Blog

resmibelgeYargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 10.10.2013 tarihli 2012/5472 Esas ve 2013/16631 Karar sayılı kararında özetle; Tasfiyede öncelikle anlaşma olup olmadığı incelenmeli eğer yoksa mallar üzerinden esaslı incelemeye girişilmesi gözetilmelidir. Dava, adi ortaklıktan kaynaklanan alacak İSTEMİNE İLİŞKİNDİR. Mahkemece 13. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, kararı taraflar TEMYİZ ETMİŞLERDİR.

Davacı, davalıyla Tunceli Merkez G… YİBO binasının bakım ve onarım işinin (1/2) oranında ortak olarak yapılması konusunda sözleşme yaptıklarını, davacının edimlerini yerine getirdiği halde davalının sözleşmedeki edimlerini yerine getirmediği ve davacıya ödemesi gereken miktarları ödemediğini bildirerek davalının aldığı hakedişlerden payına düşenin ÖDETİLMESİNİ İSTEMİŞTİR. Daha önce davanın kabulüne dair verilen karar davalının temyizi üzerine YARGITAY 13. Hukuk Dairesi tarafından “hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunun yetersiz olduğu, davacının alacak talebinin fesih ve tasfiyeyi kapsadığı BK’daki 538-540. maddeleri gözetilerek hukukçu, inşaat mühendisi ve muhasebeciden oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınıp sonucuna göre ortaklığın tasfiyesine karar verilmesi gerektiği GEREKÇESİYLE BOZULMUŞTUR. Mahkemece bozmaya uyulduğu halde hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunu hazırlayan heyette inşaat MÜHENDİSİ BULUNDURULMAMIŞTIR. Dava konusu adi ortaklık inşaat işine ilişkin olup, bozmada belirtildiği üzere bilirkişi heyetinde inşaat mühendisi BULUNDURULMASI ZORUNLUDUR. Bu yönün gözetilmemesi DOĞRU DEĞİLDİR.

Dava konusu uyuşmazlık 818 Sayılı Borçlar Kanununun yürürlükte olduğu dönemde meydana gelmiş ise dosya temyiz aşamasında iken 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı TBK’nun yürürlüğüne dair kanunun 1 inci maddesi son cümlesi uyarınca “…sona erme ve tasfiye” konusunda 6098 Sayılı TBK hükümlerinin UYGULANMASI GEREKECEKTİR. Bu nedenle adi ortaklığın sona ermesi ve tasfiyesine dair 6098 Sayılı TBK’nun 639, 642, 643 ve 644 üncü maddelerinin dikkate ALINMASI GEREKİR. Şu durumda, mahkemece yönetici ortak olduğu anlaşılan davalıdan hesap istenmeli, tarafların tasfiye konusunda anlaşıp anlaşamadıkları tespit edilmeli, tasfiyede anlaştıkları takdirde ona göre KARAR VERİLMELİDİR. Taraflar anlaşamadıkları takdirde, mahkemece öncelikle ortaklığa ait malların tespitinin YAPILMASI GEREKİR. Bu hususta taraflardan delil ve karşı delilleri alınarak değerlendirme yapılmalı, bu hususun belirlenmesinin ardından yukarıda belirtildiği üzere yönetici ortak olduğu anlaşılan davalıdan hesap istenerek tayin olunacak görevli marifetiyle ortaklığa ait malları satılmalı, öncelikle varsa ortaklığın borçları ödenmeli, bilahare ortaklardan her birinin ortaklık için yaptıkları masraflar hesaplanmalı ve her birinin ortaklıktan olan alacağı düşüldükten sonra geriye birşey kalır ise bu meblağın, var ise zararın paylaştırılmasına KARAR VERİLMELİDİR. Anılan yön gözetilmeksizin verilen karar usul ve yasaya aykırı olup BOZMAYI GEREKTİRMİŞTİR.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle taraflar yararına BOZULMASINA; bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına; peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde taraflara iadesine, 10.10.2013 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

 

Bir önceki yazımız olan TRAFİK GÜVENLİĞİNİ TEHLİKEYE SOKMA SUÇU başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.