18.12.2013 tarihinde meclise sunulmuş olan 2/1918 esas numaralı ‘Türk Ceza Kanununda ve Ceza Muhakemesi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’, kadınlara karşı kadın olmaları ve kişinin cinsel kimliği veya cinsel yönelimi sebebiyle işlenen suçlarda haksız tahrik hükümlerinin uygulanılmasının ve bu nitelikte suçlardan hüküm giyenlerin af müessesesinden yararlanmalarının önüne geçmeyi amaçlamaktadır. Tasarının gerekçesi, yargının inisiyatifine bırakılmış olan haksız tahrik indiriminin uygulanmasında faillerin, ucu açık beyanlarda bulunarak tahrik indiriminden faydalanmasının önüne geçmek ve meselenin yargılama nezdinde görülmesinden ziyade, suçun en başta işlenmesinin önüne geçerek caydırıcılık yaratılması olarak izah edilmiştir.
Alenen ortada olduğu üzere, kadın cinayetleri ve kamuoyuna fazlaca yansıtılmamakla beraber eşcinsel ve trans cinayetleri ülkemizde azımsanamayacak sayılara ulaşmıştır. Bu cinayetlerin önüne geçilebilmesi için elbette ki tanzim edilecek tek veya birkaç kanun maddesi yeterli olmayacaktır. Kadın, eşcinsel ve trans cinayetleri, bağlantılı sivil toplum kuruluşlarının davalara müdahil olmasıyla bir nebze olsun kamuoyu gündeminde yer bulmakta, bu örgütlerin yetersiz kaldığı durumlarda ise, suçların faillerine verilen kasten adam öldürmeden dolayı müebbet hapis cezaları, akıl almayacak haksız tahrik sebepleri ileri sürülerek, karısını balta ve bıçakla öldürüp iki kızını ağır yaralayan bir suçlu hakkında 15 yıl hapis cezasına hükmedilebilmektedir.
Haksız tahrik durumunda hükmedilecek ceza TCK 29. Maddede ‘Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.’ olarak açıkça belirtilmiştir. Yasal düzenlemenin yetersiz kaldığı nokta ‘haksız bir fiilin meydana getirdiği şiddet ve elemin etkisi altında olmak’tan kastın ne olduğunun açıklanmayışıdır. Bu sebeple, haksız tahrikten dolayı cezai indirim, hükmün gayesine paralel olmayan bir şekilde neredeyse her olaya uyarlanmakta ve adil olmayan, hukuka aykırı cezalara hükmedilmektedir.
Kıskançık, kadınlık görevini yapmama, küfür, aldatılma şüphesi, tayt giymek, yemeğin tuzu, cilveli saat sorma(!) sebebiyle cinayet işlenen ve hatta kumanda kavgasında karısını baltayla öldüren adamların olduğu, akıl almaz şekilde bu suçlara verilecek cezalara haksız tahrik indirimi uygulanan günümüzde, sunulan yasa tasarısının en azından, toplumdaki zihniyeti bir nebze olsun değiştireceği ve kadına, eşcinsellere, translara şiddetin ve nefret suçlarının önüne geçilmesi bakımından caydırıcı olacağı ortadadır.
Teklif edilen tasarıda esas olarak kadın, eşcinsel ve trans cinayetlerinde haksız tahrik indiriminin engellenmesi, kadınlara karşı kadın olmaları sebebiyle ve kişinin cinsel kimliği veya cinsel yönelimleri sebebiyle işlenen suçlarda haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilirliğinin kaldırılması amaçlanmaktadır. Tasarının 6. Maddesine göre; eski eşe veya eşe, nişanlıya ya da eski nişanlıya karşı, ailenin bir ferdi, mağdurla evlilik dışı ilişki yaşayan veya aynı çatı altında yaşayan bir kimse tarafından, kadına karşı ve kadın olması sebebiyle ya da kişinin cinsel kimliği veya cinsel yönelimi sebebiyle işlenmesi halinde kasten adam öldürmeden sorumlu tutulması ve ayrıca yasada haksız tahrik indiriminin olmayacağı belirtilen durumlarda af hükümlerinin de uygulanamayacağı öngörülmüştür.
Tasarının 9. Maddesinde ise, bu tür nefret cinayetlerinin kamuoyuna yansımasında büyük rol oynayan sivil toplum örgütlerinin, dolaylı olarak suçtan zarar görmeleri ve kamuoyunda bilinç sağlanabilmesi açısından bu tür sivil toplum örgütlerinin kamu davalarına müdahil olmalarının kolaylaştırılması amaçlanmıştır.
Bir önceki yazımız olan Anayasa Mahkemesi'nin zaman bakımından yetkisi başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.