Blog

AnaSayfaSlide-4Davacı, haksız ihtarname sebebiyle zarara uğradığını ileri sürerek maddi ve manevi zararın ödetilmesini istemiştir. Davacı tarafça açılan menfi tespit davasında, davalının ilk celsedeki kabul beyanı nedeniyle, davanın kabulle sonuçlandığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davalının kusurlu olarak ihtarname çektiği tartışmasızdır. Ayrıca, haksız yere bir kimsenin haciz tehdidine maruz bırakılması o kimsenin kişilik haklarına saldırı oluşturan ve manevi tazminatla sorumlu tutulmasını gerektiren bir davranıştır. Kişilik haklarına saldırının varlığı kabul olunarak uygun bir manevi tazminat takdir edilmesi gerekir.

Davacı M.T. vekili tarafından, davalı Akbank taş aleyhine 7.5.2009 gününde verilen dilekçeyle haksız ihtar sebebiyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 6.5.2010 tarihli kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan raporla dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları reddedilmelidir.

2-)Diğer temyiz itirazlarına gelince;

Dava, haksız ihtar sebebiyle uğranılan maddi ve manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm; davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalı banka tarafından kefil sıfatıyla borçlu bulunduğuna dair noter ihtarnamesi gönderildiğini, ihtarnamede, borcun yedi gün içinde ödenmesinin istendiğini, böyle bir borcu olmadığına dair karşı ihtarname çekerek akabinde menfi tespit davası açmak zorunda kaldığını belirterek, uğradığı maddi ve manevi zararın tazminine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davalının eyleminin vücut bütünlüğü veya kişilik hakkına yönelik olmadığı ve maddi zararın ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı, haksız ihtarname sebebiyle zarara uğradığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Bu davada öncelikle davalının ihtarname çekmekte haklı olup olmadığının irdelenmesi gerekir. Davacı tarafça açılan menfi tespit davasında, davalının ilk celsedeki kabul beyanı nedeniyle, davanın kabulle sonuçlandığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davalının kusurlu olarak ihtarname çektiği tartışmasızdır. Ayrıca, haksız yere bir kimsenin haciz tehdidine maruz bırakılması o kimsenin kişilik haklarına saldırı oluşturan ve Borçlar Yasası’nın 49. maddesi gereğince manevi tazminatla sorumlu tutulmasını gerektiren bir davranıştır.
Mahkemece, kişilik haklarına saldırının varlığı kabul olunarak uygun bir manevi tazminat takdir edilmesi gerekirken, manevi tazminat istemin tümden reddi doğru olmayıp kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda (2) sayılı bentte gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, davacının diğer temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte gösterilen sebeplerle reddine ve peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, 22.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir önceki yazımız olan Ceza zaman aşımının kesilmesindeki hususlar Tazyik Hapsi için geçerli değildir başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.