Author Archives: admin

sosyal medyaYargıtay 15. HD. Taraflar arasındaki elektronik posta yazışmalarında davacı tarafın ayıbı kabul edip iskonto teklifinde bulunmuş olması bakımından, ayıbın süresinde ihbar edildiğinin kabul edilip edilemeyeceği ile ilgili bir karara hükmetti. Yargıtay 15.HD. eser sözleşmesine dayanan alacak davasında, davacı tarafından sipariş üzerine üretilen ürünlerin davalıya tesliminden sonra ayıp ihbarında bulunulduğu, davacı tarafın delil listesinde davalı şirket yetkilileriyle yapıldığı açıklanan elektronik posta yazışmalarından davacı tarafından da ayıbın kabul edilerek iskonto teklifinde bulunulduğu, bu durumda her ne kadar ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı bildirilmiş ise de ayıbın süresinde bildirildiğinin kabulünün zorunlu olduğu kanaatine varılmıştır. Davanın kabulüne karar verilen hüküm davalı tarafça temyiz edilmiştir.

Yerel mahkemede görülen yargılamada davacı özetle, davalıya sipariş üzerine dvd kutusu imal edip teslim ettiğini, bakiye 31.535 Euro alacağının ödenmediğini, yapılan icra takibine de davalı tarafça itiraz edilmediğini belirterek davalının takibe itirazının iptaline karar verilmesini istemiş, davalı cevabında, gönderilen ürünlerin ayıplı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiş, mahkemece ayıp ihbarının süresinde yapılmadığından bahisle dava kabul edilmiştir.

Devamını Oku..

işçi1 Mayıs’ın Taksim Meydanı’nda kutlanılması için hazırlanan kanun teklifi meclise sunuldu. İşçi ve emekçilerin birlik ve dayanışmasını yansıtan, dünya tarihinde önemli bir gün kabul edilen 1 Mayıs ülkemizde de uzun bir süre kutlanmış, 1977 yılındaki 1 Mayıs ise Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kanlı 1 Mayıs olarak geçmiştir. İşçi ve emekçilerin bayramı olarak kutlanması gereken 1 Mayıs, 2429 sayılı Kanun’da yer alan düzenlemeyle ulusal bayram ve resmi tatil olarak kabul edilmiş olmasına karşın, her yıl bayram kutlamasından ziyade toplantı ve gösteri yürüyüşü olarak değerlendirilmektedir. Türkiye’nin en fazla işçiye sahip ili olan İstanbul’daki 1 Mayıs kutlamaları, bayram öncesinde istikrarlı bir biçimde mülki amirlik tarafından çeşitli gerekçeler gösterilerek Taksim Meydanı dışındaki alanlara yönlendirilmek istenmektedir. Oysa Taksim Meydanı, kanlı 1977 1 Mayıs’ıyla beraber işçi bayramının sembolik kutlama alanı haline gelmiş olup 1 Mayıs ile özdeşleşmiş bulunmaktadır. Bu nedenle işçiler tüm yasaklama ve engelleme kararlarına rağmen bayramlarını aynı zamanda 1977 kanlı 1 Mayıs’ının anma yeri olarak Taksim Meydanı’nda kutlamak istemektedirler.

2014 yılının ilk üç ayında yaşanan iş kazalarında 54 işçi hayatını kaybetmiş ve en az 258 kişi de yaralanmıştır. İşçi sağlığı ve güvenliği konusunda yeterli tedbir alınmaması dolayısıyla hemen her gün ölüm ve yaralanma haberlerinin alındığı ülkemizde, bayram yapmayı en çok hak eden sınıf işçilerdir. Ancak buna rağmen Taksim Meydanı’nda yapılmak istenen kutlamaların engellenmesi çeşitli olaylara sebebiyet vermekte ve işçiler bu anlamlı günde bayramlarını kutlamaktan mahrum edilmektedirler. Taksim Meydanı’nın işçiler açısından tarihi ve sembolik anlamı bakımından her yıl 1 Mayıs kutlamalarının burada gerçekleştirilmesinin önünün açılması gerekmektedir.

