Ülkemizde işlenen cinsel suçların sayısı önüne geçilemeyen korkutucu rakamlara ulaşmıştır. Adalet Bakanlığı verilerine göre cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar kapsamındaki dosya sayısı 2002’de 8 bin 146 iken, bu sayı 2011’de 32 bin 988 gibi bir sayıya ulaşarak %400 civarında artış göstermiştir. Bu artışın belki de en korkutucu kısmı, çocuk olarak tanımlanan henüz 18 yaşını doldurmamış bireylere karşı işlenen cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar bakımından ortaya çıkmaktadır. Adalet Bakanlığı verileri nezdinde, 2011 yılında işlenen toplam 24 bin cinsel saldırı suçunda mağdurların %70’nin çocuk olduğu, 7.610 sanığın 15 yaşından küçüklere tecavüzle, 4.903 sanığın cinsel istismarla, 1.759 sanığın ise çocuk yaşta biriyle cinsel ilişkiye girmekle suçlandığı ortaya konulmuştur. Türkiye’de son 10 yılda cinsel istismara uğrayan çocuk sayısı yalnızca resmi verilere göre yaklaşık 250 bin’dir. Sayıdaki önlenemeyen bu artış göz önüne alınarak, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar bakımından Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik yapılması hakkında kanun teklifi 30.01.2014 tarihinde meclise sunulmuştur.
Çocuklara yönelik cinsel istismar fiili tıpta pedofili olarak isimlendirilmekte, cezai ehliyetleri tam olan bu psikopat kişilerin patolojik durumu, hastalığı tedavi edilemez nitelikte olup, bu kişilerin bulduğu her fırsatta bu suçu işleyecekleri öngörülmektedir.
Cinsel istismar vakalarının hassasiyeti göz önüne alındığında, kaydedilmiş olan resmi verilerin belki de buzdağının küçük bir kısmı olduğu ihtimali korkutucudur. Zira, Türkiye’de çocuğa karşı işlenen cinsel istismar suçları ancak adli bir vaka olduğu zaman toplum tarafından öğrenilmektedir. Çocuk mağdurların büyük çoğunluğu kendilerine yönelik cinsel istismarı idrak edecek ve bunu çevrelerine aktaracak bilinçte olmadıklarından, çoğu olay ortaya dahi çıkmadan genellikle aile içerisinde sessizce geçiştirilmektedir. Ülkemizde her üç evlilikten biri çocuk yaşta yapılmakta, bu tür evliliklerin azımsanamayacak kısmı da cinsel istismar neticesinde gerçekleştirilmektedir. Mevcut yasal düzenlemenin yetersizliği karşısında cinsel istismar suçunun müeyyidelerinin değiştirilmesi ve ağırlaştırılması amacıyla Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik yapılması hakkında söz konusu kanun teklifi sunulmuştur.
Teklif kapsamında 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 103. maddesinin; ‘Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismarın vücuda organ veya sair cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, müebbet hapis cezasına hükmolunur. Bu suçtan dolayı verilen cezalar para cezasına çevrilemez, indirim uygulanamaz, ertelenemez ve açılan davalarda zamanaşımı işlemez.’ şeklinde değiştirilmesi, kanunun 104. maddesinin ise; ‘ Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’ şeklinde değiştirilmesi öngörülmüştür.
Teklif ile ortaya koyulan bir başka önemli düzenleme de dinsel tören ile ilgili olarak yapılmıştır. Kanun teklifinin 3. maddesine göre, Türk Ceza Kanunu’nun ‘Birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören’ başlıklı 230. maddesine ‘ Dinsel tören için müracaat edenlerden biri 17 yaşını doldurmamışsa ceza iki katına kadar arttırılır. ‘ fıkrasının eklenmesi teklif edilmiştir.
Bir önceki yazımız olan MHP TAZMİNAT BASKISI İLE SUSTURULAMAZ başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.