Blog

icraedit.jpgYargıtay, usul ekonomisi ilkesi gereği itirazın iptali ilamından kaynaklanan alacak kalemlerinin ayrı bir takibe konu edilebileceği yönündeki içtihadından dönmüştür. Alacaklının, itirazın iptali ilamını ibraz etmek suretiyle ilk takip dosyası olan ilamsız takip dosyası üzerinden icra emri göndererek veya muhtıra tebliğ ettirerek ilamdan kaynaklanan tüm alacaklarına kavuşma imkanı bulunmaktadır. Buna rağmen yeni bir takip açılması, usul ekonomisine ters düşeceği gibi, davet ve hesaplamanın tek dosya üzerinden yapılabilmesi imkanı bulunduğu halde yeni dosyalar açılması ve her dosyanın değişik şikayetlere konu edilebilmesi nedeniyle fazladan iş yoğunluğuna neden olması söz konusu olacaktır. Bu nedenle Yargıtay, itirazın iptali ilamından kaynaklanan alacak kalemlerinin ayrı bir takibe konu edilebileceği yönündeki içtihadından dönmüştür.

Bilindiği üzere 6100 sayılı HMK 30. maddesi, hakimin yargılamanın düzenli bir biçimde yürütülmesi ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamak ile yükümlü olduğunu düzenlemektedir. Olayda, ilamsız takibe itiraz edilmiş, itirazın iptali istemi üzerine Asliye Ticaret Mahkemesi’nce itirazın iptaline, takibin devamına, inkar tazminatına hükmedilmesine ve harç, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Ticaret Mahkemesi’nin bu kararında eda hükmü içeren inkar tazminatı, yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti alacağı ayrıca ilamlı takibe konu edilmiştir.

Alacaklının, itirazın iptali ilamını ibraz etmek suretiyle ilk takip dosyası olan ilamsız takip dosyası üzerinden icra emri göndererek veya muhtıra tebliğ ettirerek ilamdan kaynaklı tüm alacaklarına ulaşma imkanı mevcutken, yeni bir takip açılması, usul ekonomisine ters düştüğü gibi, davetin ve hesaplamanın tek dosya üzerinden yapılabilme imkanı bulunduğu halde yeni dosyalar açılması ve her dosyanın değişik şikayetlere konu edilebilmesi nedeniyle iş yoğunluğuna sebep olmaktadır. Yargıtay 8.HD. 2013/12873E., 2014/62K. ve 13.01.2014 tarihli kararında, mahkemece şikayetin kabulüne takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile sonuca gidilmesinin doğru olmadığı, borçlu vekilinin temyiz itirazının kabulü ile mahkeme kararının İİK 366 ve 6100 sayılı HMK geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK 428. maddesi uyarınca bozulması yönünde hüküm kurmuştur.

Bir önceki yazımız olan Makul Sürede Yargılanma Hakkı ve Adil Yargılanma Hakkının İhlali başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.