Devamını Oku..

https://www.google.com.tr/search?q=sivil+toplum+kurulu%C5%9Flar%C4%B1&newwindow=1&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ei=o8BYU5OCAYrY7Aax24G4Dg&ved=0CAgQ_AUoAQ&biw=1366&bih=667#facrc=_&imgdii=_&imgrc=6f79qeAvEdXkrM%253A%3BzxwfD9bMZk5hkM%3Bhttp%253A%252F%252Fwww.e-devlet.in%252Fwp-content%252Fuploads%252F2013%252F12%252Fsivil-toplum-kurulu%2525C5%25259Flar%2525C4%2525B1.jpg%3Bhttp%253A%252F%252Fwww.e-devlet.in%252Fsivil-toplum-orgutleri.html%3B300%3B249Meclise 10.04.2014 tarihinde sunulan kanun teklifi ile İş Kanununda değişiklik yapılarak kamu yararına faaliyet gösterme izni bulunan ve engellilere hizmet amacıyla çalışan dernek, vakıf, federasyon ve konfederasyonlarda istihdam edilen personelin işverene ait primlerinin Hazinece karşılanması amaçlanmaktadır.

Ülkemizde Bakanlar Kurulu kararıyla kamu yararına faaliyet gösterme izni verilen dernek ve engelliler alanında faaliyet gösteren vakıflar her ne kadar özel hukuk tüzel kişisi olsalar da ifa etmekte oldukları görev kamu hizmeti niteliği taşımaktadır. Kamu yararına çalışan dernek ve sivil toplum kuruluşları toplumun beklentisi doğrultusunda hizmet vermektedirler. Engelliler ile ilgili STK’lar finansman bakımından bağışa bağlı olarak faaliyetlerini sürdürmekte, günümüz sosyo ekonomik şartlarında bu durum devamlılık arz edememesi bakımından sıkıntılara neden olmakta, dolayısıyla söz konusu kuruluşlar sağlıklı bir hizmet verememe durumuyla karşı karşıya kalmaktadırlar.

Devamını Oku..

mobbingYargıtay 22. H.D. işyerinde bir başka personelin yapması gereken işler sık sık kendisine verilen, cumartesi günleri mesai yapmaya zorlanan çalışanın işyerinde mobbinge maruz kaldığına hükmetti.

Mobbing nedir?

Bir çalışana karşı işyerinde sistematik şekilde diğer çalışanlar veya işveren tarafından düşmanca veya etik dışı davranışlarda bulunulmasıdır. Bir eylemin mobbing olarak kabul edilebilmesi için söz konusu eylemin devamlılık arz etmesi gerekmektedir. Yaşanan olayın niteliği, sıklığı ve tekrar eder mahiyette olması söz konusu eylemin mobbing olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunda fikir verici olacaktır. Mobbing teşkil eden eylemler özetle; sistematiklik ve süreklilik arz eden etik dışı ve düşmanca davranışlardır. Mobbinge örnek olarak; iş yetiştirme kaygısıyla çalışana daha seri çalışması gerektiğinin söylenmesi mobbing kapsamına girmez iken, iş bölümü ve kapasitesinin çok üzerinde iş yüklemesi yapılması nedeniyle işlerini yetiştiremeyen çalışana ‘çok beceriksizin’ gibi ithamlarda bulunulması mobbing teşkil etmektedir. Bir çalışana hatalı tutum ve davranışları nedeniyle ihtar vermek mobbing kapsamında sayılmazken, çalışana hak etmediği halde sürekli ihtar vermek mobbing niteliğindedir. Çalışanın objektif nedenlerle çalışma yerinin değiştirilmesi mobbing kapsamına girmezken, keyfi şekilde ve ortada somut dayanak olmaksızın çalışma yerinin sürekli değiştirilmesi mobbing niteliğindedir. İş yerinin yoğunluk ve stresli ortamından kaynaklı olarak çıkabilecek ufak ve rencide edici nitelikte olmayan tartışmalar mobbing kapsamına girmezken, bir çalışanın başka bir çalışan karşısında sürekli olarak rencide edilmesi, onur kırıcı sözlerde bulunulması, sürekli olarak düşmanca ve etik dışı davranılması mobbing olarak kabul edilmektedir. 

