Blog

Olayda dinlenen taraf tanıklarının beyanları, dosya içerisine ibraz edilen ceza dosyaları ile diğer bilgi ve belgeler değerlendirildiğinde; davacı – davalı erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, eşine fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ettiği ve bu nedenle ceza aldığı, buna karşılık davalı – davacı kadının da sadakat yükümlüğüne aykırı davranışlar sergilediği anlaşılmıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında tarafların eşit kusurlu olduğunun kabul edilmesi mümkün değildir. Hal böyle olunca uyuşmazlığa konu davada davacı – davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu dikkate alınarak davalı kadının maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1, 2) taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi doğru görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, Özel Daire bozma kararında belirtilen gerekçelerle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır, karar bozulmalıdır.

Taraflar arasındaki karşılıklı “boşanma” davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda Erdemli 2. Asliye Hukuk (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulüne dair verilen 21/11/2012 gün ve 2011/23 E., 2012/753 K. sayılı kararının taraf vekilleri tarafından temyizi üzerine YARGITAY 2. Hukuk Dairesinin 01/11/2013 gün ve 2013/21083 E., 2013/24787 K. sayılı kararı ile:

“…1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-davalı kocanın tüm, davalı-davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz İTİRAZLARI YERSİZDİR.

2- Mahkemece her ne kadar taraflar eşit kusurlu kabul edilerek boşanma kararı verilmişse de; toplanan delillerden, davalı-davacı kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, buna karşılık; davacı-davalı kocanın eşine şiddet uyguladığı, hakaret ettiği ve bir başka kadınla birlikte yaşamak suretiyle sadakatsiz DAVRANDIĞI ANLAŞILMAKTADIR. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda her iki taraf kusurlu olmakla birlikte davacı-davalı koca kadına göre daha AĞIR KUSURLUDUR. O halde tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü ile bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı-davacı kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi doğru görülmemiş ve BOZMAYI GEREKTİRMİŞTİR….”

gerekçesiyle oyçokluğuyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki KARARDA DİRENİLMİŞTİR.

TEMYİZ EDEN: Davalı-davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:

Asıl ve birleşen davalar, evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma İSTEMİNE İLİŞKİNDİR.

Davacı – davalı vekili dava dilekçesinde davalının serbest yaşama alışkanlığı ve isteğiyle aile mahremiyetini ve sadakat yükümlülüğünü ihlal eden davranışlar sergilediğini, davalının müvekkiline ait facebook paylaşım sitesinin şifresini kırarak müvekkili adına bu sitede uygunsuz resimler ve yazılar paylaşarak müvekkilini zor duruma düşürmeye çalıştığını belirterek tarafların boşanmalarına, müşterek çocuklar M. Emin ve A. Cihan’ın velayetinin müvekkiline verilmesini TALEP ETMİŞTİR.

Davalı – davacı vekili birleşen dava dilekçesinde davalının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, davacıya ve çocuklarına karşı hakaretiyle maddi ve manevi şiddet uygulamasının evlilik birliğini davacı bakımından katlanılmaz hale getirdiğini belirterek tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velayetinin anneye tevdiine, kendisi ve çocuklar için nafaka ve tazminata hükmedilmesini TALEP ETMİŞTİR.

YEREL MAHKEMECE davacı birleşen dosya davalısı Yalçın’ın evlilik birliği devam ederken bir başka kadınla ilişki kurduğu, hatta onunla birlikte yaşayarak sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, davalı kadına şiddet uyguladığı, aynı şekilde davalı birleşen dosya davacısı Esver’in de evlilik birliği sona ermeden başka erkeklerle birlikte olduğu, bu haliyle boşanmaya yol açan olaylarda her iki tarafın eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle tarafların boşanmalarına, Muhammet E.’in velayetinin babaya, Ahmet C.’in velayetinin anneye verilmesine, Ahmet Cihan için anne lehine 200-TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, kadın lehine TMK’nın 175 inci maddesi gereğince 300-TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesine KARAR VERİLMİŞTİR.

Taraf vekillerinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık kısmında açıklanan gerekçelerle oyçokluğuyla BOZULMUŞTUR.

YEREL MAHKEMECE önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiş; direnme kararını davalı – davacı kadın vekili TEMYİZE GETİRMİŞTİR.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olayda evlilik birliğinin sarsılmasına neden olan davranışlar bakımından davacı – davalı erkeğin ağır kusurlu olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davalı – davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata (TMK 174/1-2 m.) hükmedilmesi gerekip GEREKMEDİĞİ NOKTASINDADIR.

Türk Medeni Kanunu uyarınca maddi ve manevi tazminat talepleri boşanmanın eşlerle ilgili mali SONUÇLARINDAN BİRİDİR.

Anılan Kanunun 174 üncü maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca, mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği belirtilmiş; 2 nci fıkrasında ise boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun bir para İSTEYEBİLECEĞİ ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.

Maddenin anlatımından görüldüğü üzere maddi tazminat istenebilmesi, tazminat isteyenin kusursuz veya daha az kusurlu olması, tazminat istenenin kusurlu olması yanında bir zararınla nedensellik bağı ve hukuka aykırılık unsurlarının GERÇEKLEŞMESİNE BAĞLIDIR. Buna göre, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenmiş olan eş kusursuz veya az kusurlu ise maddi tazminata hükmedilebilir.

Somut olayda dinlenen taraf tanıklarının beyanları, dosya içerisine ibraz edilen ceza dosyalarıyla diğer bilgi ve belgeler değerlendirildiğinde; davacı – davalı erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, eşine fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ettiği ve bu nedenle ceza aldığı, buna karşılık davalı – davacı kadının da sadakat yükümlüğüne aykırı davranışlar SERGİLEDİĞİ ANLAŞILMIŞTIR.

Gerçekleşen bu durum karşısında tarafların eşit kusurlu olduğunun kabul edilmesi MÜMKÜN DEĞİLDİR.

Hal böyle olunca uyuşmazlığa konu davada davacı – davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu dikkate alınarak davalı kadının maddi ve manevi tazminat (TMK m. 174/1, 2) taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi DOĞRU GÖRÜLMEMİŞTİR.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, mahkemenin kabulünde olduğu gibi tarafların eşit kusurlu olduğu, davalı kadının maddi ve manevi tazminat talebinin reddi yönündeki direnme kararının onanması gerektiği yönünde görüş bildirilmiş ise de bu görüş Kurul ÇOĞUNLUĞUNCA BENİMSENMEMİŞTİR.

Yukarıda açıklanan nedenlerle, Özel Daire bozma kararında belirtilen gerekçelerle, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve YASAYA AYKIRIDIR.

Bu nedenle direnme KARARI BOZULMALIDIR.

SONUÇ: Davalı- davacı Esver vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.06.2017 tarihinde OYÇOKLUĞUYLA KARAR VERİLDİ.

Bir önceki yazımız olan KASTEN YARALAMA başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.