Davacı taraf, davalı doktorun görevi sırasında kanamalı ve acil durumda olduğu halde destekleri olan hastaya müdahalede bulunmayıp, dış gebelik olan başka bir hastayla ilgilendiği; böylece, dikkatsizlik ve tedbirsizliği nedeni ile desteğin ölümüne neden olduğu iddiasıyla ve doktoru hasım göstererek eldeki tazminat davasını açmışlardır. Davacıların bu iddiası, içerikçe davalı doktorun görevi sırasında ve yetkisini kullanırken işlediği bir kusura ve bu kusurun niteliği itibariyle de kamu görevlisinin ihmaline dayanmaktadır. Hal böyle olunca, davalının görevi dışında kalan kişisel kusuruna dayanılmadığına, dikkatsizlik ve tedbirsizliğe dayalı da olsa eylemin görev sırasında ve görevle ilgili olmasına ve hizmet kusuru niteliğinde bulunmasına göre, eldeki davada husumet kamu görevlisine değil, idareye düşmektedir. Öyle ise, dava idare aleyhine açılıp, husumetin de idareye yöneltilmesi gerekir.
Taraflar arasındaki “yanlış tedavi nedeniyle tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mersin 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce husumet yönünden davanın reddine dair verilen 22.10.2007 gün ve 2002/426 E. 2007/590 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, YARGITAY 4. Hukuk Dairesi’nin 16.12.2008 gün ve 2008/4001 E. 2008/15365 K. sayılı ilamıyla;
Dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgede kadastro yenileme çalışmalarının tamamlanarak tescil edildiği anlaşıldığından, yenileme çalışmaları sonucu oluşan yeni tapu kayıtları ile kadastro krokisi ilgili Tapu Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüklerinden getirtilip, yeni duruma göre kamulaştırma konusu irtifak alanı ve pilon yerinin ölçekli kroki üzerinde ayrı ayrı gösterilmesi için bilirkişisinden ek rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, davacı dava konusu taşınmazlarda paydaş olduğundan, irtifak hakkının davacının payı oranında kurulması, pilon yeri için ise yine davacının payı oranında tapu iptali ve tescile karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, taşınmazların tapu kaydındaki ipotek şerhinin bedele yansıtılmaması, dava konusu taşınmazların tapu kaydına göre davacının payı oranında bedele hükmedilmesi gerekirken tamamının bedeline hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I