Devamını Oku..

consumer.jpgYargıtay 13. H.D., davacının davalı şirkete ait mağazada alışveriş için bulunduğu sırada, hırsızlık yaptığından şüphelenilerek darp ve tehdit edilmesi ile ilgili olarak bulunmuş olduğu tazminat talebinin, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kaldığına hükmetti. 13. H.D. 2014/2956E., 2014/2852K. ve 04.02.2014 tarihli kararında; Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağı öngörüsüyle, görevle ilgili düzenlemelerin kamu düzenine ilişkin olduğu, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği,  görevle ilgili hususlarda kazanılmış hakkın söz konusu olmayacağı ,bu durumda mahkemece,uyuşmazlığın tüketici mahkemesi sıfatı ile görülmesi gerekirken genel mahkeme sıfatı ile bakılıp sonuçlandırılmasının yasaya aykırı olduğuna hükmetti.

Devamını Oku..

animal-liberationAnkara Barosu Hayvan Hakları Kurulu, hayvanlar üzerinde deney yapılmasına imkan tanıyan yönetmeliğin uygulanmasının durdurulması ve iptali istemiyle dava açtı. Ankara Barosu HHK Hayan Deneyleri Etik Kurullarının Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmeliğin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle Danıştay 10. Dairesi’nde dava açtı.

Kurul, 15 Şubat 2014’te yürürlüğe giren yönetmeliğin, gerek yasa koyucunun amacı, gerekse Avrupa Birliği direktifleri ve mevzuatı bakımından ciddi sakıncalar doğurabileceğini belirtti.

Başvuruda, “Ülkemizde, Hayvan Deneyleri Etik Kurulları’nın etkin şekilde çalışmadığı bilinen bir gerçektir. Kayıt dışı çok sayıda hayvanın deney adı altında, kapalı kapılar ardında işkence ile ölümüne sebep olan ve bilimsel olarak da faydasız, hatta sakıncalı uygulamalara yol açacak yönetmelikle ilgili öncelikle yürütmenin durdurularak, iptaline karar verilmesi için bu davanın açılması zorunlu olmuştur” ifadeleri kullanıldı.

Hayvan Hakları Kurulu, ayrıca Türkiye’nin de imzaladığı Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde yer alan “Hayvan üzerinde fiziksel ve ruhsal acı içeren her deney hayvan haklarını ihlâl eder. Hiçbir hayvana kötü davranılamaz, acımasız ve zalimce eylem yapılamaz” maddesini hatırlattı. Anayasa’ya göre yönetmeliğin Evrensel Beyanname’ye aykırı hükümler içeremeyeceğini kaydetti.

Devamını Oku..

dugunedit.jpgAnkara 11. Aile Mahkemesi evlendikten sonra bekarlık soyadını kullanmak isteyen kadının talebini, Türkiye’nin uymakla yükümlü olduğu uluslar arası sözleşmelere atıfta bulunarak kabul etti. Dosya üzerinden karar veren mahkeme, bekarlık soyadının kullanılmasının temel hak olduğu gerekçesiyle kocanın rızasının aranmasına gerek olmadığına da hükmetti. Başvuruda, davacının çevresinde ve sosyal hayatında kendi bekarlık soyadı ile tanındığı, özel hayatı ve kişiliği üzerinde sahip olduğu mutlak hakimiyet ve bağımsızlık açısından, eşinin soyadını taşımama hakkına sahip olduğu, bu nedenle kızlık soyadını kullanmak istediği belirtildi. Ankara 11. Aile Mahkemesi başvuru üzerine emsal bir karara hükmetti. Mahkeme, duruşmasız olarak dosya üzerinden inceleme yaparak kocanın rızası aranmadan kadının bekarlık soyadını kullanabileceğine kanaat getirdi. Mahkeme, söz konusu hakkın kullanılmasının erkek eşin rızasına bağlı tutulmasının ayrımcılık olacağına ve eşin davaya katılmasına lüzum olmadığına karar verdi. Ayrıca, Türk Medeni Kanunu’na göre, kadının evlendikten sonra kocanın soyadını almakla yükümlü tutulmasının Türkiye’nin taraf olduğu uluslar arası anlaşmalara aykırı olduğu belirtildi.

