Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 27.01.2016 tarihli 2015/31602 Esas ve 2016/1551 Karar sayılı ilamında özetle; fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır. Somut olayda, davacının yaptığı fazla mesaiyi aylık olarak hesaplayan bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulmuştur. Ancak yasa gereği haftalık 45 saati aşan çalışma fazla mesaidir. Bu nedenle hesaplama yöntemi yasal düzenlemeye ve yerleşik uyulamaya aykırıdır. Bilirkişi tarafından fazla çalışma süresinin 39,38, 36,35, 36,75, 38,08 veya 37,23 saat gibi ve gece çalışmasındaki fazla mesai süresinin 4,13, 2,65, 2,60, 2,57, 2,54 veya 4,13 saat gibi küsuratlı belirlenerek fazla mesai alacağının hesaplanması ve bu raporun da hükme esas alınması isabetsiz olup bozma nedenidir.
YARGITAY İLAMI
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, YARGITAYca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki YARGITAY bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozmayla kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, asıl işveren belediyeden iş alan taşeron alt işveren işçisi olduğunu belirtip, çalıştığı süre içerisinde yaptırılan fazla mesainin ücretlerinin ödenmediğini iddia ederek fazla mesai ücret alacağının tahsilini TALEP ETMİŞTİR.
Davalı belediye ihale makamı olduğunu, davacıyla aralarında iş sözleşmesi bulunmadığını, davacının taşeron işçisi olduğunu, talep edilen alacaktan belediyenin sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın REDDİNİ İSTEMİŞTİR.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalının temyizi üzerine Dairemizin 16.09.2013 tarihli ilamı ile “…Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davacının davalı belediyede, alt işveren işçisi olarak ÇALIŞTIĞI ANLAŞILMAKTADIR. Asıl işverenin, işçinin ödenmeyen hak ve alacaklarından alt işverenle birlikte sorumluluğu kanun gereği olmakla birlikte davacıyı çalıştıranın alt işveren OLDUĞU TARTIŞMASIZDIR. Davacıyı çalıştıran alt işverenden ve davalı asıl işverenden, davacı ve arkadaşlarının alt işveren işçisi olarak çalışmalarıyla ilgili belediyede tutulmuş kayıt ve belgelerle hizmet alım sözleşmeleri getirtilmeden, fazla çalışma alacağının olup olmadığı konusunda doğru bir sonuca varılması MÜMKÜN DEĞİLDİR. Yapılacak iş, yargılama sırasında bilgisine başvurulan tanık beyanlarından, zabıta olarak görev yapan işçilerin vardiyalı olarak çalıştırıldıkları anlaşıldığından, alt işveren nezdindeki davacıyla ilgili tüm bilgi, belge ve kayıtlarla davalı Belediye nezdindeki davacı ve arkadaşlarının alt işveren işçisi olarak çalışmalarıyla ilgili vardiyalı çalışmalara ait listeler-tutanaklarla Belediyede tutulmuş tüm kayıt ve belgeler getirtilerek, Belediye ve alt işveren arasında düzenlenmiş hizmet alım sözleşmelerindeki şartlar da dikkate alınarak günlük çalışma süresini belirleyip, tüm bu bilgi ve belgeleri değerlendiren yeni bir bilirkişi raporu alınıp, bütün deliller birlikte değerlendirilerek, davacının fazla çalışma alacağı bulunup bulunmadığını belirlemek ve çıkacak sonuca göre bir KARAR VERMEKTİR.” gerekçesiyle BOZULMUŞTUR.
Mahkeme bozma kararına uymuş, davalı ve alt işverenlerden tüm kayıt ve belgeler getirtilmiş, ek hesap raporu alınmış ve davanın kısmen kabulüne KARAR VERMİŞTİR.
Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında UYUŞMAZLIK BULUNMAKTADIR.
4857 sayılı İş Kanununun 41 inci maddesine göre haftalık kırkbeş saati aşan çalışmalar fazla çalışma sayılır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını İSPATLA YÜKÜMLÜDÜR. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada DA GEÇERLİDİR. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin DELİL NİTELİĞİNDEDİR. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları DELİL NİTELİĞİNDEDİR. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanlarıyla sonuca GİDİLMESİ GEREKİR. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup OLMADIĞI ARAŞTIRILMALIDIR.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi MÜMKÜN DEĞİLDİR. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belgeyle KANITLAMASI GEREKİR. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği SONUCUNU DOĞURMAKTADIR.
Somut olayda, davacının yaptığı fazla mesaiyi aylık olarak hesaplayan bilirkişi raporuna itibarla HÜKÜM KURULMUŞTUR. Ancak yasa gereği haftalık 45 saati aşan çalışma FAZLA MESAİDİR. Bu nedenle hesaplama yöntemi yasal düzenlemeye ve yerleşik UYULAMAYA AYKIRIDIR. Bilirkişi tarafından fazla çalışma süresinin 39,38, 36,35, 36,75, 38,08 veya 37,23 saat gibi ve gece çalışmasındaki fazla mesai süresinin 4,13, 2,65, 2,60, 2,57, 2,54 veya 4,13 saat gibi küsuratlı belirlenerek fazla mesai alacağının hesaplanması ve bu raporun da hükme esas alınması isabetsiz olup BOZMA NEDENİDİR.
3-Mahkemece verilen ilk karar davacı tarafından temyiz edilmediğinden fazla çalışma alacağından %40 oranında hakkaniyet indirimi yapılması hususunda davalı lehine usulü kazanılmış HAK OLUŞMUŞTUR. Bozma sonrası Mahkemece tanık ifadelerine göre hesaplanan fazla çalışma ücretinden %20 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak KARAR VERİLMİŞTİR. İlk hükümle yapılan %40 hakkaniyet indirimi konusunda davalı yararına usulü kazanılmış hak oluştuğu dikkate alınmadan, tanık beyanıyla ispatlanan fazla çalışma alacağından %20 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak karar verilmesi de isabetsiz olup kararın BOZULMASI GEREKMİŞTİR.
4-Ayrıca, dava tarihi 12.06.2012 olup talep aşımı oluşturacak şekilde 30.06.2012 tarihine kadar fazla çalışma ücreti alacağının hesaplanıp hüküm altına alınması da HATALI OLMUŞTUR.
O halde davalı vekilinin bu yönlere ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve KARAR BOZULMALIDIR.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 27.01.2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.
Bir önceki yazımız olan ÜYELİK AİDAT ALACAĞI başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.