Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2014/9285 esas ve 2014/11622 karar sayılı kararı ile , HMK 209. maddesindeki sahtecilik iddiası ile daha önce verdiği kararlardan döndü.Daha önce bu iddia ile takibin duracağını belirten Yargıtay,artık takibin durmayacağını,bu maddedeki ifadenin genel mahkemelerdeki davalarda senedin delil olarak kullanılamayacağına ilişkin olduğunu,icra takibine etkisi olamayacağını belirtiyor
Takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesi, HMK’nun 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Anılan hüküm, genel mahkemelerde davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını, başka bir anlatımla delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup, icra takibine etkisi yoktur. Somut olayda Asliye Ticaret Mahkemesineit davasında tedbiren takibin durdurulması talebinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece şikayetin kabulü gerekir.
YARGITAY 13. Hukuk Dairesi
ESAS: 2013/8076
KARAR: 2014/5065
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı … Bankası AŞ avukatınca duruşmalı, davalı M… tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı … Bankası TAŞ vekili avukat T… ile davalı asil M… ve vekili avukat H… ile davacı vekili avukat Y…’in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, işe iade talebiyle açılan davanın temyiz başvurusunda, ‘mobing iddialarında, mahkemelerce ceza davalarındaki gibi şüphe götürmez kanıt aramaya yer olmadığı’ hükmüne vardı
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin red kararıyla sonuçlanan bir işe iade davasının yapılan temyiz başvurusunda, mahkemelerin “mobing iddialarında ceza davalarında olduğu gibi şüphe götürmez somut deliller aramasına yer olmadığına” karar verdi. İzmir’de işten çıkarılan bir özel banka çalışanının işe iade davasına ilişkinYargıtay 22. Hukuk Dairesi’nde yapılan temyiz incelemesinde, mobbing davaları açısından emsal teşkil edebilecek bir karara varıldı.
Isparta Barosu avukatlarından İsmail Özer Özgül, bir müvekkili adına bankadan talepte bulundu. Avukatın talebi, tüketici kredisi alan müvekkilden kesilen dosya masrafı ile ilgili belgelerdi. Banka görevlisi söz konusu belgeleri avukat ile paylaşmadı. Konu ile ilgili savcılığa suç duyurusu yapan avukat o banka görevlisine idari para cezası aldırdı. Bankacı cezayı ödedi; üstelik bankanın yaptığı kesintiler de müşteriye jet hızı ile ödendi. Ispartalı Ö.Ö., bir bankadan tüketici kredisi aldı. Aldığı krediden bir miktar dosya masrafı kesildi. Ö.Ö. yapılan kesintilerin detayını öğrenmek için bankaya başvurdu ancak olumsuz yanıt aldı. Avukatı İsmail Özer Özgül aracılığı ile bankaya başvurdu. Av. Özgül, avukatlık kanunun ilgili maddesi gereği bankanın anılan belgeleri paylaşması gerektiğini ifade etti. Ancak banka çalışanı B.K. söz konusu belgeleri avukat ile paylaşamayacağını söyledi.
Danıştay Başkanlığı, ‘Bir avukatın yanında, avukatlık ortaklığında veya avukatlık bürosunda ücret karşılığı birlikte çalışan Avukatlar Yönergesi’nin teminat aranmaksızın yürütmesinin durdurulmasına karar verdi.
Danıştay 8. Dairesi Türkiye Barolar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu’nun 2013’te yürürlüğe giren ‘Bir avukatın yanında, avukatlık ortaklığında veya avukatlık bürosunda ücret karşılığı birlikte çalışan Avukatlar Yönergesi’nin iptali ve yürütmenin durdurulması ile ilgili yapılan başvuruyu karara bağladı. Danıştay tetkik hakimi düşüncesinde yönetmelik ile düzenlenmesi gereken hususların yönerge ile düzenlenmesine olanak bulunmadığından istemin kabulünü, dava konusu yönergenin yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesi gerektiğini bildirdi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü, Torba Yasa ile yeniden düzenlenen internet kullanımı için endişelerini açıkladı.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU, TATİLDE KENDİLERİNE DOMUZ ETİ YEDİRİLEN TÜKETİCİLERE MANEVİ TAZMİNAT ÖDENMESİNE KARAR VERDİ.
Yargıtay 2013/13-492 Esas ve 2014/87 Karar sayılı dosyası ile verdiği kararda “Dava, tatil amaçlı kalınan otelde sağlığa zararlı yiyecek verilmesi sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalının işlettiği tatil köyünde davacıların konakladığı dönemden kısa bir süre sonra yapılan denetimlerde sağlığa zararlı, son kullanma tarihi geçmiş ve menşei de tespit edilemeyen et ürünleri ve bu arada ayrıca domuz etinin de tespit edildiği görülmüştür. Bu durumda davacıların kaldıkları dönemde kendilerine de bu etlerden yedirildiği kanaatiyle açtıkları manevi tazminat isteminin kabulüne dair mahkeme kararı yerindedir.” diyerek tüketicileri haklı bulup tazminata hükmetti.