Devamını Oku..

işçi5393 sayılı Belediye Kanunu’nda değişiklik yapılması hakkında kanun teklifi Cumhuriyet Halk Partisi Ankara milletvekili İzzet Çetin ilk imzasıyla meclise sunulmuştur. Teklif ile Belediye Kanununun ‘Gelecek yıllara yaygın hizmet yüklenmeleri’ başlıklı 67 nci maddesi yürürlükten kaldırılarak, belediye hizmetlerinin ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördürülebilmesinin önlenmesi amaçlanmaktadır.

5393 sayılı kanunun 67. Maddesi, belediyelerin yerine getirmesi gereken hizmetlerin ihale yoluyla üçüncü şahıslara yani taşeronlara gördürülebileceğini düzenlemektedir. Belediyeler bu maddeyi gerekçe göstererek söz konusu hizmetleri gördürebileceği personeli kendi bünyesinde istihdam etmek yerine işleri ihale ile taşeronlara vererek gördürme yolunu seçmektedirler. Hiçbir sınırlamaya tabii olmadan hemen her işi taşerona verme ayrıcalığı belediyelerin yerine getirdiği hizmetler üzerinden yoğun bir emek sömürüsüne yol açmaktadır.

Devamını Oku..

icraedit.jpgYargıtay icra dosyasında gerçek dışı adres bildirmek, dolandırıcılık, bedelsiz senet kullanma ve resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyanla ilgili kararlara hükmetti. Yargıtay 15.C.D. 2012/12774E, 2013/18558K ve 27.11.2013 tarihli kararında özetle; icra takibinin katılanın bilgisi olmaksızın kesinleşmesini sağlamak üzere, icra dosyasında katılanın adresinin gerçekte oturduğu adresten farklı bir adres olarak gösterilip bu adrese tebligat yapılması eyleminin sanığın dolandırıcılık teşkil eden eylemleri kapsamında gerçekleşmiş olması ve sanığın eylemlerinin kül halinde nitelikli dolandırıcılık suçunu teşkil ettiği gözetilmeden, sanığın ayrıca resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan da cezalandırılması bakımından karar verilmesi, hükmün konusu duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiilden ibaret olup yargılama konusu iddianame ile sanıklar hakkında bedelsiz senedi kullanma suçunu işlediklerinden bahisle cezalandırılmaları talebi ile dava açıldığı ve bu suçun resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçuna dönüşmeyeceği hususu gözetilmeden, mahkemece iddianame dışına çıkılarak kamu davası açılmayan resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan hüküm verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur.

Devamını Oku..

https://www.google.com.tr/search?newwindow=1&espv=2&es_sm=93&biw=1366&bih=667&tbm=isch&sa=1&q=mortgage&oq=mortgage&gs_l=img.3..0j0i24l9.31637.36286.0.36333.10.8.0.2.2.0.174.1116.2j6.8.0....0...1c.1.39.img..2.8.779.Wfr4O7U8Sl8#facrc=_&imgdii=_&imgrc=3-7C7eSjw8w7bM%253A%3B9DCsGCMQU9Ap6M%3Bhttp%253A%252F%252Fwww.thereversemortgageguide.com%252Fwp-content%252Fuploads%252F2013%252F12%252Frefinancing-your-mortgage.jpg%3Bhttp%253A%252F%252Fwww.thereversemortgageguide.com%252Freverse-mortgage-information-quick-update%252F%3B300%3B288Yargıtay 2. H.D. İpoteğin kaldırılması ile ilgili önemli bir karara hükmetmiştir. Dava özetle ipoteğin kaldırılması davasıdır. Davacı kadının rızası alınmadan tapuda davalı koca adına kayıtlı ve aile konutu niteliğinde olan taşınmaza davalı banka tarafından ipotek konulduğu belirtilerek davanın kabulü ile ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir. İpotek tesisine ilişkin işlemden önce taşınmazın tapu kütüğünde ‘aile konutu’ olduğuna ilişkin bir şerh bulunmamaktadır. Davanın ipotek tarihinden yaklaşık 5 yıl geçtikten sonra açıldığı anlaşılmıştır. Davalı bankanın ipoteğe ilişkin kazanımı iyi niyetli ise korunur. Davacı, davalı bankanın kötü niyetli olduğunu kanıtlayamamıştır. Davanın reddi gerekmektedir.

