Blog

resmibelgeDanıştay 7. Daire’nin 06.05.2014 tarihli 2011/753 Esas ve 2014/2426 Karar sayılı ilamında özetle; Limited şirket ortağının, Şirketten tahsil imkanı kalmayan ve kesinleşmiş amme alacağından dolayı sorumlu tutulabileceği; şirket adına tahakkuk ettirilmesi gereken verginin, ortak adına tahakkuk ettirilmesine olanak bulunmadığı gözetilmelidir.

İstemin Özeti: M… Ö… Ö… Elektronik İnşaat ve Pazarlama Ticaret Limited Şirketi adına tescilli 9.11.2005 gün ve 89005 sayılı serbest dolaşıma giriş beyannamesi muhteviyatı eşyaya ilişkin olarak, söz konusu şirketten tahsil edilemeyen gümrük ve katma değer vergilerinin, bahsi geçen şirketin ortağı sıfatıyla, davacı adına ek olarak tahakkuk ettirilmesi yolunda tesis edilen işleme vaki itirazın reddine dair işlemi; olayda, davaya konu vergilerin, gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren üç yıllık sürenin sonu olan 9.11.2008 tarihine kadar tebliğ edilmesi gerekirken, bu sürenin geçirilmesinden sonra, tebliğ edilmesi nedeniyle zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle iptal eden İstanbul Onbirinci Vergi Mahkemesinin 30.11.2010 gün ve E:2010/1598; K:2010/3498 sayılı kararının; ithale konu eşya nedeniyle münfesih ithalatçı şirketten tahsil edilemeyen vergilerin, söz konusu şirketin ortağı sıfatıyla davacıdan istenilmesi yolunda tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek BOZULMASI İSTENİLMEKTEDİR.

Savunmanın Özeti: SAVUNMA VERİLMEMİŞTİR.

Tetkik Hakimi:

Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 s. Kanunun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması GEREKTİĞİ DÜŞÜNÜLMEKTEDİR.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Dosyanın, 27.4.2007 tarih ve 6796 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin birlikte incelenmesinden; vergileri davaya konu eşyanın ithal edildiği tarihte tasfiye halinde olan Ö…-Ö… Elektronik İnşaat ve Pazarlama Limited Şirketinin tasfiyesinin 10.4.2007 tarihinde tamamlanarak, yukarıda tarih ve sayısı verilen Sicil Gazetesinde bu hususun yayımlanması suretiyle tüzel kişiliğinin sona erdiği; bu tarihten sonra anılan Şirketçe ithal edilen eşya nedeniyle, adına ek olarak tahakkuk ettirilen vergilere karşı açılan davanın; feshedilmekle tüzel kişiliği sona eren şirketin medeni haklardan yararlanma ve bu hakları kullanma ehliyetinin sona ermesi nedeniyle, idari ve yargısal organlar nezdinde taraf olamayacağı gerekçesiyle ehliyet yönünden reddedilmesi üzerine, söz konusu şirketin ortağı sıfatıyla davacı adına yapılan ek tahakkuka vaki itirazın reddine dair işlemin iptali istemiyle işbu davada, Mahkemece, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle karar VERİLDİĞİ ANLAŞILMIŞTIR.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 4369 s. Kanunun 21’inci maddesiyle değişen 35’nci maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde, limited şirket ortaklarının şirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacağı ve bu Kanun hükümleri uyarınca takibe tabi tutulacağı; 55’inci maddesinde ise, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emriyle tebliğ olunacağı belirtildikten sonra, ikinci fıkrasında; ödeme emrinde borcun aslı ve ferilerinin mahiyet ve miktarları, nereye ödeneceği, müddetinde ödenmediği veya mal bildiriminde bulunulmadığı takdirde borcun cebren tahsil ve borçlunun mal bildiriminde bulununcaya kadar hapis ile tazyik olunacağının kayıtlı BULUNACAĞI DÜZENLENMİŞTİR.

Yukarıda yer verilen Kanun maddelerinin değerlendirilmesinden, limited şirket ortağının, Şirketten tahsil imkanı kalmayan ve kesinleşmiş amme alacağından dolayı sorumlu tutulabileceği, bu aşamada, yani Şirket adına kesinleşen vergiler nedeniyle ortağın takibinin ise, 6183 s. Kanun uyarınca tesis edilecek işlemlerle mümkün olabileceği, şirket adına tahakkuk ettirilmesi gereken verginin ortak adına tahakkuk ettirilmesine olanak bulunmadığı SONUCUNA ULAŞILMAKTADIR.

Olayda, vergilerin, şirket adına usulüne uygun olarak tahakkuk ettirildikten sonra vadesinde ödenmemesi halinde davacının sorumluluğu işletilebilecek iken, belirtilen yol izlenilmeksizin, davacı adına ek tahakkuk yapılması hukuka uygun bulunmadığından, dava konusu işlemin iptali yolundaki mahkeme kararında sonucu itibarıyla İSABETSİZLİK GÖRÜLMEMİŞTİR.

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddine, 06.05.2014 tarihinde OYBİRLİĞİYLE KARAR VERİLDİ.

Bir önceki yazımız olan SAHTE FATURA başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.