İcra memuru, haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendirir ve talebin kabulüne veya reddine karar verir” düzenlemesi karşısında, icra memurunun haczi talep edilen malın bu madde uyarınca haczinin kabil olup olmadığını değerlendirerek, bu doğrultuda haciz talebini yerine getirip getirmeme konusunda takdir YETKİSİ VARDIR.

Görüldüğü gibi burada tanınan takdir yetkisi, İİK’nun 82 nci maddesi kapsamında malın haczi kabil olup olmadığıyla sınırlı olup, icra müdürünün bunun dışında, haciz yapılan adresin üçüncü kişiye ait olduğu gerekçesiyle haciz talebini reddetme yetkisi olmadığı gibi haczedilen şeyin İİK’nun 83/c maddesi kapsamında olup olmadığını takdir etme yetkisi DE BULUNMAMAKTADIR. Böyle bir durumda yapılması gereken iş, istihkak iddiasının tutanağa geçirilip İİK’nun 97. ve 99 uncu maddeleri uyarınca istihkak PROSEDÜRÜNÜ İŞLETMEKTİR.

Buna göre, icra müdürü alacaklının gösterdiği adreste haciz YAPMAK ZORUNDADIR. Hacizden sonra üçüncü kişiler veya alacaklı icra mahkemesinde istihkak davası açabilirler.

O halde, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, haciz işleminden sonra ilgilisince şikayet konusu yapılabilecek hususlar değerlendirilerek yazılı gerekçeyle şikayetin reddi yönünde hüküm TESİSİ İSABETSİZDİR.

SONUÇ  : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428 inci maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.04.2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

 

Bir önceki yazımız olan NAFAKANIN ARTTIRIMI DAVASI başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.