Yerel mahkemece verilen hüküm temyiz edilmiştir. Mahkemece davacı kadının rızası alınmadan tapuda davalı koca adına kayıtlı ve aile konutu niteliğinde olan taşınmaza davalı banka tarafından ipotek konulduğu belirtilerek davanın kabulü ile ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiştir. Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür. İpotek tesisine ilişkin işlemden önce taşınmazın tapu kütüğünde ‘aile konutu’ olduğuna dair bir şerh bulunmamaktadır. İpoteğin 23.08.2007 tarihinde tesis edildiği, davanın ise yaklaşık 5 yıl geçtikten sonra 08.06.2012 tarihinde açıldığı görülmüştür. Davalı banka iyiniyetli olduğunu savunduğuna göre; TMK m.3’e göre asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Bu durumda davalı bankanın ipoteğe ilişkin kazanımı TMK m.1023’e göre iyiniyetli ise korunur. Davacı, davalı bankanın kötüniyetli olduğunu ispatlayamamıştır. Bu nedenle davanın reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Yargıtay 2.H.D. 2013/14063E., 2014/214K. ve 13.01.2014 tarihli kararına göre hükmün bu sebeplerle bozulmasına karar verilmiştir

Devamını Oku..

yuAnkara Gölbaşı Sulh Ceza Mahkemesi Youtube yasağının kaldırılmasına karar verdi. Youtube’a yüklenen bazı ses kayıtlarının ardından söz konusu kayıtların milli güvenliği tehdit ettiği gerekçesiyle Dışişleri Bakanlığı TİB’den önlem alınmasını istemiş, bunun üzerine TİB, Anayasa’nın 22. Maddesini sebep göstererek mahkemeye başvurmuştu. Bunun üzerine mahkeme, milli güvenliğin tehdit altında olduğu gerekçesiyle erişimin engellenmesine karar vermiş, TİB de mahkeme kararının üzerine Youtube’a erişimi engellemişti.

Anayasanın 22/2 maddesine göre, milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hakim kararıyla, yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınan merciin yazılı emriyle haberleşme içeriklerinin erişime engellenmesini öngörüyor.

Devamını Oku..

twitterredit.jpgAnayasa Mahkemesi, 2014/3986 sayılı başvuru üzerine 2.4.2014 tarihinde vermiş olduğu karar ile Twitter’a erişimin engellenmesi hakkındaki işlemin derhal durdurulmasına hükmetti. 24.3.2014 ve 25.3.2014 tarihlerinde Anayasa Mahkemesi’ne yapılan farklı başvuruların aynı husus ile ilgili olduğundan birleştirilmelerine karar veren mahkeme, başvurucuların, twitter.com isimli internet sitesine erişimin engellenmesine dair TİB işlemi nedeniyle Anayasa’nın 26,27,40 ve 67. maddelerinin ihlal edildiğini ve anılan işleme karşı etkili bir yargı yolu bulunmadığını ileri sürmeleri üzerine kabul edilebilirlik yönünden gerekli incelemeleri yapmış ve başvurunun kabulüne karar vermiştir. 

Devamını Oku..

yskedit.jpgSeçim Kurullarına kimlerin, nasıl, ne şekilde ve ne zaman itiraz edebileceklerine ilişkin hükümler 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun kapsamında düzenlenmiştir. İlgili kanunun 110. maddesine göre; seçim kurullarının veya kurul başkanlarının kesin olmayan kararlarına karşı seçme yeterliliğine sahip yurttaşlar, siyasi partiler veya bunların kuruluş tüzüklerine göre kuruluş kademelerinin başkanları veya vekilleri, müşahitler, adaylar ve Cumhuriyet Senatosu üyeleri ile milletvekilleri itiraz edebilirler.

