Blog

Taraflar arasında görülen davada Burhaniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 05/03/2013 tarih ve 2012/26-2013/170 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Rahime Tezcan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR

Davacılar vekili, müvekkili şirketin 1974 yılında kurulmuş bir şirket olup, 1991 yılından itibaren ürün ve hizmetleri üzerinde “O…” markasını kullandığını, diğer müvekkillerinin de Y…-M… adi ortaklığını kurduklarını ve 7.2.2002 tarih, 2002 02423 tescil no’lu “O…G…” markasını 29. sınıfta tescil ettirdiklerini, 2004 yılında ise markanın dava dışı O…Süt ve Petrol Ltd. Şti.’ne, 2010 yılında ise müvekkili şirkete devredildiğini, bu itibarla müvekkillerinin gerçek hak sahibi oldukları “O…” markasının 2010 yılında tescilli hak sahibi olduklarını, davalının ise dava konusu 210331 no’lu “O… Ş…” markasını adına tescil ettirdiğini, davalının tescilinin kötüniyetli olduğunu ve ayrıca markayı KHK’nın 14. maddesi anlamında kullanmadığını ileri sürerek, davalı adına 210331 numara ile tescilli “O… Ş…” markasının müvekkillerinin gerçek hak sahibi olduğu “O…” markası ile ayırt edilemeyecek düzeyde benzer olması, markanın kötüniyetle tescil edilmiş olması ve “Beyaz peynir, kaşar peyniri, tulum peyniri, tereyağı, yoğurt, biberli peynir, kokteyli peynir, sarımsaklı peynir, oltu peyniri, süt” ürünleri bakımından kullanılmaması nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkilinin adına tescilli “O…” markasını çok uzun yıllardır imal ettiği ürünlerinde kullandığını, tescilli markanın tescil edildiği sınıftaki tüm emtialar yönünden kullanılmasının gerekli olmadığını, müvekkilinin de bu markayı aynı sınıfta belirlenen zeytin ve zeytin mamülleri için kullanmakta olup, markasının müvekkili ile bütünleştiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davalının “O…Ş…” markasını 29. sınıftaki tüm ürünlerde değil sadece zeytin ve zeytin mamüllerinde aralıksız kullandığını, süt ve süt ürünleri için herhangi bir kullanımının söz konusu olmadığını belirttiği, davacı tarafın iddiasının ise markanın tescil edildiği 29. sınıftaki ürünlerin bir kısmı için dahi kullanılmamasının marka hakkının hükümsüzlüğüne yol açacağı olduğu, 556 Sayılı KHK’nın markanın kullanılması başlıklı 14. maddesi, 89/104/AET sayılı Marka Yönetmeliği’nin 10 ve 12. maddelerine uygun bir tarzda tescilli marka sahibine seçtiği markasını kullanma yükümlülüğü yüklediği, anılan madde ile marka sahibi tarafından haklı bir neden olmaksızın markanın tescilden itibaren 5 yıl boyunca kullanılmaması yahut kullanımına 5 yıldan fazla ara verilmesi halinde iptal edileceğinin öngörüldüğü, bu düzenleme ile marka sahibine markasını tescil ettirmesi sebebiyle tanınan koruma ve mutlak inhisari hakkın markanın işlevini yerine getirecek şekilde kullanılması şartına bağlandığı, tescilli bir markanın tescil edildiği bir sınıfta yalnızca belli ürünlerde kullanılması, sınıftaki diğer ürünlerde kullanılmaması halinde kullanılmadığı mallar yönünden kısmen hükümsüzlüğüne karar verilebileceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalının tescil ettirdiği 210331 numaralı “O… Ş…” markasının 29. sınıfta yer alan “beyaz peynir, kaşar peyniri, tulum peyniri, tereyağı, yoğurt, biberli peynir, kokteyli peynir, sarımsaklı peynir, oltu peyniri, süt ürünleri” bakımından kullanılmaması nedeniyle sadece bu ürünler yönünden hükümsüzlüğüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili ile katılma yoluyla davacılar vekili temyiz etmiştir.

Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacı tarafın kullanmama yanında tescil kapsamındaki tüm ürünler bakımından da benzerlik ve üstün hakka dayanarak hükümsüzlük talep etmiş olmasına göre, davalı vekili ile katılma yoluyla davacılar vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekili ile katılma yoluyla davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 0,90 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 28/05/2014 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Bir önceki yazımız olan BORÇ YAPILANDIRMASI başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.