Blog

icraedit.jpgYargıtay icra dosyasında gerçek dışı adres bildirmek, dolandırıcılık, bedelsiz senet kullanma ve resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanla ilgili kararlara hükmetti. Yargıtay 15.C.D. 2012/12774E, 2013/18558K ve 27.11.2013 tarihli kararında özetle; icra takibinin katılanın bilgisi olmaksızın kesinleşmesini sağlamak üzere, icra dosyasında katılanın adresinin gerçekte oturduğu adresten farklı bir adres olarak gösterilip bu adrese tebligat yapılması eyleminin sanığın dolandırıcılık teşkil eden eylemleri kapsamında gerçekleşmiş olması ve sanığın eylemlerinin kül halinde nitelikli dolandırıcılık suçunu teşkil ettiği gözetilmeden, sanığın ayrıca resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan da cezalandırılması bakımından karar verilmesi, hükmün konusu duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiilden ibaret olup yargılama konusu iddianame ile sanıklar hakkında bedelsiz senedi kullanma suçunu işlediklerinden bahisle cezalandırılmaları talebi ile dava açıldığı ve bu suçun resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçuna dönüşmeyeceği hususu gözetilmeden, mahkemece iddianame dışına çıkılarak kamu davası açılmayan resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan hüküm verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için, failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılan hilenin şekli, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır.

TCK 158. maddeye göre; kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarını, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişilerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunun işlenmesi, nitelikli hal kabul edilmiştir. Bu kurum ve kuruluşların suçta araç olarak kullanılması, ağırlaştırıcı neden olmasını gerektirmiştir. Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, bunların isminin kullanılması yeterli olmayıp maddi varlığının kullanılması gerekmektedir. Araç olarak kullanma bu kurum ve kuruluşlara ait yazı veya belgeleri amaç dışı olarak kullanmak şeklinde olabilir. Ayrıca bu kurumlara ait kimlik belgesinin gösterilmesi, basılı evraklarının, kıyafetlerinin, taşıtlarının kullanılması mağdurda güven oluşumunu sağlayacaktır.

Somut olayda, akli melekelerinin kendi başına hayat sürmesi için yeterli olmadığı, zeka geriliği bulunduğu belirlenmiş olan tanığın elinde üvey babası katılan M’nin beyaz bonosunun bulunduğu, tanığın bu durumunu bilen ve bu durumundan istifade etmek isteyen sanık S’nin senette lehtar olarak tanığı gösterip ciro ettirerek kendisini alacaklı hale getirdiği, icra takibinde katılanın adresi olarak tanığın üvey babası adına tebligatı alabileceği bir adresi gösterip tebligatı tanığa yaptırarak icra takibini kesinleştirdiği ve katılanın taşınmazlarını icra vasıtasıyla sattırıp tapuda üzerine tescil ettirdikten sonra ertesi gün yine tapuda satarak elinden çıkardığı olayda, mahkemenin sanık S yönünden ‘kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık’ ve ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarının oluştuğuna yönelik kabulünde; sanıklar Ş,G ve H’nin diğer sanık S’nin dolandırıcılık teşkil etmeyen eylemlerine iştirak ettiklerine ve cezalandırılmalarına yeterli kesin ve inandırıcı delil elde edilmediğinden beraatlarına karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Katılan vekili ile sanığın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin onanmasına,

resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan sanık S hakkında verilen mahkumiyet, sanıklar Ş,G ve H hakkında verilen beraat kararına yönelik incelemede de; icra takibinin katılanın bilgisi haricinde kesinleşmesini sağlamak üzere icra dosyasında katılanın adresinin gerçekte oturduğu adresten farklı bir adres olarak gösterilip bu adrese tebligat yapılması eyleminin sanık S’nin dolandırıcılık teşkil eden eylemleri kapsamında gerçekleştirilmiş olması ve sanığın eylemlerinin kül halinde nitelikli dolandırıcılık suçunu teşkil ettiği gözetilmeden sanığın ayrıca TCK 206’da düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan da cezalandırılması bozmayı gerektirmiş ve sanık S ile vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan kararın bozulmasına hükmedilmiştir.

Bir önceki yazımız olan Anayasa Mahkemesi, Tamgün Yasası'ndaki 14 ve 19. Maddelerinin yürütmesini durdurdu. başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.