Kurulların, kesin olduğu yazılı bulunmayan kararlarına karşı, her kurulun bağlı olduğu üst kurul itiraz merciidir. Ancak Yüksek Seçim Kurulu’nun re’sen veya itiraz üzerine vereceği kararlar kesindir. İtirazlar tutanağa geçirilmek koşuluyla sözlü veya yazılı yapılabilir. Kimliğini ispat edemeyenlerin, delil ve gerekçe gösteremeyenlerin itirazları incelenmez. İtiraz gerek sözlü gerekse yazılı yapılsın, itiraz edene bir alındı belgesi verilir. İtirazlar seçim kurulu başkanına yapılır. Başkanın bulunmadığı yerlerde itirazın savcıya yapılması da mümkündür. Siyasi partiler, itirazlarını mühür ve imzalı bir yazı ile kurula bildirirler. İtirazlarda, delillerin hangi resmi makam bünyesinde bulunduğun bildirilmesi delil yerine geçer ve bu delili seçim kurulu temin eder. Kurulların itirazın incelemesi üzerine vereceği kararlar itiraz edenin bildirdiği yere tebliğ edilir. Ancak kurulların kesin kararları tebliğ olunmamakla beraber, itiraz edenin talebi halinde kendisine gösterilir ve suret verilir. Şikayete ve itiraza ilişkin her tür evrak, resim ve harçtan muaftır.

Devamını Oku..

pusulaYüksek Seçim Kurulu

Yüksek Seçim Kurulu, Türkiye’deki seçimlerin genel yönetim ve denetimini yürüten, aynı zamanda Yargıtay ve Danıştay’ın kendi içlerinden çıkardıkları 7 asil üyeden oluşan, seçimlerin yargısal denetimini de sağlayan üst yargı merciidir. Yüksek Seçim Kurulu yedi asıl ve dört yedek üyeden oluşur. Üyelerin altısı Yargıtay, beşi Danıştay Genel Kurullarınca kendi üyeleri arasından üye tam sayılarının salt çoğunluğunun gizli oyu ile seçilir. Bu üyeler salt çoğunluk ve gizli oyla aralarından bir başkan ve bir başkanvekili seçerler. Yüksek Seçim Kurulu üyelerinin görev süresi altı yıldır. Süresi biten üyeler yeniden seçilebilir.

YSK, özel kanunlara göre yapılacak milletvekili, il genel meclisi üyeliği, Cumhurbaşkanlığı seçimi, belediye başkanlığı, belediye meclisi üyeliği, muhtarlık, ihtiyar heyeti üyeliği seçimlerinde ve Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunların halk oylamasına sunulmasında yönetim ve denetim ile yargı denetimini sağlar.

 Seçim sonuçlarına yapılacak her türlü itiraza karşı başvurulabilecek son mercii Yüksek Seçim Kurulu’dur. Yüksek Seçim Kurulu’nun verdiği kararlar kesindir, YSK’nın vermiş olduğu kararlara karşı herhangi başka bir yargı merciine başvurulamaz.

Valiler, kaymakamlar, belediye başkanları, muhtarlar ve bütün kamu görevlileri her türlü seçim işleri ve seçmen kütükleri yazımında, seçim kurullarının istediği bilgileri ve belgeleri, gecikmeden, süresinde ve doğru olarak göndermeye mecburdur.

Seçmen kütüğünün kurulması, güncelleştirilmesi ve bundan elde edilecek liste, çizelge ve diğer malzemenin gerekli yerlere ulaştırılması ve dağıtılması için Yüksek Seçim Kurulunca alınacak kararlar bütün kamu kuruluşlarını ve görevlilerini bağlar.

Devamını Oku..

secimedit.jpgSiirt Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde 2008 yılında açılan ‘Seçim Kurulu Başkan ve Üyelerinin Seçim İşlerini Bozması’ davasında verilen hüküm Yargıtay’a taşınarak bozulmuştur. Yargıtay 8.C.D. 298 sayılı kanunun 177. maddesine uygun olarak verdiği kararda, sanık avukatlarının temyiz talebini yerinde bulunmuştur. 298 sayılı kanunun 177. maddesi; ‘ İl ve İlçe Seçim Kuru Başkan ve Üyeliklerini yapan hakimler, kendi yargı çevreleri içinde gerçekleşecek seçim suçları ile ilgili davalara bakamayacaktır.’ şeklinde düzenlenmiştir.

Devamını Oku..